şöyle bir uzaktan bakınca bazen çok sinir bozar. ''bir zamanlar, çok şey ifade ederdi düşüncesinin akla gelmesi bile üzer.'' neye kızsam bilemem, zamana mı, gidenlere mi, kendime mi.
çok farklı anlamlar taşır. kimine göre veda anlatır valiz. kimine göre bir kavuşmaya gebedir. birileri için umuttur hatta... sırf bu yüzden bazen valiz odanın ortasında açık durur. içi boş olsa da, hiçbir yere gidilmeyecek olsa da kaldırılamaz. ani bir değişikliği bekler, hiç gerçekleşmeyeceğini bile bile...
çok farklı amaçlar için kullanılır. kimileri ceset taşır, kimileri uyuşturucu valizinde. ama en çok kıyafet, ayakkabı, güneş kremi, havlu, ilaç vs. taşınır. birileri de umut taşır her gittiği yere. tükeneceklerini bile bile...
Jules Verne'in 1873 yılındaki “80 Günde Devri Alem” romanında, bir valiz almazlar. "Yalnızca bir gömlek çantası, iki gömlek ve üç çift çorap, Elbiseleri yolda alacağız "dedi.
Bavul-Valizin tarihi çok eskilere dayanır. Göçlerin başladığı tarihten itibaren valizler hep olmuştur.
Eskilerde sahip olduğumuz Valizler suya ve kötü yol şartlarına dayanıklı olması açısından sert tahtadan ve deriden imal ediliyordu.
Ulaşım araçlarının gelişmesi ve taşıma şartlarına göre valiz çeşitleri ve taşıdığı özelliklerde değişti/gelişti.
2016 yılında GPS sinyali ile takip ettiğimiz, taşındığı yere göre şekil alabilen ve bizleri de taşıyan valizlere sahibiz. Valizler artık taşıma ihtiyacı yanında insanlara sosyal statü ve estetik de katıyor.
yolculuğa çıkarken alınacak eşyaların içine konulduğu bir tür büyük çanta.
hani türk filmlerinde vardır ya bir valiz çeşidi;
yukarı doğru açılan kapağı, şifreli ya da bastırınca tokk ses çıkaran bir mekanizmalı, sonra bir de üstünde uzun iki tane kayışı olan kapattıktan sonra üst kapaktan alt kapağa doğu uzanıp ordaki kendi için ayrılmış bölümlerden geçen...
heh işte ben onu gördüm bugün evde.
içimde bir anda yine eski türk filmlerinden gelen bir esinlenmeyle alsam bunu atsam yatağımın üstüne dolaptaki her kıyafeti öylece savursam içine bir sinirle (abkz: göstermelik) sonra kapatsam...
çekiştirsem peşimden, kayışları aşağı sarkarken, sonra bir anda mekanizma atsa! ve içindekiler yere saçılsa falan....
neblim öyle geldi içimden işte!
ben de anlam veremedim...
