bugün

Yazısını objektif değerlendirebilenlerin ne kadar mantıklı biri olduğunu anlayacağı spor yazarı.

(bkz: helal olsun)
ben usta kalemim diyenleri cebinden çıkarır.
en güzel iki cevaptan birini kaleme almıştır.

http://spor.milliyet.com.tr/ben-de-islikladim-/spor/sporyazardetay/20.01.2011/1341630/default.htm

diğeri ise banu yelkovan ın muhteşem yazısıdır.

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1037046&Yazar=BANU%20K.%20YELKOVAN&Date=19.01.2011&CategoryID=103
bugünkü köşe yazısında tt arena'daki yaşananları değerlendiren yazar.

düşündüklerimi yazıya aktarabilme kabiliyetim bu derece yüksek olsa ben de böyle bir yazı yazardım. tebrik ediyorum kendisini.
türkiye sınırları içinde bana göre en kaliteli ve en iyi spor yazarı. bir yazısını okumanız ya da bir konu hakkında 2 dakikalık yorumunu dinlemeniz bunu anlamaya yetiyor zaten.
(bkz: aman melekem kavur balıkları)
http://eksibesiktas.blogs...-slkladm-ugur-meleke.html
adammışsın.
an itibariyle boğazına bir sürü şey dolamış. sanırım hasta.
http://spor.milliyet.com.....2011/1368327/default.htm

bu ülke için fazla iyi bir yorumcudur.
quaresma için "sol ayağına da görmemiz lazım hep sağ ayağını kullanıyor" diyen adam. kafası iyi sanırım. ulan adam solak değilse solunu naapıcaksın. o zaman süper solak haginin de sağ ayağı yok diye kötü futbolcuydu diyelim hakkında.var mı böyle mantık? bi de "futbolcuları doğru değerlendirmeliyiz türkiye'de bu yanlış yapılıyor" diyor. şaka gibi.
quaresma'nin sol ayagini elestiren yorumcu, yazar her neyse. biz türkiye'de sirf bir ayagini kullanan, (sözüm o'na) cok yildizlar gördük. besiktas'ta elesitirilecek 50 sey varken, bu adam quaresma'nin sol ayagini secmis. ilginc bir sey...
09.04.2011 tarihli Sınırsız Futbol programında Arsene Wenger'in farkını şu anekdotla ortaya koymuş eşsiz yazar.
“Arsene Wenger,büyük bir kupa kazandığı günden bir sonraki günde kutlama yemeğini sadece oyuncu tarama ekibi ile yerdi.Kazandığı başarıda aslan payının onlara ait olduğunu söylerdi.”
araştırarak konuşan spor yorumcusudur. arada saçmalasa da, doğru tespitleriyle diğer spor yorumcuları arasında sivrilir.
Futbolun sadece küfürbaz,şiddet eğilimli,militan ruhlu serserilerin,kahvehane yancısı adamların hoşlandığı bir spor olmadığını ; hayata mantıklı bakan entellektüel insanların da futbol hakkında konuşmaktan, özünde bir eğlence olan bu spordan keyif almalarını sağlayan ayaklı kütüphane.
Takipçi kitlesi yıllardır ermandan,şansaldan bunalmış kişilerdir, sizin takımınızı yorumlamasına gerek yok,rastladığınız programda futbol hakkında bir şeyler konuşuyorsa televizyon kumandanızı uzak bi yere bırakabilirsiniz.
Az önce Formula1 futbol maçında gol atan futbol yazarıdır...
bir futbol düşünürüdür.
quaresma'nın sol ayağını gönderdiği yazar.
vicdanın sızlamasıyla gelen edit: yorumlarını severim ama.
quaresma'nın sol ayağını eleştirmesinin üstüne, kendisine inönü'de oynanan dinamo kiev maçında sol ayakla attığı harika golü de hatırlatmak istediğim yorumcu.
http://spor.milliyet.com.....2011/1428274/default.htm

Döktürmüş kendileri
tff ve şikecileri savunan zerzevata güzel bir yazı yazmıştır.

