Yağmurun altında çıplak gezmeyi denerdim.
Sinemaya gider ve ayakkabılarımı çıkartırdım.
Kiliseye girer namaz kılar, camiye girer mum yakardım.
Okul hoparlöründe Lady Gaga açar, içki eşliğinde striptiz yapardım.
Ailemin bana ömrüm oyunca harcadığı parayı hesaplar, ''al işte'' diye önüne koyardım.
Umumi tuvalete kapı çık girerdim.
Belediye otobüsünde dans ederdim.
Öyle olmadığım halde gay yürüyüşlerine katılır, vejeteryan olmayanları protesto ederdim.
Alış veriş merkezlerinin üst katından aşağıdakilerin kafasına tükürürdüm.
Ve daha bir sürü şey...
okula parmak arası terlikle giderdim.
tüm bilgisayar katleden misafir çocuklarını dövmek,yaptığı işi ondan daha iyi yaptığımı bildiğim kişilere sövmek isterdim.
utanmasam mini etek giyerdim.
utanmasam işe kapri ve parmak arası terliklerimle giderdim.
utanmasam düğüne eşortmanla giderdim.
utanmasam bir gece vakti bağıra bağıra şarkı söylerdim.
utanmasam babamın yüzüne söverdim.
utanmasam sevdiğimi söylerdim.
utanmasam gitme kal derdim.
utanmasam otobüste bacak bacak üstüne atarak otururdum.
utanmasam kendi web sayfalarını googledan yazarak açanları yüzlerine karşı kınardım.
utanmasam modemi açık olmadığı halde maillerim çalışmıyor diyen kimseye salak diye bağırırdım.
utanmasam konser verirdim sonundada herkesin yanlışlarını ulu orta söyler yüzüne vururdum.
kafamı 3 numaraya vurdururdum ben mesela. ama güvenemiyorum, koca kafa ve kepçe kulak olarak piyasaya çıkmak istemiyorum sanırım, ya öyle biriysem? özgüvensiz biriyim kahretsin.
seksi iç çamaşırları giyen vitrin mankenlerini görünce camı yalamak. harbiden utanmasam yapardım. iki elimi yapıştırıp şöyle aşağıdan yukarıya doğru. ( zaten yukarıdan aşağı doru denedim olmuyo )
küçük düşme korkusu yenilse yapılabilecek şeylerdir.
utanma duygusu içimdeki küçük egoist "ben" aslında. yapacağım şeyin kimseye bir zararı dokunmasa da kendimi; komik görülmek, fakir sanılmak, dalga geçilmek, belki de onlar gibi olamamak gibi durumlara düşürme korkusu, egoist ben'in, asıl ben'i tutsak alan korkuları!
okulda arkadaşının canı çeker de alamaz diye abartılı şeyler yemeyen öğrencinin yanında sırf diğerlerine ulaşmış olmak için kendini parçalayan öğrenciler, sadece giyinmek için giyinen insanın yanında sırf yakışıklı olmak için çabalamış erkekler, ikiyüzlü yaşamayıp hayır diyebilen insanın yanında sırf karşıdakine ayıp olmasın diye evet diyen insanlar, hayatı kendisi olarak yaşayan insanların yanında sırf arkadaşlarının gözünde seviyesi düşmesin diye onlara ayak uyduran köleler...
hepsi de utanma duygusuna karşı koyamayan insanın yani egoist ben'in yapacağı şeyler.
çok zor da olsa bu utançtan sıyrılmam ve şeytanın acı çekişini hissetmem gerekir, bir kereliğine de olsa diğerlerini umursamadan kendim olmam!
ama hepsine de mutlaka bir cevabım vardır kafamda:
yolda yürürken rahatça şarkı söyleyemem; sesim kötü utanırım!
en duyulmadık markaların ucuz kıyafetlerini giyemem; arkadaşlarım markalı şeyler giyerken utanırım!
bir kafede oturmak için su içemem; parası yok derler utanırım!
yere yapışırım ve hiçbir şey olmamış gibi kalkıp gülerim; hatamı örtmeliyim yoksa utanırım!
pijamayla insan içine çıkamam; herkes güler utanırım!
insanların içinde sesli konuşamam; ayıplarlar!
yakışıklı/güzel değilim; utanırım!
tüm bu duyguların sorumlusu egoist ben, ve kurtarıcısı da asıl ben'mişim, çok geç öğrendim.
hepimizin içinde belki daha derinde belki yüzeyde gömülü, belki de üstü açık bir duygu bu. halbuki hepimiz birisi başı çekse de ben de rahat davranabilsem diyoruz içmizden. biri isyanı başlatır ve herkes kurtulmak istediği sürüden kurtulur. umarım bazılarımızın isyanına sebep olur.
not: ben bu duyguyu yendim de mi konuşuyorum ukala ukala?
hayır, yenemedim ama belki bazılarının haykırmak istediklerini söyledim.