nihat kahveci nin oynadığı bir reklam vardı. puppapayi puppapayya der dururdu.
bi de engin günaydın ın oynadığı akbank reklamı: dabulyu dabulyu dabulyu agbaaaaaaaaank kom tr.
askerden yeni dönmüşüm
herkez peşimde
reklama çıkarmak istiyolar
telsimi tercih ettim
neden telsim diye sorarsan
özel bi nedeni yooook
tamamen duygusal...
yıllar önce gülse birsel'in sunduğu gag'da izlemiştim. şöyle ki plastik boya konulu bir içeriğe sahip reklamımız aynı zamanda siyah beyazdır ve boğazda doğanın bin türlü rengine nazır bir noktada çekilmiştir*.
sonrasında ise bir bayan eliyle arkasını göstererek, beyinde şimşekler çaktıran o repliği haykırdı:
-doğadaki şu renklere bakın. abc boya* onlar kadar canlı.
-size bir bilmecem var çocuklar
+haydi sor sor!!
-çayda kahvaltıda yenir
+acaba nedir nedir?
-bisküvi denince akla
+tamam şimdi buldum
-hemen onun adı gelir
- + eti eti eti!!
+ ya erol amca mitsubishi nası bişi?
- hani uçsuz bucaksız dağlara bi hevesle çıkarsın ya işte öle birşey.
+ ya iyi de mitsubishi nası bişi?
- hani ..... işte öyle birşey.
+ tamam da mitsubishi nası bişi?
- **
ha bir de ünlü radyo 1 reklamlarından biri var. reksan reklam sunar genelde.
- sitil sitil sitil boya; sürelim doya doya dınınınınınnnn sitil boya.
reksan reklam sundu diye de biterdi.
manda bozması bir oğlanın sanırım hayatında ilk kez gördüğü ve yediği mısır çerezi ve arkasından çemkiren bir abla:
- dabi dabi; dabi dabi mısır çerezi.
unutamıyorum, rüyalarıma giriyor.
birde ono reklamı vardı ekranı ikiye ayırıp hangisi bilmem ne diye soruyordu kadın da hep cevap olarak sagdaki diyordu.
- hanım efendi peki sizce hangisi daha hafif?
(bkz: sagdaki)