sevdiğiniz adamı radyodan tanıyınca, ve maalesef ünlü olunca kendisi* uzaktan sevmek, zamanla uzaktan ilişki pozisyonuna geçersiniz. Gerçek adamın var ettiğiniz düşsel formu her zaman sizinledir, aklınızı meşgul süresi olası bir insan ilişkisine göre fazladır.
1- eksilerini görmezsiniz
2- özelliklerini istediğiniz kadar abartır, olumlu özellikleri ve uyumu kafanızda artırırsınız.
Takıntı boyutunda bir ilişkiye de dönüşebilir. Bir zaman sonra farkedersiniz ki, asıl istediğiniz o adamın gerçeği değil, aklınızda yarattığınız hayal-düşümü.
Aklınızdaki yaratığı bozmamak için de, o adamla gerçek bi ilişkiye imkan verecek ortamlardan kaçınırsınız. **
altı yıldır basımdaki olaydır.ilk önceleri lisede başladı.sonra ben yüksekokula gittim.2 yıl sonra oda üniversiteyi kazandı suan okumakta.bende açıktan bitirmeye çalısıyorum ve gercekten alkışlanacak bir durum bence.okadar zorki uzaktan ilişki yürütmek eğer yaşamadıysanız anlamanız mümkün değil.bir süre sonra aşk sevgi ikinci planda oluyor ve farklı özelliklerine bakıyorsunuz sevdiğinizin.mesela annesine babasına saygılımı? arkadaşlarıyla nasıl geçiniyor? etrafında seviliyormu? ve daha da çoğaltılabilir.gerçekten büyük emek ister yürek ve sadakat ister.her yiğidin harcı değildir.bir taraf biraz fazla sevmek zorundadır.gün içinde en çok düşündüğünüz kişi odur.apayrı bir tadı vardır bu ilişkinin anlatmak az gelir.yaşayanlar çok iyi bilir.güzeldir götürebilene.hemde çok.
olmaz.bitmeye mahkumdur.çünkü huzurunuz kalmaz.kavgalarınız da sevinçleriniz de tam yaşanmaz.yanınızda en çok o olsun isterken,o sadece telefonun diğer ucundadır.telefon artık sizin bir parçanız olmuştur.farklı anlamlar yüklemişsinizdir.
kavgalarınız bile yarım olur.çünkü görüştüğünüz nadir anları sıkıcı konularla geçirmeyelim der,içinizde saklarsınız sizi kemiren,üzen durumları.
onlayken vakit geçirdiğiniz yerlerden geçerken daha bir garip hissedersiniz.yeniden yaşarsınız.
sonra bir gün biter.onun olduğu şehir size hep ulaşılmaz gelir.sanki mutluluğun,heyacanın diğer adı gibi gelir.
sonra bir gün fark edersiniz ki geçtiğiniz yerlerin,çalmayan telefonların,yaşadığı şehrin bir anlamı kalmaz.işte o zaman gerçekten bitmiştir.
en çok parası olmayanlar için zordur. en basitinden doğum günü gelir hem hediyeye hem de gidiş geliş parasına yetecek paranız yoktur mecburen hediyeyi kargoyla gönderirsiniz. akşam konuşurken arkadaşlarının sürpriz kutlama yaptığını söyler, içiniz burkulur.
sınavınız kötü geçer teselli edecek sevgiliniz yanınızda yoktur. telefonun diğer ucunda görmeden sarılmadan üzülme ağlama diyebilir sadece.
sınavınız iyi geçer mutlu olursunuz en sevdiğinizle eğlenmek isterseniz ama bir daha ki görüşmeyi beklemekten başka çareniz yoktur.
yağmur yağar şemsiyenin altında tek başınıza yürürken keşke burada olsaydı da el ele ıslansaydık diye iç geçirirsiniz.
daha bir sürü zorluk. yine de insan sevdiğinde katlanıyor. herkesin olmuştur böyle bir ilişkisi. sonu kötü bittiyse bir daha asla uzaktan birini sevmek istemezsiniz. ne öyle severim ne de katlanırım dersiniz. belki daha fazla seversiniz ama katlanamazsınız. sonunda yanınızda olan bir sevgiliniz olur ama bu seferde birbirinizi sıkarsınız. arkadaşlarıyla vakit geçirmek ister dahil olmak istersiniz. biraz ihmal etsin sorun çıkarırsınız.
