dear bülent ersoy,
bu bir açık mektuptur. artık tv ye çıkmanı istemiyorum stop. seni tv de görünce annemle aynı odada yatmak zorunda kalıyorum stop. birde senin yüzünden kozmetikçilerde aradığım ürünü bulamaz oldum stop. 5 aydır kapatıcı arıyorum ama nereye sorsam sonunu bülent ersoya verdik diyolar stop.
imza: bir dost
afedersin ama eti topu 6 aylık ömrün kalmış. sana diyeceğim şudur ki: lütfen şu içtiğin zıkkımı dozunda almaya çalış... ya da 6 ay içinde 60 yıl dinlenecek kadar şarkı yap.
bak zamanını almasın diye ne kadar kısa yazdım. hadi bakalım.
ölümünden sonra gerçekleşen olaylardan habersiz kalma istedim. sen öldükten sonra o kuru kafa motifli yüzüğünü arkadaş ayağına jaymz ibnesi aldı haberin olsun.
sen şimdi wikipedia'nın da ne olduğunu bilmiyorsundur gerçi? tabi nerden biliceksin. böyle senin hakkında olsun, james hayvanı hakkında olsun, bilimum ünlü kişiler hakkında bilgi aldığımız bi yer. yıllar önce bir de fizik ödevim için kullanmışlığım vardır. başka bilgilenmek için kullanan var mı bilmiyorum.
sen şimdi liv tyler'ı da tanımıyorsun dimi? vallahi yazık, bir görsen baba taş taş! yaşasan ne besteler yapardın ona.
he ölümüne gelince hadi yollar buzlu adamım. emniyet kemerin de mi yok allahsız? ulan bari bi zincir taksaydınız araca? şimdi takmayınca ceza yiyoruz bi sürü be abi.
sorma, yaşam çok pahalılaştı. bu elektriğe de zam gelmiş diyorlar.
orda fatura var mı ki baba? bi de bak ne geldi aklıma. cennette misin, cehennemde mi olm?
o kadar yazdık bu mektubu. cehennemdeysen bi ske yaramaz yani, en fazla ateşini çoğaltırız.
he son olarak...
aslında seni sklediğim için yazmadım baba bunu.
lars'a yazıcaktım hapse filan attırır valla beni, dava açar. tırstım! sen napster davasını da bilmiyosun gerçi...
james'e yazıcaktım. hayvan gibi herif. some kind of monster belgeselinde bir kapı çarpmıştı. sizin lars'la kirk altına sıçtı yani o derece. şimdi sen some kind of monster'ı da bilmiyosun dimi? aman neyse...
sonracığıma; robert maymununa yazıcaktım. sen varken ne haddine dedim. bak burda da sana yağı verdim ve istek bölümüne geçiyorum. gerçi robert bebesini de bilmiyosun sen... neyse!
internetten indirdiğim albümleriniz için hakkını helal et be hacı. cehennemde cayır cayır yanmak istemiyorum.
bütün o yazdıklarını nerden biliyordun? Röntgenci misin nesin, nasıl bu kadar iyi tanıdın insanları.
Hadi diyelim tanıdın bi eşeklik ettin, peki neden yazdın be adam? başkaları da zehirlensin, sorgulamaktan anaları ağlasın diye mi?
bi de şizofrenmişsin, öyle diyorlar. Zor olsa gerek..
p.s: ha bir de bundan sonra öbür taraftan kitap mitap yazmaya kalkarsan türkçe yaz lan.
p.s2: ingilizce de olur.
uludağ sözlük yazarlarının ünlü kişilere yazdığı ve iadeli taahhütlü olarak gönderdikleri mektuplardır. eminim benim gibi bir çok salak uuser vardır. kendisinin ciddiye alınacağını uman. mesela;
öncelikle sen bir orospu çocuğusun bunu belirteyim. yarın bayram bayramını kutlar ellerinden öperim. napıyorsun? hala içiyor musun? cehenneminde amuna koydun değil mi?
orası nasıl? çok mu sıcak? karı kız durumu nedir? club var mı? babanı gördün mü? gördüysen naptın? götünden kan alsaydın bari.
seni sene 2000'den beri okuyorum o zamanlar bir lise öğrencisiydim. çok toydum lan piç. hayatımı s.ktin. millet karı kız yaparken ben seni okuyup ortada hiçbir şey yokken bunalım takılıyodum. çok kötü s.ktin beni. allah gün yüzü göstermesin sana. en güzel yıllarımı alt üst lan. it herif. hele o mavi kuş diye bir şiirin yok mu, o şiir yüzünden kaç kızdan ayrıldım biliyor musun? sıçarken mi yazdın naptın onu.
mickey rourke'un da anasını bellemişsin. adam şimdi 150 kilo ve böcek gibi surata sahip. nerden kanına girdin adamın, ne dedin , nasıl zehirledin. cehennemi hak etmişsin olum sen. beter ol emi. puşt.
sean penn'de senle tanıştıktan sonra kendini kaybetti. madonna'dan ayrıldı, kafayı sıyırdı. bi acayip oldu. iyice depresifleşti. bizim nuri'ye ödül verdi ama bak hakkını yemeyeyim. kuruttun lan herkesi.
dear Raven riley;
güzelsin hoşsun, bu densenblood sana koysun gibi bir girişle ortamın anuna goymak istemediğim için öncelikle bu mektubu yazış sebebimi belirteyim isterim. ama mektubu yazış sebebim yok. evet acı bir durum belki ama... yok.
seninle ilgili çeşitli fantezilerim oldu. sonra durdum, titredim kendime geldim. titredim derken orgazm titremesi gibi bir titreme değil. bildiğin kendine gelmek için yapılan titreme. baktım suratına da sen makyaj güzelliğinden başka bir bok değilsin. evet öylesin. hatta yüzüne bakınca klasik latin amerika hatunu görüntün de yok. ne bok olduğun belli de değil zaten. amerikalısın işte. ne beklenir ki senden. ama vücuduna diyecek lafım yok. 10/10 diyorum. başka da bişey demiyorum.
hayvanlar gibi iyi bir oyuncusun. neden? neden bu kadar iyisin? beni oyunculuktan soğutuyosun lan. hatta o an hayattan bile. haftada en az senin bir filmini izliyorum. her defasında yok bir daha izlemeyecem seni diyorum ama yapamıyprum aq. tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali, günlerim bu şekilde akıp geçiyor işte. salak saçma bir hayat.
sevgili nihat doğan
ben sana bu satırları yazarken kimbilir sen hangi veciz sözlerinle ortalıkta dolaşıyor olacaksın?ha şimdi bana "sanane ulan ben zallıoglu aşiretindenim.çaylak yaptırtma kendini bana" diyebilirsin.o zaman bende sana "lan mı canın sağolsun" derim.neyse nihatçım bugünlerde senin o felsefi,derin düşüncelerinden yoksun kaldık.bizi çok fazla merakta bırakma emi?
not:bu entry nihat doğan'ın "kırdın kalbimii gel al gönlümüüü ımpphh ahahahaa" adlı güzide eseri eşliğinde yazılmıştır.