bugün

can başkent'in konuyla ilgili yazısı için:
http://www.izinsizgosteri...i149/can.baskent_149.html
vatani görevin sadece bu ülke topraklarına göz dikmişlere kurşun sıkmak olmadığını düşünen kişiye mtanıklı gelen ve hakkı olan haktır. dış mihrakların bu ülkeye göz koymasını caydıracak teknolojik gelişmeleri kontrol edebilecek veya politik gereklilikleri çekinmeden yerine getirecek parlak beyinlerin, gaz, her türk asker doğarcı veya şehitler ölmez vatan bölünmezci ne yazık ki daha eğitimsiz erkek vatandaşlarımız gibi kullanılması durumunda doğacak sonuçların çok daha büyük olduğunu bilen kişilerin kullanması gerekli olan hak.
vicdani ret bir haktır ve kullanımlalıdır mutlaka. askere gitmek zorunluluk değil demek, evde oturmak yada entry girmek o adamın vatana borcunu ödeme şekliyse eğer memleketin vicdanı zaten bunları kabul etmez. o sebepten memleket vicdanı bunlar gibi savaşta ilk kaçacak adamları reddetme hakkına her zaman sahiptir.
hayvanlar dahi iç güdüsel olarak sahip olduğu şeyi korumak için canını ortaya koyar yeri geldiğinde. sahip olduğun şeyi korumak için bir çok şey yapılabilir. kimilerine göre de bunların en vahşicesi eline silah alıp beklemektir dağlarda taşlarda. vahşicedir çünkü bunlar hiçbir zaman istedikleri şeyi elde etmek için çaba sarfetmemiştir. hayatları boyunca herşey önlerine altın tabakla sunulmuş olabilir. yada o kadar verimsiz ve tembeldirler ki kendi acizliklerini dünyanın gerçeği sanaralar. günümüzde bunlar böyledir. bunlar ne ilktir ne de sondur aslında. işgal günlerinde izmir' e giren işgal kuvvetlerini törenlerle karşılamış, istanbul' da ayaklarının altına paspas olmayı onurlu bir davranış gibi görmüşlerdir bunlar. o zaman da yazı yazanı vardı bugün olduğu gibi. o zaman ki adı ali fuat' dı şimdiki adı daha başka oldu. o zaman da kimse korkmamıştı şimdi de kimse korkmaz bunlardan. sadece kendileri korkar, gölgelerinden bile.
perihan mağden'in savunduğu için epey bir başını ağrıtan..
toplumun kontrolu nedeniyle sayıları az olacaktır... bu optimist kimseler gerçek düşmanla hiç karşılaşmamışlar, birlik ruhu gelişmemiş, bencil kişiliklerdir...
yumuşak popolarını koydukları o yumuşak koltukların dahi ülkelerini işgal ettiğini düşündükleri şirketlerden birine ait olma ihtimali o kadar yüksek ki aslında temsiliyetçilikleri beynilerinde olmadık tezahürlere yol açmış olabilir bu sebepten. onlar için askerlik ölmek ve öldürmekten ibarettir başkaları için ise hizmettir vatanına milletine. demokrat başbakanın dediği gibi çek git demek yakışmaz belki ancak onların da yapabileceği şeyler var. aihm' ye başvurup ben hayvan değil insanım askere gitmek istemiyorum diyebilirler. aslında ilk önce tsk' ya başvurup bunu deseler olumlu cevaplar alınabilir lakin ülkemizde askerlik hayvanlar için zorunludur. ölmek ve öldürmek olayının iğrençliğini savunan insan evlatları acaba kaç kişi tanırlar askere gidipte birini öldürmüş. her askere giden birini mi öldürüyor ya da? savundukları şeyler o kadar sığlıktan ibarettir ki, git memleketini işgal eden şirketlere engel ol önce, askerlik ne işmiş falan demeye getirirler. aslında küresel ısınmayı çözmeye de çalışacağız ancak sıra gelmedi ona.

dememiz o ki ey insanlığın evaldı; bir şeyi yapmak istemiyorsan eğer bunu açık açık söyleyebilirsin. yok o öyleydi, yok bu böyleydi, yok şu oldu yok bu oldu demene gerek yok. zaten öyle de desen böyle de desen senin ne olduğunu herkes aynı şekilde anlayacak.
amerika, israil veya ingiltere vatandaşı olarak elbette denilebilir ki:

