sevmek sevmemek değil bi kere alışkanlıklar yüzünden sancılı bi süreçtir. kesinlikle en sinir bozucu durum uyku düzeninizin bi tarafınıza kaçmasıdır. iştah değişimi de rahatsız eder insanı.
ama net bir şey söyleyeyim; ' geçer geçer daha öncekiler gibi bu da geçer neler neler geçmedi ki ?...'
sürekli telefon ekranına bakmakla başlayan süreçtir. telefonun başında çaresiz bekliyorum modunda üzülürsünüz ve eğer yanlızsanız kafanız 1 saniye boş kalmaz. aklınızda hep o vardır. sürekli acaba şunu yapsam mı dersiniz ama gururunuz engel olur, tabi sevginiz gururunuzdan üstün gelirse mümkün değil dayanamazsınız. cem karaca, teoman gibi sanatçılar kankanız olur, hiç dinlemediğiniz şarkılarını 1 gecede ezberlersiniz. alkol, sigara varsa para hiç düşünülmeden bu ikisine akar, gün geçirmek için yaşanır resmen. hastanede kendinizi kolda serumla bile bulabilirsiniz (arkadaşım yaşamıştı). bu sürece başlayanlara tavsiyem yalnız kalmamalarıdır. içilecekse yakın dostlarla rakı masası kurulmalıdır. acınızı olabildiğince yaşayın ama tamamen hissedin, ağlayın hatta.eğer bunu yapmayıp içinize gömerseniz taksit taksit aylarca içinizden çıkmaz bu acı.
kimse sizden daha önemli değildir dostlar, 3 bilemedin 4 ay sonra dönüp o halinize güleceksiniz belki. ben bidaha kimseyi bulamam demeyin sakın, siz istemeseniz de hayat karşınıza öyle insanları çıkartacak ki...
sevgiliniz vefat etse, bir süre sonra kabullenebilirsiniz; ama düşünün ki ayrılıyorsunuz aradan biraz zaman geçiyor ve yeni bir sevgili bulunuyor. sevdiğiniz, taptığınız kadın bir başka erkekle aynı yatakta uyumaya, onu öpmeye, onun elini kavramaya başlıyor. beraber yürüdüğünüz yolları onunla yürüyor, beraber yediğiniz yemeği onunla yiyor. böyle dünyanın ben anasını sikeyim.
not: bunlar başıma gelmedi, fakat uzun süreli ilişkim henüz bitti ve bunların gerçekleşme ihtimali beni günden güne eritiyor.
bende olanı ifade etmeye çalışayım. sessizleştim. tepkilerim azaldı. durgun durgun etrafa bakar oldum. çok sık acıkan bir insanım bu özellik hafif sekteye uğradı. sözlükte hep depresif başlıklara yazar oldum. feministlere karşı kin tutuyorum bu aralar. her şeye rağmen hayat devam ediyor. biraz zamana ihtiyacım olup, kendimi toparlayabilirim düşüncesindeyim.
karmaşık süreçtir. ben bu zamana kadar neden beklemişim denilerek kendimizi kandırmaya başlarız hemen gelecek için gerçekleştirmesini asla başaramayacağız planları kurmaya başlarız iyi kötü mevcut olan durumda devam ederiz ama erkek tarafı olarak. daha sonra ise mekanlara gitmeye insanlarla tanışmaya eski kalan defterleri bakmaya kimler geçmiş görmeye başlar insan. tabi benim gibi geri zekalı iseniz dışarıdan umursamaz görünüp aman nasıl buda gider diye cool davranıp ama içten içe tanıştıklarını onun yerine koyamayacağını görmek daha çok yıpratır insanı ve bir tiyatrocu haline dönüşürsünüz. tabi bu ilk zamanlar eğer biraz güçlü olmanız gerektiğini bilen kişilerdensiniz bu sureci yaşamanız şart. ikinci evre ise öfke dönemidir hem kızıp hem özleyip hem hesap sormak ister insan peki ne zaman çıkar ortaya hemen açıklayayım merak içinde kalmayın hani mutlaka olması gereken yerler vardır ya yanında olması gerektiği anlar mesela düğünler, sinemalar veya en basit alışveriş orada olması gerekiyor ama yok çünkü o an o kim bilir ne triplerde aldı eline telefonu rastgele biri ile ki kesin liseden gökten inmiş bir arkadaştır ve evet canımlı mesajlar uçuşuyordur havalarda. 3. evre ise reset düğmesidir oda artık umut kesilmeye başlamıştır zaten barışma için emin değilsindir, fakat arayışların hep boştur. kendini tekrar toparlanmaya karar verir insan sadece onu değil insanları da terk ederek kendi dünyanı oluşturmak için sessizlik dönemidir kitap oku müzik dinle işinde başarılı ol kilo ver spor yap gibi kıstaslara önem verilir.
sonuç olarak uzun ilişki sonrası gerçekten mutsuz bir süreç vardır. giden hayallere bakılır sadece ve kimseyi tekrar sevememe veya seni seveni sevememe.
ben hiç yaşamadım bunu, lakin kısa da olsa zor amınakoyim. 3 yıl oldu başlayamayan bir ilişki ardından henüz yeni yeni toparlıyorum. bi de evlilik boşanma, yıllar süren filan allah yardımcınız olsun abi ne diyeyim.
en çok özlediğim süreçtir. acayip güzeldir. yaydan çıkmış ok gibi hissettirir, inanılmaz bir hafiflikle depara kalkmış gibi olursun. ama bana biraz uzak, tahammül sınırlarım artık uzun bir ilişkiye göre değil.
Üzerinizden bir yük gitmiş gibi oluverir, ama bu yük öyle bir yükki sanki canınızdan eksilir. Normal zamanda farketmediğiniz ne kadar alışksnlığınız varsa birer birer batar gözünüze, göğsünüze. Atlatmak epeyy zor.
Her sabah alışkanlıktan sohbet kutusunu açar günaydın yazarsın. Sonra ayılır farkına varırsın silersin. Hemen ardından eski mesajları okursun. Arkadaşlarını ararsın ve dersin ki Beyler bugün içmeye çıkalım....