çoğu kimsenin cesaret edemeyeceği bir olaya kalkıp,
saltanatını sürdüğü ülkeden sürülmeyi göze alarak, atatürk ve arkadaşlarına yardım eden, belki de osmanlı'nın en başarılı, cesur padişahlarından biridir.
amerikan uşağı, ingiliz mandası diyenler; hangi padişah kendi ülkesini neden başka bir ülkeye bırakmak istesin? zoraki şartlar nedeniyle o şekilde davranmak zorundaydı. daha sonrasında atatürk'ün bu işi becerebileceğini görünce atatürk'e el altından destek vermiştir.
daha sonrasında cumhuriyetin bekası nedeniyle yurt dışına sürülmüştür.
saraya ingilizleri almış ülkesini peşkeş çekmiş sonra o ingilizlerle birlikte kendi halkından kaçmış bir adamdır.
bir ara mustafa kemal'e aslında yardım etti gibi bir yalan söylenti yaymaya çalıştılar atatürkçüleri etkilemek için fakat atatürkçüler şu an düşman konumunda olduğu için bu yalanı da bıraktılar anlaşılan. tek tük söyleyen çıkıyor.
evet vahdettin korkusundan saraya kapandı ve mustafa kemal'i ölüm emrini verdi, korkusundan ingilizlerin gemileriyle kaçtı gitti.
korkak adamın tekiydi, istediğiniz kadar dolandırın, istediğiniz kadar yalanlar sürün bu bir gerçektir.
atatürk ün kendisi hakkında " çok düüst bi adam öldü dediği, hadsiz ve sayısız iftiralara maruz kalmış mübarek bir zat. ezberciler sizi mahşerde hesaplaşacaksınız.
bize internetten mustafa kemal'e yardım etti yalanını okuyup ülkesini ingilizlere teslim edip kaçtığını unutup sevenleri gösteren halifedir.
zira biz tarih dersinde idam emrini verdiğini ve kaçtığını hocamızdan dinlemiştik.
Avrupa'nın köpekliğini yapan son Osmanlı padişahıdır günümüzde bunun başka bir versiyonunu hala başımızdadır ancak sonu da onunla aynı olacaktır o kim mi? Onu söylemeyeyim de bu dönemde açıkça görüşünü bildirenin hâli malum.
vatan haini diye nitelendirmek ağır mı kaçar bilmem ama vatan hainliği yapmıştır. ülke işgal alltında elden giderken ülkeyi mi satsam, ingilizlere mi kaçsam ya da mustafa kemal tarafına mı geçsem çelişkisi altında ne yapacağını şaşırmış, toprağını hiçe saymış ve sadece kendi kıçını kurtarmaya bakmıştır.
son zamanlar nedeni her neyse artan osmanlıcı muhafazakar kişilikler ile beraber dikkat çekecek biçimde bu adam hakkında atılıp tutulan gün yüzüne çıkmamış bir çok efsanevi hikayeler ortaya çıkıyor. yakında birileri çıkıp da , "aslında cumhuriyeti de o ilan etmişti" diye bir gizli kahraman adı altında yutturmaya çalışan olursa şaşırmam doğrusu.
yani sonuç olarak övülecek pek de bir yanı yok aslında çok kasmayın kendinizi.
Suçu, sanıldığından çok daha az olan Osmanlı Padişahıdır.
Çocukluğundan beri talihsiz sayılabilecek bir hayat yaşamıştır. Abdülmecid'in en ufak erkek çocuğudur. Henüz bebekken annesini ve babasını kaybetmiştir.
5 kez evlilik yapmış, birisi doğduktan bir hafta sonra ölen kız çocuğu olmak üzere 3 kız bir erkek çocuğu olmuştur.
Ağabeyi II.Abdülhamid'in en yakın olduğu kardeşidir denilebilir.
Sigara ve kahve tiryakisidir. Günde 40 fincan kahve 3 paket kadar sigara içtiği söylenir.Bu sayıya işgal yıllarında ulaşmıştır. Vatanı işgalden kurtarmak için çareler düşünmüştür fakat onu yalnızca Nutuk'u baz alarak değerlendirenler asla tam olarak doğru bilgiye ulaşamayacaklardır.