Helal olsun diyor kendisini alkışlıyoruz.
milli takımın başına abdullah avcı ile beraber lucescu'nun getirilmesini istemiş. gerçekten çok da iyi düşünmüş. pek çoklarının içine daha çok sineceği kesindir o durumun.
http://www.meleke.com/?p=4805
Bilgin yorumlar yapan futbol yorumcusu. Rıdvan Dilmen ve Mehmet Demirkol ile birlikte futbola entellektüellik katan 3lü arasındadır kanımca ve birinci sıradadır. Katıldığı futbol programının tartışmadan çok hoş bir sohbet havasında geçmesini sağlamaktadır.
kendisini ntvsporda gormek istedigimiz temiz yuzlu yorumcu,guzel insan.
bu gün itibariyle cnn turk ile yollarını ayıran yazardır.
harika bir yazı yazmış olan spor yazarı.

hani hep diyorum ya; mesele artık şike var yok değil. mesele mide meselesi... öyle konuşmalar, öyle pazarlıklar var ki savunulacak bir tarafı yok diye... aynen öyle işte.

sadece biraz vicdan

--spoiler--
Hız sınırı değil, ensest
Türkiye Futbol Federasyonu genel kuruluna sadece 11 gün kaldı ve hâlâ ortada güçlü bir başkan adayı yok. Eğer futbol kamuoyu maaile Erzik’i istediğini beyan etmezse, Şenes Bey’in aday olmayacağını biliyorum. Ama tüm Süper Lig-alt lig kulüpleri ortak bir deklarasyonla Erzik’i göreve çağırır, kongreye tek adayla gidilmesi sağlanırsa da Şenes Bey’in taşın altına elini koyacağına eminim.

B Planı
Bu hamlenin yapılmaması halinde B Planı’nın yine Aydınlar olacağı konuşuluyor kulislerde. M.Ali Bey’in önce Ağustos’ta halletmesi gerektiği halde Ocak’a ötelediği, sonra kendi yetkisinde olduğu halde kongreye taşıdığı 58’inci madde değişikliğini yapıp (bir seferlik) puan silme formülünü uygulayacağı iddia ediliyor kuvvetli bir şekilde...
Bu sütunu dikkatli takip edenler sürecin ilk gününden beri fikrimi biliyorlar, edemeyenler için tekrarlamak zorundayım: Teşebbüsle şikeyi eş cezalandıran 58’inci maddede adaletsizlik olduğu doğru. Bu talimat Temmuz-Ağustos’ta değiştirilseydi, lig (sportif puan cezaları belli olduktan sonra) ocak ayında başlatılıp (bu seneye mahsus) tek devre olarak oynansaydı, şu anda içinde bulunduğumuz kaosun onda birini yaşamayacaktık.
Şimdi (Aydınlar’ın tekrar TFF Başkanı olması halinde) sezonun göbeğinde puan silme formülünün uygulanması gündemde. M.Ali Bey’in daha önce de önerdiği gibi puan cezaları normal sezona uygulanacak, play-offlara eksiltilmiş puanlarla başlanacak. Ceza puanları, 12-24 arasında değişecek.

Hız sınırı aşılmış
Türk futbol yönetemeyicileri, süreci berbat yönettikleri ve işi içinden çıkılmaz bir hale getirdikleri için, şu anda sadece bu formüle odaklanmak kolay değil. Öncelikle içinde bulunduğumuz hadiseyi (ceza rotasından çıkarıp) doğru okumak lazım: Aykut Kocaman, “Türk futbolunda hız sınırı aşılmış. Radara bir kişi tutulmuş” yorumu yapmıştı hafta sonu... Aykut Hoca’nın görüşlerini önemsiyorum, ama ona bu kez katılamıyorum maalesef.
Sayın Kocaman... Bence Türk futbolunun içinde bulunduğu durum, hız sınırının aşılmasından biraz daha vahim analojilerle anlatılmalı... Bence, Türk futbol ailesinde ensest şüphesi yaşanıyor. Baba, anne, hâlâ, dayı, çocuğun çok iğrenç ilişkiler içine girdiğinden kuşkulandıran ses kayıtları var. Ve Türk futbol ailesinin başındaki babalar, “Ailemizin marka değerini koruyalım, dışarıya kötü bir görüntü aksettirmeyelim, (ve en utanç vericisi de) 1 milyar dolarlık ekonomimizi yitirmeyelim” diye ensesti sümen altı etmeye kalkmışlar. Bu noktada radar (veya hakim) aileden birini yakalamış/diğerini bırakmış detayına mı takılmalıyız sizce? Yoksa ailemizdeki acayipliklerden ölesiye utanıp, yerin dibine girip, kazanacağımız paraları filan düşünmeden doğru teşhis ve tedavi mi aramalıyız yana yakıla?

