vladimir vladimiroviç mayakovski

entry105 galeri1
    79.
  1. OMURGANıN KAVALı

    Dumanlar içinde mavi olmayı unutan
    gökyüzü,
    paçavralar giyinmiş
    sığıntı gibi bulutlar,
    son aşkımla tutuşacaksınız bütün!
    Sevinç çığlıklarımla bastıracağım
    ordular
    gürültünüzü!
    Siz ki bir yuvanın sıcaklığını unutmuşsunuz,
    dinleyin !
    Ve çıkın artık siperlerden:
    bitirmeseniz de olur
    savaşı..
    Ne en korkunç dövüşlerin,
    ne de
    kan tüten yaraların en derini
    solduramaz aşk sözlerini!
    Bilmez olur muyum hiç
    sevgili Almanlar!
    Dudaklarınızın ucunda hep
    Goethe'nin
    Gretchen'i var...
    Ama o,
    yüzyıllardır sayıkladığınız
    tombul
    pembe tenli kız,
    neme gerek benim!
    Seni söylüyorum türkülerimde
    şimdi ben,
    makyajlı
    kızıl saçlı sevgilim!
    Bu kasatura uçları gibi
    sivri
    günlerden,
    yaşadığımız,
    yüzyılların sakalı ağardığında
    kalacak olan
    sensin yalnız!
    Bir de ben...
    o kentten
    bu kente...
    senin ardında!
    Londra'nın
    kalın
    sisinde yitirsem seni,
    alev dudaklarıyla
    gece lambalarının
    gene de uzanır
    öperim..
    ............................................
    Dalgın
    ve hüzünlü,
    köprüden geçsen:
    "Aşağısı da güzel" diye düşünerek,
    "Ve ölmek
    de belki güzeldir !" diyerek,
    bil ki benim
    köprünün altında akan,
    benim la Seine,
    benim çağıran seni
    çürümüş dişlerini göstererek..
    ...............................................
    Güçlüyüm ben,
    gerekliyim çünkü onlara.
    "Sıran geldi!"
    deseler günün birinde,
    savaşa itseler beni,
    vurulsam:
    Kan değil
    adın fışkırır
    yırtık dudaklarımdan..
    ister
    taç giydirsinler,
    ister -
    se Sainte - Hélène 'e sürsünler:
    Hayat fırtınalarının dalgalarını
    gene de
    ben
    mühürlerim!
    Ellerim
    kelepçelidir evet
    ama evrenin
    tahtıdır yerim!
    Siz
    ürkek çocukları
    hüznün,
    ve siz
    gökyüzünün
    mavi olduğunu unutanlar!
    Dinleyin artık
    susun da!
    Belki de
    son
    aşkıdır
    bu
    gökyüzünün:
    onulmaz yarası
    kanar da kanar
    veremli ciğerlerimin dokusunda.


    Vladimir MAYAKOVSKI

    Çeviren : Attilâ TOKATLI
    1 ...
  2. 78.
  3. BiLiRiM GÜCÜNÜ SÖZCÜKLERiN

    Bilirim gücünü sözcüklerin, o çınlayan sözcüklerin ben;
    onların değil, o yığınları coşturan, kendinden geçiren,
    başka sözcüklerin gücünü, çıkarıp ölüleri topraktan
    tabutları meşeden adımlarla götürenlerin her zaman.

    Gün olur okunmadan, basılmadan atılırlar da sepete,
    bir çıktıları mı oradan gemi azıya alırlar elbette,
    gümgüm öterler yüzyıllar boyu, tırmanıp gelen trenlerdir
    öpüp yalamağa nasır tutmuş ellerini şiirin bir bir.

    Bilirim gücünü sözcüklerin. Esip geçmiş de bir rüzgâr
    bir halayın topraklarına düşmüş taçyapraklarıdır bunlar.
    insandır bütün ruhu, dudakları ve bütün iskeletiyle.