-ben çeşitli çıkar gruplarına hizmet eden devlet politikası doğrultusunda kilometrelerce uzakta bulunan, vatanımla uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan bir ülkeye işgal tertipleyen bir orduda zorunlu askerlik görevimi yerine getirmek zorunda değilim!

ancak otuz yılı aşkın süredir, asırlardır bu topraklarda yaşayan bir topluluğun dış güçlerin kışkırtmalarıyla bu vatanın evlatlarını, vatandaşlarını, sivil yurttaşlarını gözünü kırpmadan öldürmesine rağmen ben bu ülkede askerlik görevimi yerine getirmiyorum. beni savunurken ölen kardeşlerimin hepsinin cahil, işe yaramaz ve de ülkenin geleceğine tek katkılarının canları ve etleri olacağını aşağıdaki cümlelerimle tasdik ediyorum:

"(vicdanî redciliğin) vatan hainliğiyle uzaktan yakından alakası yoktur, vatan borcunu çok daha yararlı şekillerde ödeyebilecek binlerce mühendis askere alınıp boşu boşuna YAT! KALK! gibi gereksiz emirlerle uğraşmakta ve de heba olmaktadir!"

halbuki Türkiye Cumhuriyeti denilen ülkede ve tarihinde görüldüğü üzere, her türlü savaşta ve olağanüstü halde bu millet tek yürek-tek bilek olmuştur. zorunlu askerlik de en azından beş-onbeş aylık dönemlerde tüm vatan evlatlarını böyle bir savaş anında silah tutar hale getirme amacı gütmektedir.

eksi kırk derece soğuklarda dağ başında, bizleri koruyan kardeşlerimizi sadece televizyonlarda ve bilgisayar ekranında gördüğüm eli silahlı piskopat yaratıklardan biri sanmamdan dolayı şu cümleyi bile sarf edebilirim:

"ben bir hayvanım, içgüdülerimi engelleyemiyorum"

çünkü bu kardeşlerimizin yapacak bir işleri yoktur onun için adam öldürmeye dağa çıkmaktadırlar.

--spoiler--

işte bu gibi nedenlerden ötürü ve sözlü ifademde de belirttiğim üzere ben vicdanî redci değil "vicdanı red"ciyim.

--spoiler--

ve günün birinde bir yakınım bombalı saldırıya kurban giderse veya bu ülkede yaşanabilir güvenli tek bir nokta kalmadığı günlerde de devlete, millete ve bizi koruyamayan Türk ordusuna lanet yağdırmayı da görev bilirim.
(#1851760) *
"körler sağırlar birbirlerini ağırlar" şeklinde devam eden bir tartışma konusu vicdani ret. birbirini anlamaktan çok uzak bir toplumuz. s.ke sürelecek aklımız olmadığı halde ona buna akıl öğretmeye çalışmak kolay geliyor. eh bu ekolden yetiştiğim için diğerleri gibi herkese akıl öğretmeye çalışmak en büyü vatani görevimdir.

öncelikle vicdani ret bir haktan öte seçimdir. bunun yasalarla güvence altına alındığını düşünelim. eğer askerliği çok seven bir millet isek zaten böyle bir hakkımız olsa da, 3-5 eğitimli insan dışında kimse kullanmayacak. fakat eğer bu durum böyle değilse zaten resmi düşüncenin bize öğrettiği "biz asker bir toplumuz" yargısı bir önermeden öteye gidemeyecektir. zaten asıl korkulan durum bu. çünkü kurtuluş savaşı verilirken bile ilk dönemlerde binlerce asker kaçağı vardı. kendi içimizde yiyip biten, korkan bir toplumuz. karıncalar gibi dizilip, bir komut altında yürümekten ve kraliçelere yemek götürmekten başka hiçbir işe yaramıyoruz.