Bana göre en büyük hatası ülkeden ayrılmak olmuştur. Onun ülkeden ayrıldığını, onun peşine taktığı genç bir subaydan öğrenen Refet Bele'nin sevinçten bir tek takla atmadığı kalmıştır. Çünkü ülkeden kendi kendine ayrılması için yapmadığını bırakmayan kişilerin başında gelir Refet Bele. Gidişi onları sevindirmiştir. Fakat geri geleceğini düşünerek ülkeden ayrılmıştır, kendi sözleriyle ülkeden ayrılışını şu şekilde değerlendirir: ''Kamuoyunda sakinlik hakim olana kadar geçiçi bir süreliğine vatanımdan ayrılıyorum.'' Ayrıca gidişinin kaçış değil hicret olduğunu da söylemiştir.
italya San Remo'da vefat etmiştir. Ciddi maddi sıkıntılar çekmiş, hatta ailesi ve çalışanlarıyla birlikte kaldığı villanın kirası yüksek olduğu için daha ufak bir villaya geçiş yapmıştır.
Ölümü hüzünlüdür. Reçetelerinde yazılı olan ilaçları parasızlık sebebiyle alamamış ve hayatını kaybetmiştir. Parasızlık sebebiyle alamadığı ilaçların reçeteleri yastığının altından çıkmıştır. Damarlarımı kesseniz Atatürk diye akar diyen Kemalist Falih Rıfkı Atay onun hakkında şöyle der: ''Elbette hain değildi, dünyanın en namuslu adamlarından biriydi.'' Ayrıca eski başbakan Bülent Ecevit 2005'te Zaman gazetesine verdiği röportajda ''Hain değildi, istese ülkeden öyle bir büyük servetle giderdi ki, ama o gitmedi'' demiştir.
Ayrıca tarihçi Murat Bardakçı'da, Atatürk'ün onun öldüğü gün şöyle dediğini aktarır: ''Çok namuslu bir adam öldü. istese Arap topraklarında öyle bir ordu kurup geri dönerdi ki...''
Bir Osmanlı padişahına hakatet etmek kimsenin harcı değildir. Tarihi olaylar o günün şartları göz önüne alınmadan incelenmemelidir. Eğer sen Sultan Vahdettin'i 2013 kafası ile değerlendirirsen yanlış yaparsın. Osmanlı'nın içinde bulunduğu tüm durum göz önüne alınırsa sadece 5. Murat 'ın yahudi masonların desteğini aldığı görülür. Bunun dışında Osmanlı da padişah olan insanların suçu olduğunu düşünmüyorum.
Ata'mızı Samsun'a gönderen şerefli insandır. Atatürk'e yani Türkiyeye yardım etmiş, kendisine ait kaşıkçı elmasını alabilecekken bunu saraya bağışlayıp sefalet içinde vefat etmiştir. Kendisi padişahken verilen elması sivil hayatta almayacak kadar yürekli olan insandır. Suçlamayı bırakın ve o insanı kendi dönemi içinde eleştirin ve okuyun.
bilimsel tarihçilik yerine tek bir kişinin yazmış olduğu hatırata inananların sevmediği padişah.
osmanlı'da isyan eden her kimse gözünün yaşına bakılmazdı. devletin uzun yaşamasının nedenlerinden biri budur. 1900'lü yıllarda herkes azıtmıştı zaten. osmanlı ise küstahlaşmış isyancıları elinden geldiğince bastırmaya çalıştı.
ortaokul dayken sınıftan bir arkadaşın şiddetle savunduğu padişahtı kendisi. padişah demek bile ne kadar eğreti durdu amk. neyse derken derken tarih dersinde mevzu bahis konu geldi çattı. hoca vahdettini gayet objektif bir anlatımla anlatırken. eleman daldı o gemiyi vahdettin ayarladı fakat bunun böyle bilinmesini istemedi, atatürk'ü baştan biliyordu zaten dedi. yıllar geçse bile net hatırladığım cümleler bunlar. ortaokul da reis kavramıyla somut olara karşılaştım. profil gayet net uymasa da saf bir milliyetçilik çaprazımda öylece konuşuyordu. neyse aradan yıllar geçti ve o hala kendini reis sanıyor. caddede yürürken görüyouz birbirimizi tokalaşıyor ve konuşuyoruz. aslında ideolojilerin yarrak gibi ihtişamlarla nasıl self servis sunulduğunu anlatıyorum o'na çoğun zaman. o sadece organizasyonlarla meşgulmüş gibi sürekli baştan yenik bir takımın formasını na-mağlup yazısıyla taşıyor. sırf bu yüzden bazen saygı duyuyorum o na. belki o da bana. sadece bu. hangisi vahdettin değil ki?
bence atatürk'ü atatürk yapan nedir sorsunuza? ilk cevabım tabiki "yerden kaldırttığı yunan bayrağı'nın arkasında yatan düşüncedir" derim. belki birileri atatürk'ün suikast yaptırdığını söylese de; birileri istiklal mahkemelerinden dem vursa da? tüme varımcı bir zihniyet eşiğinden aşıp ikna edemezler ideal düşünceyi. muhafazakar milliyetçilerin tutunacağı dal vahdettin bile olabilirken. atatürk'ü yerden yere mi vuralım? yapmağın allaseniz. vatan hainliğini yeniden mi tanımlayalım? o na kalırsan nazım hikmet vatan hainliğini ilan etti ayan beyan. yurduna aşık bir insanken.
o bu değilde birilerinin hep kaçmak zorunda kaldığı; fakat çok sevdiği bir ülke işte. bazen çok sevdiği iddia edildiği ülke. biz. bizden vatan haini çıkmaz. çıkamaz. zihniyet sabit bu.
çinliler karılar gönderir bizi yıkar. birileri soğanımızı çiğner. biri gelir vırt eder. ama hiç içimizdeen vatan haini çıkmaz. nasıl çıkar amk? hele bu bi padişah olacak. mümkün mü?
ingiltere'ye kaçarken gerisinde işgal altında bir ülke, sefalet içinde bir halk ve onursuzluk bırakmıştır.
bunu temizleyecek birilerinin olması, halkı toparlayıp bu hainin kaçışının izlerini silecek bir adım atacak, özgürlük mücadelesini başlatacak birinin olması büyük şansmış o zamanlar bakıyorum da.
e tabi kendini mi düşünecek halkı mı düşünecek, osmanlı'nın tüm döneminde en çok kendini düşünmesi belirgin bir şey değil mi zaten. halk ağır vergiler altında eğilip bükülürken saray lüks içinde olmamış mı, şimdi bu halkla bütünleşememiş alakası kalmamış aile ve adamdan halkımla kalıp savaşıcam demesini bekleyemezsin ki.
yukarıdaki entry'lerde yine malum zevat saçmalamakta sınır tanımamış. neymiş, hiçbir osmanlı padişahı halkını şeyine takmıyormuş, kendi lüks içindeyken halı sefalet içerisinde olurmuş, halkla hiç alakaları yokmuş, bilmem neymiş...
resmî tarih ideolojisi insana böyle şeyler yapıyor işte. resmî tarih okutulurken üzerine ''kişiliğinizde ve aklî melekelerinizde kalıcı hasarlar bırakabilir'' yazmazsanız böyle insanlar çıkıyor karşınıza, yapacak hiçbir şey yok.
bu ''hissiz ve halk düşmanı sefih osmanlı sultanları''ndan birinci abdülhamit, ruslar özi kalesini zaptedip halkını katledince, inme geçirip kahrından ölmüştü. sultan mecid, 38 yaşında yatağa düşmüş iken ülkenin düştüğü duruma bakıp tedaviyi reddetti, gencecik yaşta hayata gözlerini yumdu, ölümü kurtuluş bildi. sultan üçüncü mustafa'nın kaderi de farklı değildi. rus harbi sırasında yaşanan karasu faciasından çok etkilenen padişah, ruslara haddini bildirmek için sefere çıksa da, teessüründen felç geçirip öldü.
vahdettin geri zekalı değildi. ingilizleri ''ha yapıyorum, ha ediyorum'' diye oyalayıp durdu. mustafa kemal'i anadolu'ya olağanüstü yetkilerle gönderdi. trabzon'a gitmesi gerekiyorken, samsun'a gitmesi emrini verdi. 20'ye yakın defa mustafa kemal'in gemisi ingilizler tarafından aranmış, paşa da sultanın emrini göstermiştir. 21. yüzyılda hala daha ''atatürk kıyıya yakın giderek itilaf devletlerinden kaçtı'' zanneden adam var.
devrin şeyhülislamı mustafa sabri efendi, atatürk'ün ittihatçı bir jön türk olduğunu bildiğinden ona uyuz oluyordu. fakat padişah mustafa kemal'i anadolu'ya göndermekte diretince şeyhülislam bir şey diyemedi. vatan dostu vahdettin, sevr'i onaylamamıştır. kabinesine muhalefet etmiştir. buna rağmen ders kitaplarımızda ''ankara meclisi sevr'i kabul etmedi'' yazar. padişah etti mi zannediyorsunuz?