Koca bir yılın sonunda oh sonunda kurtuldum dedirten ancak iki sene rahat bıraktıktan sonra covid dönemiyle yeniden üstüme binendir.
Birini sevince uzak ya da yakın bir şekilde ilerletiyorsunuz ilişkinizi ama uzakken her akşam konuşup beraber vakit geçirseniz de özlem geçmiyor.
insanın bir tarafını hep yarım bırakıyor.
Herkes aldatılmayla alakalı bir şey yazmış ama güvenmediğiniz insanlaysanız isterseniz beraber yaşayın yine aldatılıyor muyum diye endişe yaşarsınız. Aklım almıyor bir insanın güvenmediği insanla niye/nasıl ilişkisi olur ki?
Olmaz. Benim için en azından çünkü yanımda yamacımda istiyorum ben o kişiyi. Sırf bu yüzden geçen çok da tatlı bir insanı kendimden uzaklaştırdım. Bu üzücüydü
Gercekten seviyorsanız eşinize/sevgilinize canı çekerse hoşuna giden biriyle sevişebilmesi için izin verin. ve kıskançlık yaparak fazla kafa ütülemeyin.
asla ve katta ya da hatta ve hatta bulaşılmaması gereken bir ilişki türüdür. kendi tecrübelerim ve çevremdeki herkesin tecrübelerine dayanarak söylüyorum. tabi sevgiliniz askere gidince bırakın veya kız/erkek arkadaşınız yazın ailesinin yanına dönünce ayrılın anlamında demiyorum. sözüm başlangıcında kısa-orta veya uzun vadede ''uzaktan ilişki'' şeklinde başlaması muhtemel ilişkiler için.
Cortlamaya mahkum. Öğrenci falansanız yeni sevgili arayışına şimdiden başlamalı ve gelmekte olana hazırlanmalısınız. Aklınızda evlenme fikri cebinizde de imkanınız varsa fazla uzatmayın uzak mesafe ilişkisini.
Bir arkadaşım vardı sevgilisine tek tek snap atıyordu nerde olduğunu ne yaptığını ne yediğini . Saçma sapan bir olaydı .. onları gördükten sonra tamamen soğudum bu uzun mesafe ilişkisinden .
ulan sanki muazzam ilişkiler yaşıyorsunuz gibi yok yapmayın yok yürümez diye boş boş konuşup durmuşsunuz. aşk bu sevgi bu aşk demek fedakarlık demek uzaktan da gayet ilişki yürüten bir dünya insan var. uzaklığı aşabilen bireyler evlendikleri vakit zaten ömür boyu mutlu oluyorlar. siktirin gidin.
Sadece gerçekten sevebilecek düzeyde bir karakter ve ruhu taşıyan insanların yaşayabileceği türden bir sevda. şimdiye kadar dünyadaki yaşadığım süreden bahsedecek olursam aslında gerisini çok hatırlamadığımdan daha çok 15 yaşımdan yani gençliğin başladığı yaştan itibaren okuduğum tüm kitaplar, öğrendiklerim, toplum hayatı, çevredeki insanlar ve hayata dair gözlemlerim bana öğretti ki, gönül birlikteliği anlamında uzaktan yazılı konuşma ile başlamayan hiçbir itikat hakiki bir sevme ve yücelik barındırmayacaktır içinde, çevremde bolca örneklerini gördüm şimdiye kadarki hayatım boyunca. Ne lisede ne üniversitede karşı cinsten biriyle doğrudan şekilde görüşmemiş veya birliktelik yaşamamış olmama rağmen izlenimler sayesinde bu tespiti yapabiliyorum her ne kadar karşı cinsle ilgili yan yana oturma, dolaşma gibi en basit tecrübeleri bile yaşamamış olsam da. belki de bu yüzden hep tek başıma kaldım kalabalıklar arasında hep yalnızdım doğru insanı beklemenin sonucu olarak; yani daha açık söylemem gerekirse gerçek hayatta günlük yaşantıda aynı ortamda bulunduğum çevremde canlı gördüğüm hiçbir karşı cinsten biriyle okul harici aynı ortamda veya yan yana bulunmuş değilim, bir yakınlık kurmuşluğum yok hiçbiriyle ne gönül işi ne de arkadaşlık anlamında, hatta üniversitede proje gruplarını veya sınıf ortamını saymazsak canlı olarak karşı cinsten konuştuğum biri bile hiç olmadı hayatım boyunca, onlara da arkadaş diyemem zaten öğrenim hayatı gereği bazı yabancılarla zorunlu kurulan kısa süreli, geçici ve üstünkörü irtibatlar desek daha doğru olur, çünkü arkadaşlık kavramı çok başka bir şey.
Şayet siz de bu ülkede milyonlarca insan varken gerçekten kişilik ruh olarak size eş değer ve yüreği sizinle aynı şeyleri hissedecek o doğru kişinin çevrenizde canlı gördüğünüz birkaç bin tane veya birkaç yüz tane insan arasından çıkabileceğini düşünecek kadar çelişkili, mantığı kapalı, dar görüşlü, kalitesiz ve basit anlayışlı birisi iseniz o zaman toplumdaki büyük çoğunluk gibi siz de hayal kırıklığı yaşamaya, kişiliği ruhu gerçekte size uygun olmayan yanlış insanlarla birliktelik kurmaya çalışmaya devam edecek ve bu tek seferlik yaşamı keşkeler içinde geçireceksiniz demektir. çünkü en başında o kişiyi belirlerken o yola saparken verdiğiniz kararlar sizin geleceğinizi tayin edecek; ruhunuza karakterinize eşdeğer olan o özel insana denk gelmeye çalışmak yerine kolaya kaçıp çevrenizde karşılaştığınız, okulda, işyerinde veya toplum içindeki herhangi bir ortamda, yani materyalist görüşün sonucu olarak yakınınızda olan ve sadece gözünüzle canlı gördüğünüz varlıklar arasından biriyle bir şeyler yaşamaya çalışmanız size pahalıya patlayacak ve bu ilkesiz, değersiz tercihler belki de hayat boyu pişmanlık duyacağınız ve o yanlış insanlarla yola devam etmek zorunda kalacağınız bir ömre mâl olacak. Ama siz en başında uzaktan olmaz diyerek kişi yerine mesafeyi kriter olarak seçmeyi uygun gördüğünüz için ve şimdiki gençlerin büyük bir kısmı gibi, "dış görünüşü ilgimi çeksin bana yakın olsun her gün beraber gezelim tozalım da kişilik, düşünce ve ruh olarak birbirimize ait olup olmadığımız fark etmez " kafasıyla hareket ettiğiniz için başınıza gelebilecek fecaatleri önceden kendi kendiniz belirlemiş ve kabul etmiş oluyorsunuz. Ne de olsa bu sizin tercihiniz, keyfiniz bilir. Sevmenin mesafe veya cismani yakınlık ile alakalı bir şey olduğunu düşünüyorsanız yaşayacağınız birliktelik ve duygular da o düzeyden ileri gidemeyecektir. Fakat sahiden ruhumuza eşdeğer o doğru insanın başka bir şehirde veya başka bir muhitte bizden habersiz yaşadığını hayalperest, hercai olmayan her mantıklı ve gerçekçi insan kolayca tahmin edebilir; insanın eşdeğeriyle yani bir ömür beraber geçirmek isteyeceği biri ile karşılaşabilmesi ancak canlı görmeden önce başlayan yazılı muhabbet ile mümkün olabilir. internet de bize bu büyük fırsatı sunuyor, her ne kadar biz farkında olmasak da ülkenin dört bir yanından insanlar girdiği için aslında kendimiz gibi birine denk gelip onunla irtibat kurabilme ve belki de gerçek sevda denilen o mucizeyi gerçekleştirebilme imkanına sahibiz internet sayesinde. Bu yüzyılın insanını o anlamda çok şanslı görüyorum, geçmiş devirlerde insanların böyle bir lüksü yoktu yani kendileri için doğru kişiyi tam olarak kendileri analiz edemiyorlar, tanıdıklarının tanıştırdıkları veya çevrelerinde bulunan yani mesafe olarak yakınlarında olan, yazılı konuşmadan direkt olarak canlı karşılaştıkları kısıtlı bir sayıya sahip kişiler arasından biriyle yaşam kurmak zorunda kalıyorlardı, halbuki belki internet olsa onlar da hayatının insanına denk gelebilmek için bu türden bir yazılı muhabbet şansına sahip olabilirlerdi. Ben bu durumu şu şekilde görüyorum; yakın çevredekiler bir su birikintisi, göl veya nehir büyüklüğünde ise internetteki insanlar bizim için bir denizi oluşturur, o halde bir ömür beraber geçirmek isteyeceğiniz o özel insana gölde mi yoksa denizde mi rastlamanız daha mümkün buna siz karar verin. O yüzden bu fırsata sahip olabildiğimiz için bu çağda yaşayanlar olarak en azından bu anlamda çok şanslı olduğumuzu söylememiz gerekir, şu anda bile ben bu yazıyı yazarak kendimi ifade edebildiğim ve vakit geçirebildiğim, bir şeyler öğrenip kazanımlar edinebildiğim bu siteyi büyük bir şans olarak görüyorum kendi adıma, internette böyle bir platformun var olmasının büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu düşünüyorum, günlük hayatta çekingen biri olduğumdan kimseyle konuşmasam bile en azından fikirlerimden bahsedebileceğim bir yer var o da burası benim için. Aslında her gün yaptığımız şeyler ve ilgi alanlarımız bizim kişiliğimizde önemli bir yer teşkil eder, bu yüzden burada bulunmak da bir kişilik emaresidir düşüncelere ve ruha önem vermeyi çağrıştırır genel olarak. bu yüzden ben böyle bir sitenin olmasının ve bizim buraya girebilip düşüncelerimizi paylaşabilmemiz bu sayede kendimizi iyi hissedebilmemizin değerli ve önemli bir mahiyet taşıdığını düşünüyorum. Aslında çok daha uzun bir yazı yazılabilir başlıktaki bu konuyla alakalı ancak bu uzun bir düşünme süreci gerektireceğinden günler alacaktır muhakkak, benim kısaca söyleyeceklerim bu şekilde genel olarak...