    Vladimir MAYAKOVSKI

    Çeviren : Sait MADEN
    0 ...
  4. 77.
  5. ŞAiR iŞÇiDiR

    Bağırırlar şaire:
    "Bir de torna tezgâhı başında göreydik seni.
    Şiir de ne?
    Boş iş.
    Çalışmak, harcınız değil demek ki..."
    Doğrusu
    bizler için de
    en yüce değerdir çalışmak.
    Ve kendimi
    bir fabrika saymaktayım ben de.
    Ve eğer
    bacam yoksa
    işim daha zor demektir bu.
    Bilirim
    hoşlanmazsınız boş lâftan
    kütük yontarsınız kan ter içinde,
    Fakat
    bizim işimiz farklı mı sanırsınız bundan:
    Kütükten kafaları yontarız biz de.
    Ve hiç kuşkusuz
    saygıdeğer bir iştir balık avlamak
    çekip çıkarmak ağı.
    Ve doyum olmaz tadına
    balıkla doluysa hele.
    Fakat
    daha da saygıdeğerdir şairin işi
    balık değil, canlı insan yakalamadayız çünkü.
    Ve doğrusu
    işlerin en zorlusu
    yanıp kavrularak demir ocağının ağzında
    su vermektir kızgın demire.
    Fakat kim
    aylak olduğumuzu söyleyerek
    sitem edebilir bize;
    Beyinleri perdahlıyorsak eğer
    dilimizin eğesiyle...
    Kim daha üstün, şair mi?
    yoksa insanlara
    Pratik yarar sağlayan teknisyen mi?
    ikisi de.
    Yürek de bir motordur çünkü
    ve ruh, onun çalıştırıcısı.
    Eşitiz bizler
    şairler ve teknisyenler.
    Vücut ve ruh emekçileriyiz
    aynı kavganın içinde
    Ve ancak ortak emeğimizle
    bezeriz evreni
    marşlarımızı gümbürdeterek
    Haydi!
    laf fırtınalarından
    ayıralım kendimizi
    bir dalgakıranla.
    iş başına!
    Canlı ve yepyeni bir çalışmadır bu.
    Ve ağzıkalabalık söylevci takımı
    değirmene yollansın dosdoğru!
    Unculuğa!
    Değirmen taşı döndürmeye laf suyuyla!

    Vladimir MAYAKOVSKI

    Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU
    0 ...
  6. 76.
  7. PANTOLONLU BULUT'DAN

    PANTOLONLU BULUT'dan (Giriş)

    Pelteleşmiş beyninizde
    kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi

    hayal kuran düşüncenizi,
    kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
    dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.

    Tek bir ak saç yok ruhumda,
    yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
    Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
    yürüyorum - yakışıklı,
    yirmi iki yaşında.

    Çıtkırıldımlar!
    Kemana yatırırsınız aşkı siz.
    Kabalar, onu trampete yükler.
    Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
    Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!

    Çık da gel konuk odasından
    gel de bir adam tanı,
    kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.

    Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
    bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...

    ister misiniz
    ten kudurtsun beni,

    - ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -
    ister misiniz
    öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine
    hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!

    inanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna!
    Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
    hastane gibi bayatlamış erkekler,
    ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...

    Vladimir MAYAKOVSKI

    Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU
    1 ...
  8. 75.
  9. 'olsun! yanıp kül olmuş bir yapıda da evsiz serseriler yaşar bazı!'

    'hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır.'

    Vladimir Vladimiroviç Mayakovski
    2 ...
  10. 74.
  11. 'ilk aşkı unutmayan, sonuncusunu da yaşayamaz.' Rus Futurist Manifesto'sunun yazarlarından mayakovsky, 1915-1917 yılları arasında lily brik ile büyük bir aşk yaşamıştır.

    http://www.youtube.com/watch?v=d_dZpONZyqY

    lili
    (mektup yerine)

    Sigara dumanları kemiriyor havayı
    Oda:
    Krucyonik`in cehenneminden bir bölüm sanki.
    Ve hatırla:
    Su pencerenin ardında
    azgın bir arzuyla
    ellerini okşamıştım ilk defa.
    Bugün birlikteyiz işte.
    işte sen:
    Zırhlı yürek.
    Ve yarına kalmaz
    kovarsın yanından
    hakaretler yağdırırsın bana.

    Ve evin holünde uzun bir zaman
    bir kol
    gizli bir ürperişle kıvranarak
    ceketi arayacak.

    Savurup kendimi sokağa
    gideceğim.
    Vahşi
    ve ağzıma ne gelirse sayıklayarak
    umutsuzluk tarafından kıymalanmis bir
    halde gideceğim.