yani uzak mesafede olsa yakın mesafede olsa bir ilişkiyi sevgi, anlayış ve özveri yoksa sağlıklı yürütmek kolay değildir.
en uzun mesafe iki kafa arasındaki yoldur bazen iki kalp arasındaki yolda olabilir.bana göre geri kalan mesafeler hep yakındır.bazen insan iki sokak aşağısındakiyle görüşmez şehir aşırı dostluklar kurar.bu da buna en güzel örnektir.
kötü çünkü aranızda yollar vardır.dokunmak isteseniz dokunamazsınız ya da istediğiniz anda yanında olma ihtimali sıfırdır.
kötü çünkü ne yapıyor ne ediyor tamamen birbirinize karşı olan güvene ve karşınızdakinin güvenilirliğine bağlıdır.
kötü çünkü çok sık telefonla ya da bilgisayarla haşır neşir olmak zorundasınızdır.bu da ömrünüzden boşa giden ama o an için hoşa giden zamandır.
iyi çünkü devamlı bir özlem içerisindesinizdir.birbirinizi gördüğünüz anda güven sarsılmadığı sürece ilk günkü gibi takılırsınız.neredeyse 2 yıl olmuştur ama görüş anı ilk gün gibisine.
iyi çünkü birbirinize karşı olan anlayış üst noktadadır.böylece sorun edilecek olaylar sık sık alttan alınarak eritilir.
artılarının az, eksilerinin çok olduğu durumdur. Fakat o artılarının hepsinin ayrı ayrı özel ve güzel oluşu, o eksileri çok derin karanlığa gömer.o sizin yanınızda olmasa da, ona adayarak geçirirsiniz gününüzü. uzak olduğundan dolayı mıdır, bilemiyorum. gün içerisinde yaşadığın en eften püften olayı, pek bi iştahlı paylaşırsınız, o da dinler. özel olduğu kadar da çok hassas olan ilişki türüdür. bir kere ip hasar aldı mı, istediğiniz kadar kör düğüm atın, tutmaz. önceki yaşanmışlıklara hiç dönmez, dönse de buna değer bişey çıkmaz ortaya.
mutluyken kırık gülümsemelere sebeptir. hele ki bir de hüzünlü iseniz; dünyanın en yalnız insanı hissedersiniz.
demem o ki;
ne iyi günde, ne de kötü...
yol masrafı ağır olandır acıtır. gitmesende sesini duymak istersin telefon faturası kaçar. internette görüşürsün tadı yoktur sıkıcı olmaya başlar. sebebi bellidir sıcaklığı yoksa o ilişki değildir ve biter. çok feci durumdur.
bazıları yanındayken bile sana çok uzaktır bazıları uzakta da olsa hep yanındadır ya, öyle bir ilişkidir. insanın sevdiği uzaktaysa, sırf yakınında diye sevmediği biriyle mi ilişki yaşasın? önemli olan ilişki yaşamak mı yoksa sevdiği kişiyle bir ilişki yaşamak mı, bu önemlidir.
önemli olan birini her gün öpmek değil, sevdiğini ayda bir de olsa öpebilmektir.
üniversite ortamında sık sık yaşanan ilişki türüdür. öğrenci milleti sonuçta sabit yerleri yok. geçen yıl hazırlıkta bu olayın evrelerini de izleme imkanım oldu. izmir li kızımız antalyadan sevgili yapmıştı. ders aralarında sürekli ondan bahsedip sevgilisinin haftasonu yanına geleceğini anlatıp kafamızı ütülerdi. 1 ay sonra artık kavga ettiklerini ve geçinemediklerini duyar olduk. kavgalı dönem 2. aya kadar devam etti ancak 3. aydan sonra film kopmuştu. artık izmir li kızımızı fakülteye bırakan bir arabalı berkcan ı vardı... (bkz: alan razı veren razı)
serdar ortaç'ın ilk defa mantıklı bir laf ederek çok güzel bir şekilde açıkladığı ilişki türüdür
"iki sohpet aralık bütün mesafemiz"
yani olay aradaki km'ler değildir. asıl olay, iki kalbin arasındaki yakınlık, iki ruh arasındaki bağlılıktır.
elbette ki canın o'na dokunmak ister. elbette kokusunu özlersin delice. elbette dudaklarını mühürlemek gelmez işine. acısını çekersin yokluğunun. ama yanyana geldiğiniz an... o anki tutkuyu hissedebilmek için aylarca bekleyebilir insan.