ortaokul ve lise yıllarında beden eğitimi derslerinde hocayı çıldırtmanın en kolay yolu denilebilir.voleybol topuna ayakla vurma da istersen okulu yık.*
voleybol topları nispeten daha hassas ve pahalı olduğu için, döner sermayeden çıktısı olacak diye beden eğitimi öğretmenlerini sinir eden hadisedir. yine de hiç nedenini öğrenemedik oynarken.
- kızım topa ayakla vurulmaz! kaç kere dedik yaww!
- neden?
- nedense neden! dediğimi yap sen benim.
- ama hocam neden?
- höytttt, getirin topları buraya!
beden eğitimi öğretmenlerinin en çok sinir olduğu durumdur. önce kendisi bağırır sonra müdüre gider ona şikayet eder, bir de üstüne müdür azarlar. kişi de '' spor kolu parasını biz veriyoruz, nasıl istersem oynarım '' derse müdür bir kere duraksayıp, sonra odasına gider.
voleybol topuyla futbol oynamanın verdiği büyük hazdan kaynaklanan bir şeydir. topun sahibi voleybol düşkünü kız arkadaşı dumur etmenin en güzel yoludur.
lise yıllarında futbol topundan çok hafif olduğu için topa vururken insanda, roberto carlos gibi toplara vuruyorum hissi uyandıran olay. hele ki kalelerde hentbol kalesiyse ve hocanızda futbol delisiyse süper bir olaydır.
lisede voleybolun v'sinden anlamayan, futbolda burun vurmaktan başka bir şey bilmeyen, ağzından ehkeloeeloehoe diye tükürükler saçarak okul hatunlarına "ben çok piçim lan, bana aşık olun" mesajı verme gayreti içinde olan adamlar olurdu. belki de o bir gayret değildi; onların tıyneti oydu. işte bu herifler illa teneffüste bir yerlerden çıkıp voleybol oynayan mazlum ve de mahsun grubun kaçan topuna allah ne verdiyse gelişine abanırdı. tüm okuldan bir alkış tufanı kopar, herkes randevu kapmak için yarışırdı. hele top mikasa, molten falansa iyice cinnet geçirilirdi. universal olsa neyse lan.