evde televizyon karşısında national geographic'te uzay temalı bir program izlerken bir yandan da elinizde bıçakla portakal soyuyorsanız aklınıza gelebilecek saçma düşünce. işte o anda hayatın ne kadar boş olduğunu anlıyorsunuz. çok da saçma değil aslında, vazgeçtim. yeni bir gezegen, yeni bir galaksi ve bilinmeyenlerle dolu sonsuz boşlukta bulunma fikri çok cazip gelebilir. "napıyorum lan ben burda? hayat çok boş, azıcık hareketlenme lazım" diyip aniden portakalı soyduğunuz bıçak masaya bırakılır ve yorganın altına girilip derin düşüncelere dalınır. kafanızda yarattığınız hayali uzay düşünülerek uykuya dalınır. sonra bir uyanmışsınız, hoop bambaşka bir yerde, bambaşka bir galaksidesiniz. ne güzel olurdu lan.
bir hava almak için dışarı çıkmak istemenin ulaşabileceği son noktadır. hayattan feci halde canı sıkılmış insanların isteğidir. ayrıca bütün bilemediklerine bir cevap bulmanın rahatlığını yaşamak istemektir. zaman içerisinde uzaylıların dünyadaki olaylara müdahilede bulunup bulunmadığını merak eden bir sürü insan var azizim.*****
dünyadaki savaşlardan, kavgalardan, kalleşliklerden, açılımlardan, kapanımlardan, nereden çıktığı belli olmayan maksatlı haberlerden, planlardan, yalanlardan, dolanlardan, sahte aşkladan, hayat pahalılığından, gelir adaletsizliğinden bıkmış olan yurdum insanının uzaylıların utangaç olduğu ihtimalini hesaba katarak kuytu bir köşede yapmış olduğu beklemedir.