zordur. söylemesi kolay gelir ancak, yaşaması çok zordur. eğer ortada gerçekten büyük bir sevgi, aşk varsa zor da olsa başarılabilir düşüncesiyle başlanır. zaman zaman çok zorlanılır. an gelir ona ihtiyacınız olur en fazla arayıp sesini duymakla yetinebilirsiniz. aradığınızda da derdinizi paylaşamazsınız "zaten uzakta bir de ben üzmeyeyim. onun da dertleri var." düşüncesiyle...
başına kötü bir şey gelse, herhangi bir nedenden dolayı mutsuz olsa teselli edemezsiniz. sadece bir kaç avutucu söz söylemekle yetinmek durumunda kalırsınız. kendi kendinizi suçlarsınız "keşke yanında olsaydım. şimdi şöyle yapıp kafasını dağıtabilirdim ya da şöyle yapıp teselli edebilirdim." dye. ancak, elinizden hiçbiri gelmez. keşkelerle yetinmek zorunda kalırsınız. zamanla olur olmadık şeylerden sorun çıkmaya başlar. her şey daha kötü olmaya başlar. onu üzdüğünüz için üzülürsünüz.
sikimsonik insanların dejenere ilişkileri üzerinden kıyaslama yapmaması gereken ilişkilerdir. kısa mesafe ilişkisi yaşadığım bayanla uzak mesafe ilişkisi de yaşadım. sonunda ne oldu? ayrıldım. nedeni? üzüleceksin ama mesafeyle ilgili değildi. nedeni bana kalsın.
hiçbirinizin küçümseme , salak ilişkisi deme, dalga geçme hakkı yoktur bu ilişkiye. hele hele sevgi pıtırcıklarının bilmem şusu busu diyerek aklınca dalga geçme hakkı da yoktur, olamaz da. herkes sizin gibi olmak zorunda mı arkadaş? sevgilisinin götünü toplayamayacağını bilip ayrılmak zorunda mı? öyle göte böyle yarak birader kimse kusura bakmasın. ben bir kızı sırf saçının kokusu için severken, gamzesinden öpmek için severken sizin gibi üç beş am / sik delisi tarafından küçük görülemem. lafım kesinlikle bu başlığa yazan herkese değil, bu ilişkinin zorluğundna bahsedenlere değil. onlar kendilerini biliyorlar. her şeye cinsellik katanlara, kendini ayşe arman sananlara yazdıklarım. bu toprağın insanlarının gerçek değerinin sevgi değil seks olduğunu sanan dejenere tiplere bu yazdıklarım. üzgünüm, bunları ben de yazmak istemezdim. belki gerekenden fazla bir sinirle yazıyorum ama olsun, yine de sinirliyim arkadaş.
olmayacak, olamayacak ilişki türü. varsa sabırsızlıkla aynı sevgi seviyesinde bekleyebilen, o baş tacıdır. ama zaten azalmış gönül bağları devrinde yan yanayken bile sevgisizlik başını alıp dağlara gittiğinden, mesafelere dayanacak bünyelere "helal olsun" denir.
"Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın..."*gibisinden veciz cümlelere yol açabilecek en zorlu ilişki çeşididir. uzaklıklara dayanacak kadar çok şey paylaşmamışsanız sürdürülemez. gözden ırak gönülden de ıraktır.
ama çok seviyosan denersin. "çoğu kişi yürütemiyo ama biz yaparız" dersin..
kendi kalbine bile büyük gelen sıradan aşkına mesafeler yüklersin.
yapamayınca "demek ayrılanların bi bildiği varmış" diyerek "aman ha" larla çevrendekileri uyarırsın..
dışardan bakılınca saçma, içindekilerle sohbet edince mantıklı gelen ilişki. seviyorsan, onun bir eşini daha bulamayacağına inanıyorsan ve son olarak "gerçekten" seviyorsan sonuna kadar destekçinim uzaklarda yâri olan sözlükçü. ama gözün dışardaysa, ister bacı ol ister enişte oyarım gözlerini.
Üstesinden gelebilen için sonsuz mutluluk yaşanılabileceği gibi olumsuz sonuçlarla karşılasanlar için ise ilişki sonrasında büyük pişmanlıklar yaratan dönemdir. gerekli yada gereksiz her kişinin yaşaması gereken bir durum tabi çok fazla fedakarlık ve kendinden haddinden fazla ödün vermemek kaydı ile.
telefonda yürütülen ilişki çeşidir. şöyle ki konuşma, msj ve hatta çağrı derken telefona indeksli olan ilişki aptalca tartışmalara sebebiyet vermektedir.
- neden msjıma 12 dakkadır cevap vermiyorsun?
+ o kadar oldumu gerçekten, ayıp etmişim aa.....
- arıyorum açmıyorsun, msjlarıma cevap vermiyorsun bunları gördüğün halde geri dönmüyüorsun bile.
+ tuvaletteydim hayatım tuvaletteee
-hmm tamam şekerim.
bi de rapor olayı vardır ki..
- evden çıktım canım.
- teyzem aramıştı onunla konuşuyodum aşkım.
- banyoya giriyorum aradığında duyamayabilirim affet canım benim.
ilişki demek abesle iştigaldir. ilişki mana itibari ile interactivite gerektirir. yan yanalık gerektirir. bu ise ilişki süsü verilmiş aldatmacadan ibarettir. uzaktan yemek sesiyle doymak, su sesiyle susuzluk gidermek gibi. boştur. ama yurdum insanının kaderidir o başka. sadece telefon operatörleri zevk alır bu tür ilişkilerden.
"karsisindakini uzmemek icin yalan soylemek" gibi bir olgu sokar eninde sonunda iliskinin icine ki en aci olani budur. yanlis yapmadigini bilirsin, aslinda karsindaki de bilir yanlis bir sey yapmayacagini, ama huzursuz olur. oyle ben kiskanc degilim, o bana sadik ve durust bi sevgili soylemleri kendini rahatlatmana yarar, ama uzun surmez. sonra sen onun iyiligi icin yalan soylemeye basladiginda ayni seyi onun da yapiyor oldugu suphesi baslar, off suphe, yalan, ozlem, gereksizdir. al sevgilini yanina saril sicacik ne gerek var uzak uzak allaskina.
neyse ki 3g var ve tugay ağbimizin reklamında ki gibi sevgililer hiç ayrılmadan sohbet edebilirler. düşünsenize ağbi otobüse biniyor yan koltuğa telefonu koyuyor, başka yolcu geliyor oturmak istiyor o zaman yok olmaz orada sevgilim var diyor. ne komik. aslında böyle anlatınca komik olmadı ama ironik bir durum bence.
özellikle üniversite zamanlarındaysanız çok zordur. çünkü insan dediğimiz olgu önce her zaman kendini düşünür. hani bu bencilliktir tamam ama bunun nedeni biraz da doğal yapıdan gelmektedir. o nedenle, bir ilişkiye başlandığında da genellikle herkes kendini düşünür. kendinin zevk alacağı şeyleri yapmak, kendi sözü geçmesi vs. vs. ancak yine yanyana olunca o bir iki kapris bir iki kavga bir sarılmayla bir bakışla geçer gider. gidebilir en azından. gelgelelim ayrı şehirlerde iseniz sadece telefonun ucundaki sestir sizi anlamasını sağlayacak olan şey. o nedenle zordur anlatmak, anlamak kendini.
işte bu noktada uzak mesafede bir ilişki götürürüm ben diyorsanız çok sevmek gerekli. değerini gerçekten bilmek gerekli. farklı yerlerde olmanın getireceği belki gereksiz kıskançlıklar belki gereksiz tartışmalara mahal vermemek için belki kendi eğlencelerinizi biraz kısmak bile gerekli. işte bu noktada eğer yaptığınız şey size sıkıntı veriyorsa, en ufak bir sıkıntı bile olsa zamanla büyür büyür ve bir süre sonra birbirinize "ben şunu yapmadım sırf şunun için" diye caka satmaya başlarsınız ki kopuşun başlangıcıdır bu. o nedenle sabahın 4ünde kalkıp trene binmek, 4 saat yola gitmek aynı gün geri gelmek, bunun her hafta belki haftada iki kere yapmak size eziyet vermiyorsa, telefonda saatlerinizi geçirmek size eziyet gelmiyorsa zaten gerçekten seviyorsunuz demektir.
ha uzak olmuş ha yakın. önemli olan varolduğunu hissettiğin aşkın hiç uzaklaşmaması...