-mahmut bey neler söyleyeceksiniz.
+valla yemekler kötüydü. habire püsküüt yedim.
-yav yediğin içtiğin senin olsun. gezip gördüklerini anlat.
+nereyi anlatayım amk her taraf tarla.
-aya ilk adım attığınızda ne düşündünüz.
+bu benim için ufak ama insanlık için büyük bir adım dedim içimden.
uzaydan gelecek olan ilk türk olursa zaten olay olur, açıklama yapmasına gerek bile yok. uzaya çıkamayan bir milletin ferdi uzaydan gelemeyeceğine göre uzaylı türktür (aha bu açıklama). ben biliyodum valla lan zaten uzaylıların da türk olduğunu (bu da amiyane tabirle makara kukara).
Muhabir astronota sorar:
-fevzi bey uzay nasıl bir yer sizin için?
-bi sik yok uzayda boşuna heveslenmeyin, bi kere oksijen olmadığı için sigara içilmiyor. ben ne yapayım böyle yeri.
temel, amerika tarafından uzayda araştırma yapması için mekikle gönderilmiş.
yaklaşık iki yıl sonra döneceği gün tüm dünya ayaklanmış ve temel'i
beklemeye başlamış. amerika'da hayat durmuş. temel mekikten inmiş ve hemen
etrafı sarılmış. bir gazeteci "uzayda hayat var mı, ne olur söyleyin artık"" demiş.
temel cevap vermiş "yok" diye.
tabi herkes büyük hayal kırıklığı yaşamış. neyse temel, türkiye'ye ailesinin yanına dönmüş.
herkes meraklı meraklı eve doluşmuş. soran sorana. herkes gidince temel'in kızı yanına gelmiş:
- ya baba iki yıl orada kaldın, o kadar araştırdın, hakikaten uzayda hayat yok mu?
+ yok kizum yok işte, saat seçiz dedu mi tüm dükkanlar kapaniyi kizum, sen buna hayat mi deyusun?