vicdani retten nefret edeneler ve bunun vatan hainliği olduğunu söyleyenler diğerleri gibi askerlikten fazlasıyla korkuyorlar aslında. çünkü hiç kimse eline silah almak, adam vurmak gibi şeyleri kolaylıkla yapamaz. diğer bir taraftan orduya katılmanın dış mihraklara karşı ülkeyi korumak olduğunu düşünüyorlarsa yanılıyorlar. yıllar önce ortaya çıkan gençler vatan toprakları abd'nin şunun bunun üssü iken bunu duyurmalarına karşın vatan haini ilan edilmiş bir ülkede yaşıyoruz. o yüzden buradan "dağdaki ülkeyi koruyan kardeşlerimiz" kadar sizlerde orada bulunmaktan korkuyorsunuz ve korkacaksınızda.
büyük mühendisler, büyük tıp ve bilimadamları yetiştirirdi aslında bu millet ah şu askerlik olmasaydı. hepsi heba oldu askere gidince. yat, kalk, sürün derken beyinleri akıp gitti boşaltım sistemlerinden. bu devlet o kadar vicdansız ki aslında, atomu ayırmaya ramak kala kaç tane mühendisimizi doktorumuzu aldı götürdü askere. nobel ödülleri ile dolu bir müzemiz olurdu ah şu ordu olmasaydı.

gördük ki saçmalamak harbiden çok kolay. nice mühendis tanıdım aselsan' a tai' e girebilmek için ordudan birilerinin torpilini arayan. ama nice mühendisler de tanıdım vatanı milleti için elinden gelen herşeyi yapacak olan. iş okumuş beyinleri heba etmek değildir, bilakis bu beyinlerden faydalanmaktır tabi bir beyni varsa.

vicdani red vardır, vicdan milletindir ve vicdani redcileri kabul edemez.
21. yüzyıl türkiye'sine yakışmayacak şekilde hala; "böyle şey olmaz" şeklinde serzenişlerle karşılaşılan insan hakkı. barış yanlısı bir kişinin sadece kendi ülkesi için değil tüm ülkeler ve halkların yaşam hakkı için, insanca bir yaşam için bu talepte bulunduğu görülemiyor hala. profesyonel askerlik uygulaması olsa çok daha donanımlı ama şimdiye nazaran daha az bir sayıda asker sayısına sahip olacağız.

basite indirgeyerek bir örnek verecek olursam; 10 tane kuleli askeri lisesi mezunu gibi mi yoksa ilkokul terk 100 tane mi askerimiz olsa daha başarılı oluruz askeri, siyasi ve sosyal bağlamda bir düşünün bakalım. silah kullanmak için, strateji için çok daha donanımlı ve yetkin askerlerimiz olsa fena mı; beslenen bunca askerimiz için ayrılan parayı da kültüre, eğitime, sağlığa harcasak hadi hiç olmadı yine askeriyeye harcasak ama araştırma ve geliştirme için kötü mü olur?

Militarist toplum yapılanmasının da önüne geçilebilir bu sayede. sivilleşme sağlanır; demokrasi gerçek anlamıyla hayata geçer; özgürlükler gerçek anlamıyla anayasal güvence altına girer.
(bkz: CONSCIENTIOUS OBJECTION)
(bkz: uluslararası vicdani ret hareketi)
bari$ta ter dokmeyen sava$ta kan doker.
(bkz: 318 e karsi imza kampanyasi/#2395343)
(bkz: boş ol boş ol boş ol)
http://www.savaskarsitlari.org
yasal olarak bulunmaması ve genel toplum kuralları sebebiyle gerçek sayıları asla bilinmeyen ancak avrupa birliği tarafından türkiye'nin önüne yasalaştırılması istemiyle yeniden getirilen fikir.

http://www.ntvmsnbc.com/news/423561.asp
kızlarının dahi önemli bir kısmının askerlik yapabilmek için hevesli olduğu bir ülkenin erkeklerinin nasıl yaptıklarını anlamadığım şeydir.

silah altına alınmaktan kaçmak için ne yapacağını şaşıran bünyenin kendini bir anda yehova şahitlerine katmasıdır.

her türlü absürdlüğün, hümanizm maskesi altında patlak veren skandalların ve sinsi savaşların kıtası olan avrupa'nın insan hakları mahkemesinden dahi lehinde karar çıkamayacak yasal yükümlülük ihlâlidir.
vicdani ret mefhumu, türkiye de istisnasız savunanların tümü tarafından yanlış bilinen, içi boşaltılmış ve anlamı saptırılmış bir kavramdır. vicdani ret, müdahil olanların, hukuksal açıdan olmasa bile, tarihde insanlık suçu işlemiş sayılacakları, geçerli bir savaş, saldırı, kuşatma nedeni olmayan, güç bakımından dengesiz, soykırım, katliam gibi durumlar için geçerlidir. kişi bu şuça ortak olmayı ret edebilir. bu anlaşılabilir. fakat, ülkesinde kendine zorunlu kılınmış vatani görevden kaçmak, ülkesi için silah altına alınmak, bağımsızlık ve bölünmezlik için mücadeleden kaçmak vicdani ret değildir.* tarihindeki sayısız savaşla geleceği, hayatı, bağımsızlığı sayısız kişinin hayatını feda etmesi neticesinde kurtarılmış bir neslin insanı, üzerine düşen göreve, yapması gerekene kılıf uydurmak yerine, mazeretler, anti tezler üretmek yerine, toplumun vicdanının kendisine vereceği hükme dair iyi bir cevap bulmalıdır.
benim skime derman olmayan hede zira vicdani reddin arkasında insan öldürmeyi red; emir almayı red; militarizmi red yatar ancak ben insan öldürmeyi de militarizmi de reddetmiyorum ama askere de gitmek istemiyorum.

bu durumu savaşkarşıtları.org a bildiren bir e-posta gönderdiğim de bana * *
bana cevap olarak şunu gönderdi: -kürt genci! kürt bilmem nesi! tsk nın askeri olma diren! ıkın!
ananın amı!
askerden kaçma değil askere gitmek istememektir. ve güzel ülkemde gayri meşru şekilde, kişiler bu isteklerini yerine getirebilmektedirler. bu ülkenin başında olanlar, önemli mevkilerde bulunanlar ya da bu kişilerle yakın ilişkileri olanların vicdani red hakkı vardır. askeri kurumlardan eşcincellik raporu alma, çürük raporu alma gibi... ama bu tür ilişkileri olmayanlar önemli sebebleri olsun ya da olmasın askere gitmek istemediklerinde vatan hainliği ile suçlanırlar. askerlik yapmak ve yapmamak vatan sevgisi göstergesi değildir. kimse kimseyi de sen az seviyosun sen daha çok seviyosun diye yargılamamalıdır. başka konu ise ismi lazım değil, adam bas bas bağırıyo ben kendime yeni ülke istiyorum seni tanımıyorum diye. ve biz de bu insanı kolundan tutup askere alıyoruz. güveniyoruz o insana her türlü askeri sırrın kucağına salıyoruz düşüncelerini bile bile. nedir bu tezatlık? isteyen yapsın istemeyen yapmasın bu zorunluluk neden? neden korkuyoruz zorunluluğu ortadan kaldırdığımızda yeterli askerin olmayacağından mı? para yetiştiremeyeceğimizden mi?

(bkz: silineceğini bile bile entry yazmak)
kürt halkının ve bu topraklarda yaşayan ermeni, laz, çerkez halkları ve diğer azınlıkların inkarı, asimilasyonu üzerine kurulu bu totaliter düzeni meşrulaştıran türk silahlı kuvvetleri'nden nasibini almış bir kürt genci olarak askerlik yapmayı reddettiğini" söyleyen mehmet ali avcı, silah taşımayı yaşam hakkının ihlali olarak kabul ettiğini, savaş rantçılarının bekçisi olmayacağını dile getirdi.

''bir kürt olarak, dilimi, ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel kısaca insan haklarımı gasp eden, yok sayan devletin, insanlık suçlarıyla ünlenen ordusunda zorunlu olarak askerlik yaparak bu suç örgütünün halen işlemeye devam ettiği suçlarına ortak olmayı reddettiğimi resmen beyan ediyorum''

mehmet ali avcı

http://bianet.org/bianet/...-vicdani-reddini-acikladi
karşıtları bu fikri anarşizm yahut komünizm gibi bir veya birkaç görüşe ait sanıyor, ancak kapitalistlerin önde gideni milton friedman kapitalizm ve özgürlük namlı eserinde vicdani reddin piyasa için varolması gereken bir unsur olduğunu kendi bakışı çerçevesinde anlatır. adam "en üretken ve tüketken döneminde adamı bir yıl piyasadan uzaklaştırarak piyasayı küçültüyorsun"larda da olsa, vicdani ret destekçisidir.