bilindiği gibi padişahlar ülkenin sahibidir. bir padişah kendi ülkesinden bir toprak veriyorsa hain değil aptaldır zira o topraklar zaten onundur. tayyip erdoğan'ın toprak satması mantıklı kabul edilebilirken, padişah için aynı şey söylenemez. vahdettin ülkesini terkediyor ve sefil bir hayat yaşayıp, cenazesi bile ortada kalıyor ki bunlar belgelidir. bize vahdettin bir ingiliz gemisine binip kaçtı diye anlatılıyor ve gerizekalı insanlarımızın büyük bir bölümü bunu sorulamıyor bile. hani belgen nereden biliyorsun kaçtığını? diye sormayı geçtim, neden yapsın? diye sormayı bile aklına getirmiyor. ülkeyi kendi malı yaptı diye eleştirdiğiniz adamı, ulan harbiden kendi malını bırakıp niye gitti ki? diye sorgulamamanız, sorgulanasıdır.
vahdettin gayet namuslu ve şerefli bir adamdı, böyle olmasaydı bugün topkapı sarayında tek bir eser kalmazdı sergilenecek. şayet namuslu olmayan biri bile olsaydı, hiçbir insan kendi topraklarını terkedip gidip sonradan hak iddia etmek üzere geri dönmemezlik yapmaz. hiç mi padişah olma ihtimalin yok? o halde en azından sarayımdaki eşyalarımı alayım diye diretebilir veya dedesinden kaldığı herkesçe bilinen arsalarını vs..
Evet vahdettin oyle serefliydiki turk-islam tarihinin gozbebegi istanbul' tecavuz edilirken kılını bile kipirdatamadi.
Oyle serefliydiki sehirdeki kadinlarin irzina gecilirken, ingilizler her gece kokteyl partisi verirken o sevr'i imzalamaktaydi.
Topragini oyle cok severdi ki; toprak kaybedilince dayanamayip kalp krizi geciren ve vefat eden dedeleri varken o topragini ve halkinin haysiyetini ingilizlere teslim etmisti.
Aslinda ingiliz gemisine bindigi felan yalan, topkapi sarayinda saklanip ulkesini terk etmek istememisti, hatta ingiliz muzelerinde boy gosteren osmanli elmaslarinida o satmamisti. işe girmisti serefiyle para kazaniyordu.
iste boyleydi vahdettin, serefliydi. Serefsiz olan trablusgarbta, anafartalarda, canakkale'de vatan icin namus icin ölüme korkusuzca yuruyenlerdi.