Puan hesabı
Benim şu hayatta inandığım bir doğru var: “insan para kaybedebilir. Sağlığını kaybedebilir. Yakınlarını, evini, barkını hatta (hepimizin onun için yaşıyoruz diye büyük laflar ettiği) onurunu dahi kaybedebilir. Ama insanın esas bittiği an, utanma duygusunu yitirdiği andır. Bir insan utanmıyorsa, artık onun yaşaması oksijen israfıdır” nazarımda...
Biz Türk futbol ailesi olarak utanma duygumuzu kaybetmişiz maalesef. Hepimiz... Aile içi şiddeti, aile içi rezilliği ortalığı velveleye verip unutturmayı başardık neredeyse. Ve şimdi puan hesabı yapmaya başladık utanmadan...
Son sözüm de (yine utanmadan yaptığımız) puan hesabıyla ilgili zaten! Aydınlar, ısrarla puan cezalarının play-off öncesi uygulanacağının ve asgari indirimin 12 olacağının üstünde durdu.
Sayın Aydınlar... Matematiğinizin iyi olduğunu söylemiştiniz bana... Benim de matematiğim fena değildir. Bu 12 puan cezasının rastgele bir hesaplama olmadığını hissediyorum nedense...
Normal sezona 12 puan ceza uygulamak demek, play-offta (puanlar ikiye bölüneceği için) bu cezanın 6’ya düşmesi demek. Play-off’a 6 puan geride girmek demek, şampiyonluğun yüzde 100 sizin elinizde olması demek! Çünkü normal sezonu rakibinizle aynı puanda tamamlar (ceza nedeniyle Play-Offa 6 puan geride girerseniz), Play-Offta 6’da 6 yaptığınızda (diğer müsabakalar sizi hiç ilgilendirmeden) şampiyon olursunuz. Çünkü iki kez yendiğiniz rakibiniz Play-Offta maksimum 12 puan toplayabilir, (12 toplasa bile) onu da çok büyük bir ihtimalle ikili averajda geçersiniz zaten...
Beni burada ilgilendiren konu, puan silmenin az/çok/yeterli/yetersiz olup olmamasından ziyade, ceza niteliği taşıyıp taşımaması detayı... Evet, ceza suçu geçmemeli. Ama ceza, suçun çok altında da kalmamalı. 12 değil 18 puan cezası da verilse, (garip bir şekilde) play-off öncesi uygulandığı için caydırıcı olmaktan çok uzak... Hatta daha açık söyleyeyim, yine bir hesap-kitap kokusu veriyor sanki...
Sayın futbol yönetemeyicileri! Size geçtiğimiz ay içinde çok popüler olan bir argümanla seslenmek istiyorum: “Yukarıda Allah var”... Eğer şike yapıldı ise/net bir teşebbüste bulunuldu ise bunu bugün aile içinde hesap kitapla geçiştirmeye kalkmayın ki, ileride sakat çocuklarımız doğmasın. Bilin ki siz bu futbol camiasının içinden silinip gitseniz bile, on yıllar boyunca o sakat çocuklar sizleri affetmeyecekler...

http://spor.milliyet.com.....2012/1503803/default.htm
--spoiler--