''köylülerden nefret ederim. turganiyef denilen çürümüş, gevşemiş batılı ile ihtida etmiş bir faune olan tolstoy mürayisinin idealize ettikleri mujikten nefret ederim. köylü bütün iğrendiğim şeyleri temsil eder. mazi, iman, irtica, dindarlık, el ile görülen işleri. onlara tahammül ediyor, onları pohpohluyorum, ama nefret ediyorum. bir tane kalmamacasına hepsinin yok olduğunu görmek isterim. benim için bir elektrikçi yüz bin köylüye değer.'' leninin sözlerinden... (gog-giovanni papini)
bu mu emekçiye değer? bu mu eşitlik?
edit: eksileyen, eksileyecek olan komunist arkadaşlar özel mesajla ya sözlerin ona ait olmadığına inandıklarını ya da kendilerinin de böyle düşündüklerini söylesin lütfen. bizde kim ne düşünüyo bilelim.
kıytırık denilen devrim yirminci y.y. şekil vermiştir. uzay bilimlerinde çığır açmış ve daha da fenası aslında sosyalizm denen nanenin doğru şekilde uygulanırsa ne denli muazzam olduğunu göstermiştir. misal bir yuri gagarin köyden çıkıp gelip uzaya gidebiliyor. bir yığın ülke aynı çatı altında savaşmadan barış içinde yaşayabiliyor. bugün bizim kasılıp durduğumuz metro sistemlerini adamlar 60 yıl önce yapmışlar ve daha iyisini hatta. günümüzde bir çok insan (o dönemi görmüş olanlar) sovyetler birliğini aramaktadır.
finans meselesine gelince, iyi bir lider savaştan başarılı çıkmışsa gerisi yalan. taktik savaşıdır bu. ha birilerinin gerçekten zoruna gidiyor ama bu adam bugün dünyanın her köşesinde bir çok insanın umudu ve fikir babası. ideolojisi hala tartışılıyor ve yaşatılıyor. gelecekte yine dünyaya hakim olacağı kesin. felsefede, politikada, ekonomide, siyasette hala her ülkede okutuluyor ve okunuyor. ve ayrıca bu adam kendini şiddetle yaşatmadı. kendini yasalarla koruma altına almadı. sosyalizm insanlar içindir. insan olmayan haketmeyene zorla dayatılmaz. kapitalzm gibi değildir. eğer insanlar istemezse çıkar gider. kim kime finansörlük yaptı bilinmez ama hala gırtlağına kadar borç batağında olan kapitalist ülkelere göbekten bağımlı, bir gram onuru ve bağımsızlığı olmayan bir takım argümansızlar kendisini eleştirince pek komik oluyor.
güldürmeyin ulan kendinizi. köylüler. adamlar çığır açmış, sen kentlerinde eşekle gezerken herifler uzaya çıktı.
her ne kadar sosyalizmin öncüsü, komünistlerin babası olarak görülse de, orta asya da yaşayan türk kardeşlerimizin asimile edilmesi, halkın destanları söylememesi, rus okulları açılıp türkçe ve türklüğün yok edilmesi yönünde çalışmalar yapmıştır. türklere tarihlerinin ince detaylarıyla anlatılıp ayrışmalarına ortam hazırlamıştır.
şimdi sorarım size nerde eşitlik, nerde haklar? ayrıca moskova müzesi tarafından yahudi olduğu ortaya çıkarıldı. kendini üstün gören bir ırkın mensubu kişinin eşitlikten bahsetmesi bir ironidir. yaptığım bu kişiye bir türk gözüyle bakıştır.
ensesine giren ve o günkü tıp imkanlarıyla çıkarılamayan bir kurşun yüzünden 4 kez felç geçirmiştir. 3. felcini geçirmeden yazdırdığı mektupta stalinin ne kadar tehlikeli biri olduğunu ve görevden uzaklaştırılması gerektiğini anlatmış lakin başarılı olamamıştır.
sosyalizmin en büyük şansı ve en büyük şansızlığı olan büyük yoldaş.
şanssızlık kısmı hayatının kısa sürmesidir. şayet sovyetler o'nunla yaşasaydı 30'lu ve 40'lı yılları bugün dünya çok farklı bir yer olurdu. leninizm o'nun ölümü ile birlikte tipik bir burjuva devlet monopolizmi olan stalinizm'e dönüşmüş ve tutuculaşmıştır.
yahudi ama komünist olması sosyalizm adına ilginç bir durum değildir. lev troçki de yahudidir, bunun yanında joseph stalin gürcüdür vs. sosyalist liderlerin fransız/ingiliz saraylarından gelmesi beklenmiyordu heralde?
değeri gün geçtikçe anlaşılan, marksizm'e emperyalizm kavramını ekleyerek bilimsel sosyalizmin 20. yüzyılda önünü açan tarihi şahsiyet, sscb'nin kurucusu.
rusya'da bir döneme damgasını vurmuş olan yahudi kukla. ablasının stalin'e yazdığı mektup ortaya çıkmasaydı bunun "aslında" ne mal olduğundan haberdar olamayacaktık. kim bilir daha ne mektuplar, belgeler çıkacak, ne devrimci dönme maşalar deşifre olacak.
alman ajanıdır.
mart devriminde isviçre'de idi; almanlarla irtibata geçerek kendini finlandiya'ya attırdı. menşevikler daha sonra bunu farketti; kendisi yine finlandiya'ya kaçtı. bolşevikler ekim'den sonra yönetimi ele aldıktan sonra, savaşa devam edecek iken, kendisi araya girip, "almanlarla barış yapalım, devrim'in soluklanmaya ihtiyacı var" diyerek rengini göstermeye devam etti.