    Hayır sevgilim hayır
    öyle değil
    yalan hepsi yalan biriciğim,
    gel bana veda et haydi.
    Bil ki
    nerede olursan ol
    nereye gidersen git
    bir demir yıgını kadar
    ağır çeker
    senin icin aşkım.
    Ve bırak da haykırayım son defa
    acı haykırışıyla gururu kırılmışlığın.
    Takati tükenen öküzler
    gidip kendinilerini
    soğuk suyun içine atarmış.
    Ama benim için
    aşkından gayrı bir okyanus
    yok
    ve boşunadır ağlayıp haykırmam biliyorum
    boşunadır ummak tükenmemeyi.
    Dinlenmek isterse yorgun fil
    kızgın kumlara uzanırmış krallar gibi
    Ama benim için
    askindan gayri
    hiç bir güneş
    yok ki.
    Ve bilmiyorum bile nerdesin şimdi
    bilmiyorum kiminlesin.
    şair olmus olsaydı
    bunca azap çektirdiğin şu kişi
    çoktan satıp gitmişti sevgilisini
    servet ve şan karşılığında.
    Sevinç vermiyor oysa bana
    hiç bir can sesi
    senin o mubarek ismini
    tekrarlayan can gibi.
    Ne boşluğa fırlatırım kendimi
    ne zehir içerim
    ne de tabanca namlusu
    dayarım şakağıma..
    ve bir bıçağın gücü yetmez
    bakışların bir yana
    kesmeğe beni.

    Yarına kalmaz unutursun
    başına koyduğum tacı
    ve aşkınla besleyip
    yaktığım
    o çiçek açmış ruhu da.
    Ve hareketli günlerden bir karnaval rüzgarı
    dört bir yana dağıtır kitaplarımın sayfalarını..
    Söyle:
    Kelimelerimin
    kurumş yaprakları
    yolunu kesip de durdurabilir mi?
    seni?
    Hiç değilse bırak
    son sevgimden dokuduğum halıyı sereyim
    ayaklarının altında
    yitip giden toprağa...


    Vladimir Vladimiroviç Mayakovski
    1 ...
  12. 73.
  13. sözlükte sadece 3 entrysi olan, belaltı muhabbetlerinden daha az ilgi gören ba$lık..
    1 ...
  14. 72.
  15. fütürist şair mayakovsky'nin 1912'de yayımlanan "Yaygın Begeniye Bir Şamar"ı, Rus fütüristlerinin ilk bildirisi izledi. Arkadaşları David Birlik ve Hlebnikov Kroçonuk'la beraber hazırladığı bildirinin sloganı, "Puşkinler, Tolstoylar Kapı Dışarı!"ydı.
    1913'de Petersburg Lunaparkı'nda kendisinin sahneye koyup oynadığı "Vladimir Mayakovski" adlı oyunu, Rusya 'da sergilenen ilk fütürist gösteri oldu. 1915'de iki kübist tablosu sergilendi. "Pantolonlu Bulut" ve "Omurganın Flütü" iki uzun şiiri dünya çapında tanınmasını sağladı.
    1917 Ekim Devrimi'nden sonra Bolşevikleri destekleyen Mayakovski, devrimin salt politik bir devrim olarak kalmayıp, eski sanat anlayışını da kökten yıkması gerektiğini vurgulayarak LEF'i (Sol Sanat Cephesi) oluşturdu. "Sokaklar fırçamız, alanlar paletimizdir" sloganı ile özetlediği, sanatı kitlelere mal etme, sokağa indirme, ülke kültürünü yeniden canlandırmak için sanatı kullanma Mayakovski'nin başını çektiği Rus fütüristlerinin en belirgin özelliğidir. Bu anlayışla, Sovyetlerin sokakları, meydanları bu anlayışla sloganlar ve fütürist resimlerle donandı.
    1922'de LEF'in aynı adı taşıyan dergisini çıkardı ve yönetti. Bu dergide "psikolojizm"e karşı çıkan devrimci bir sanat hareketi oluşturmaya çalıştı. 1924'de Lenin'in ölümünden sonra "Vladimir iliç Lenin" (Lenin Destanı) adlı ağıtı yazdı.
    1925'de izvestia gazetesinin muhabiri olarak ABD, Meksika, Küba ve Fransa'ya gitti. Anılarını "Amerika'yı Keşfetmek" adlı kitapta topladı. 1927'de Yeni LEF dergisini çıkarmaya başladı. 1925'de kurulan Rus Proleter Yazarlar Birliği'nin fütüristlere karşı tutumu nedeniyle "sekterlikle" suçladı.

