her yerde uyuyabilme potansiyeline sahibim dizlerimi dayayacak bir şey bulup sırtımı duvara verip uyumuşluğum vardır bütün toplu taşıma araçları hastahane koridoru evimin karşısındaki kamelya tuvalet ve banyo dahil olmak üzere evin bütün odaları.
Otobüste ayakta uyumaktır efenim.
3 gün uyumamanın verdiği yorgunlukla Kadıköy çakmak arası 45 Dakika olan , 13 hattına binip ayakta uyumaktır.
Hatta otobüsün ani fren sonucu yere düşmek ile sonuçlana bilir aman dikkat.
Sözlük yazarlarının uyudukları garip yerlerdir.
küçük bir çocukken kapı ağızlarında uyumaya bayılırdım. Rüzgar eser gibi gelirdi.
sobalı odaları da çok severdim. Tavanda tuhaf ışıklar yansırdı. Sobayı kaldırıp başka bir sisteme geçtiğimiz de sobamızın ışıklarını özlemiştim. kardeşimin mama kabında minik minik tahta parçalar yakmış ve tavanı izlemiştim. Tabi Soba gibi olmamıştı. Gündüz Gibi aydınlanınca ortalık anneme feci yakalanmıştım. Malum yaktığım tahtalar cilalı, kutuysa küçücük bir şeydi. Boyum kadar ateş fışkırmıştı. Yine de hala soba olan odada uyumayı severim.
O sene çalışıyorum. istanbul'un bunaltıcı sıcağında firma seminerler koymuş. herkes tatilde biz çalışıyoruz. seminerlerde uyuklayan uyuklayana. işe dört elle sarılmak istiyorum ama sıcak ve nemden mümkün değil. bir ara ne oldu bilmiyorum ama sanırım konuşmacının ses sisteminde bir sorun oldu. kimse de cesaret edemeyince gidip düzelttim. bir de ışık sistemine baktım. o ara arkadaki kulisin boş olduğunu gördüm. Tekrar milleti rahatsız etmek istemedim. kalktım oraya geçtim. bir masa vardı sadece. O masa üzerinde uyuduğum süre seminerden daha faydalıydı.
Bi kere kapı eşiğinde uyumuştum. Bi tarafı parke bi tarafı fayans. Allahtan annem görmedi görseydi varya on sen anlatır ve on sene hiç usanmadan kızardı.