hayatı boyunca hiç acı çekmemiş birine acıyı anlatmak,
hayatı boyunca zevk-i sefa içinde yaşamış birine hüznü anlatmak,
hayatı boyunca hiç hayal kurmamış karamsar birine umudu anlatmak,
hayatı boyunca birine iyilik yapmanın verdiği mutluluğu ve o güzel duyguyu tatmamış birine iyiliği anlatmak,
hayatı boyunca bir kere bile sevmemiş aşık olmamış birine sevgiyi ve aşkı anlatmak
anlamsızdır.
bu tür kişiler
acı çekmedikçe,
üzülmedikçe,
muhtaç duruma düşüp yardım görmedikçe,
sevmedikçe ve aşık olmadıkça
sizi ve ne demek istediğinizi anlamıyacaktır-anlayamıyacaktır.
bu yüzden siz çabalayıp anlatsanız da boşadır...
Dilsiz değildir suskunluk, çok şey anlatır anlayana... Kelimelerin anlatamadıklarını haykırır aslında... Bir kaçış değildir suskunluk, bir bakıştan çok daha fazlasıdır... Sessiz çığlıkların bir adım ötesidir... Hayata olan öfken, insanlara olan kırgınlığın, ve daha nicesi saklıdır içinde sukunetin. Rest çekmenin ''asil' halidir anlayana...*
vereceğiniz cevap, o an bulunduğunuz ortama uygun değilse yapabileceğiniz iğrenç ötesi bir eylemdir. cevabı veremedikten sonra çoğunlukla insanın içine dert olur bu. içinizde kalmasın diye başkasına, "ben de cevabı yapıştırdım." diye başlayarak verdiğiniz cevapla dumur olanların halini hayal gücünüzü de katarak anlatırsınız.
"Her söze verecek cevabım vardır. Lakin susmam asaletimdendir. Bir lafa bakarım laf mı diye, bir adama bakarım adam mı diye" özlü sözünden yola çıkarak; susma hakkını kullamaktır...
karşınızdaki insan anlayacak olsa zaten o lafları söyleyecek biri olmazdı türünden bir insanken, ya da cevabınızı haketmeyecek kadar insanlıktan uzak biriyken yapılması en doğru harekettir.
ne cevap verirse versin demogojiye ve her şeyi ben biliyorum düsturuna proglamlanmış olan karşısındakileri tatmin etmeyeceğini bilen demogojiden uzak insan davranışı.