    1925 yılında intihar eden arkadaşı Yesenin'i eleştirmesine rağmen, bu intihar olayından etkilenmiş olan Mayakovski, 1930 yılında 37 yaşındayken intihar etti.

    alıntı
    0 ...
  16. 71.
  17. "Siz!
    Evet siz!
    Hiç kavrayabilir misiniz;
    Niçin bunca alaya ve küfür sağanağı altında dingin
    Bir tabağa koyup da ruhumu
    Gelecek yüzyılların şölenine sunduğumu?
    Büyük meydanların sakalı uzamış çehresinden
    Hiç bir işe yaramaz bir göz yaşı halinde akıp giden
    Ben belki de
    Son şairim
    Ve bilmenizi isterim...
    Nasıl
    Salınır da salınır çakıllı yollarda
    Ve teli üzerinde dalların.
    Yüzü sıkıntıyla boydan boya yarılmış
    Ve hep kaçan, hep kaçan ırmakların bol köpüklü enselerinde, nasıl
    Demirden ellerini kemirtir köprülere.
    Ve gökyüzü, nasıl
    Gürüldeyen gürültülerle
    Döker o sonsuz gözyaşlarını
    Ve küçük buluttaki kocaman ağzın kıvrımında, nasıl
    Ufacık alaycı bir gülümseyiş belirir:
    Cici bir bebek beklerken,
    Tanrı'nın
    Karnından biçimsiz sakat bir oğlanı
    çıkarıp fırlattığı bir kadın gibidir.
    Kızıl saçlar arasında tıknaz bodur parmaklar.
    Arılara özgü bir süreklilikle okşadı sizi hep güneş.
    Ruhunuz var mı sizin?
    Ruhunuz da öpücük yağmuru altında bir esir,
    Bakın işte başını almış gitmektedir.
    işte ben,
    Sıyrılıp her türlü dehşetten,
    Gün ışığının nefretini çağdan çağa taşıyan ben,
    Demirden kirişler halinde gerilmiş ruhumla ben,
    imparatoru lambaların!
    Gelin!
    Hepiniz için yerim var!
    Sessizliği paramparça eden kim?
    Benim!.
    Ve benim güneşin boğucu kentlerinde başkaldırıp haykıran.
    Şimdi de sözcüklerle;
    Hani o basit,
    Hani o öküz böğürmelerini andıran
    sözcüklerle ben!
    Yeni ruhlarımızı ortaya sereceğim.
    Arı vızıltılarıyla ruhlarımızın yaylarını titreten, ruhlarımızı.
    Parmaklarımla söyle bir dokunacağım başlarınıza o kadar,
    Ve dudaklar bitecek dokunduğum her yerden,
    En büyük öpüşlere uygun dudaklar.
    Ve bir dil fışkıracak,
    Tüm halklara geçerli bir dil.
    Yürekten,
    Aksak ruhumla
    Ağır ağır
    Tahtıma ilerleyeceğim.
    Elden düşme göklerden yontulmuş yıldız deliklerle süslü tahtıma.
    Kurulup yerleşeceğim,
    Pırıl pırıl.
    Üzerimde tek ziynet tembellik olacak
    Ve sahici gübreden en yumuşak minderler kıçımın altında,
    Kurulup yerleşeceğim.
    Ve rayların dizlerini okşamaktan usanmış lokomotif tekerleri,
    Gelip, sevgiyle, boynumu okşayacak..."
    0 ...
  18. 70.
  19. nazım hikmetin ilham kaynağıdır.
    0 ...
  20. 69.
  21. hemşerisi stalin bir ulusun , mayakovski bir dilin ırzına geçti.
    1 ...
  22. 68.
  23. fütürizm'in en önemli temsilcilerindendir.
    1 ...
  24. 67.
  25. rus şiirinin önemli isimlerinden. nazım hikmeti etkilemiştir.
    0 ...
  26. 66.
  27. nazım hikmet ranın en çok etkilendiği şairdir.
    özellikle basamak şeklindeki yazımdan etkilenmiştir.
    0 ...
  28. 65.
  29. boynuzları tellere takılmış
    bir geyik gibiyim.
    gözlerim kan çanağına dönmüş.
    bir zavallı da olsam
    dikileceğim bütün gücümle
    göstereceğim herkese yüzümü.
    (bkz: herkes ve herşey için)

