aramızda yedi yaş fark var. çocukken yedi yaş fark abi demek için yeter tabii. ama sonra o fark kapanıyor. ve sen bi sefer abi demiş bulunuyorsun. ve sen ona abi dediğin sürece o küçükken peşinden abi abi diye koşan sümüklü kızmışsın gibi davranıyor. büyüdüğünü fark etmiyor bile. genç kız olduğunu, duygularını, onu göremeyeceğin korkusuyla istanbul'da okul yazmaktan kaçındığını bile fark etmiyor. nişanlandığı gün tebrikler mustafa abi derken aslında intiharı düşündüğünü bile fark etmiyor. saçlarını karıştırıp ne haber asker arkadaşım diye seviyor seni.
kimse anlamasın diye duygularını nereye saklayacağını şaşırıyorsun. çünkü ailelerimiz birbirini tanıyor. biz onlar için mustafa abi ve küçük kardeş cansu'yuz. başka türlüsü ne ailelerimizin ne de mustafa abi'nin aklına gelmez bile. eve o benim mustafa abim. ve hep öyle kalacak.
-bugün köprünün ortasında durdum. önümde şeytan arkamda melek aşağıda ateş ikiside beni çağırıyor, hangisini seçiceğimi bekliyor ama hep üçüncü bir şık vardır. oda ateşe atlamak.
elliot ile sevgilisi sean öpüşmektedir. bunu gören j.d. sean lavuğuna seslenir.
j.d.: yüzünde bir şey var.
sean: ne var?
j.d.: içinden 'hayatımın aşkı'
ezel önce eyşanı yalancılıkla suçlar. iyi bir insan olamayacağını söyler vs. akabinde muhabbet gelişir.
eyşan: bedenim seni istiyor. ezeli istiyor. ama, ama ruhum hala ömere ait. o hala ömeri istiyor.( bu arada ağlamaya devametmektedir)
ezel: doğrumu söylüyorsun?
eyşan: hayır!