    onu anlatmaya kelimeler yetmiyor sanki. ne söylesem az gelecekmiş gibi. şiirleri tuhaf bir haz veriyor.
    0 ...
  30. 64.
  31. fütürist şairdir. Nazım hikmet'in esinlendiği kişidir aynı zamanda.
    1 ...
  32. 63.
  33. hayir, yesenin,
    oh cekmek degil benim istedigim.
    goruyorum ben
    kesik bileklerinle sendeleyisini
    ve alayla degil
    aciyla dugumleniyor yuregim.

    goruyorum
    bir kemik cuvali gibi
    yere atisini govdeni.

    ..

    sana oykunenler cildirdilar sevincten
    bir daha, bir daha!
    neredeyse bir yigin insan
    zivanadan cikip
    oldurdu kendini.

    neden cogaltmali intiharlari
    boyle sayica?
    daha kolay degil mi
    murekkeple doldurmak oteldeki siseleri!
    sonsuza dek
    kilitlendi artik dilin
    arkasinda dislerinin.

    ..

    yarinlardan koparip
    almalidir mutlulugu insan.

    su yasamda
    en kolay istir olmek
    asil guc olan
    yepyeni bir yasama baslamak.
    0 ...
  34. 62.
  35. 61.
  36. cumhuriyet döneminde toplumsal gerçekçi sanatçılarımızı; özellikle nazım hikmet ran' ı oldukça derinden etkileyen şairdir.
    2 ...
  37. 60.
  38. ordular!
    sevinç çığlıklarımla bastıracağım gürültünüzü!
    siz ki bir yuvanın sıcaklığını unutmuşsunuz,
    dinleyin !
    ve çıkın artık siperlerden:
    bitirmeseniz de olur savaşı..

    "sıran geldi!"
    deseler günün birinde,
    savaşa itseler beni,
    vurulsam:
    kan değil
    adın fışkırır
    yırtık dudaklarımdan..

    dizelerinin sahibi anti-militarist şair.
    1 ...
  39. 59.
  40. --spoiler--
    Sıran geldi!"
    deseler günün birinde
    savaşa itseler beni,
    vurulsam;
    kan değil
    adın fışkırır
    yırtık dudaklarımdan
    --spoiler--
    2 ...
  41. 58.
  42. Sizi düşündümde yazdım
    Bütün bunları
    Bahtı kara sıçanlar
    Acıdım evet size..
    Göğsümde meme yok.
    ...Yoksa
    Bir sütanne gibi emzirirdim sizleri..
    Kupkuru kesildim işte:
    Vücutsuz bir vücudum tüm zaferimle...
    Ama bu karşı -vücud'a karşı
    Kim
    Hangi çağ ve hangi ülkede
    Bu insaüstü hür gelişmeyi
    Sundu düşüncelere?
    Ben
    Diktim gökyüzüne parmağımı
    iki kere iki dört eder gibi ispat ettim:
    "Tanrı bir hırsızdır !"

    mayakovski
    1 ...
  43. 57.
  44. Hiçbir şey silemez aşkı,
    ne tartışmalar
    ne
    ayrılık
    Bir de bakarsın
    ...yeniden gözden geçirilmiş, ölçülüp biçilmiş,

    üstünde düşünülmüştür.
    Ve şimdi düzyazı parmaklı
    sancağımı
    kaldırıyor,
    doğdum doğalı ve yürekten,
    sevdiğime,
    ölene dek de
    seveceğime
    yemin ediyorum.

    Vladimir Vladimiroviç Mayakovski
    0 ...
  45. 56.
  46. 55.
  47. Ya Siz
    Bir bardaktan boya serptim,
    günün haritası üzre ben örtü vurdum;
    donmuş etle dolu bir tabakta gösterdim
    çarpık elmacık kemiklerini okyanusun.
    Teneke bir balığın pulları üstünde
    yeni dudakların okudum çağrılarını
    Ya siz
    bir noktürn çalabilir miydiniz
    flütünde saçak boruların?
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük