bir ayşe kulin romanı. güzel bir ayşe kulin romanı.
umut hayat akan bir sudur ismiyle 2008 yılında piyasaya çıkan bir kitap. aslında ayşe kulin'in diğer bir kitabı olan veda'nın devamı niteliğinde.
ayşe kulin veda adlı kitabında osmanlı devletinde maliye nazırı olan büyük dedesi ahmet reşat bey'in aile hayatını o dönemlerde ki osmanlı'nın durumuyla harmanlayarak anlatamaya başlamıştı. umut hayat akan bir sudur' da ise yine aynı şekilde ahmet reşat bey üzerinde yol alarak kendisinin doğumuna kadar olan süreci devrin sosyolojik ve siyasi durumuyla akıcı bir şekilde anlatıyor.
veda kitabında genel tema olan hüzün bu kitapta bir nebze de olsa dinmiş gözüküyor. ancak kitapta sıklıkla bahsettiği kahramanlar kitabın sonlarında tamamen unutuluyor. umut adlı kitabının en önemli konusu olarak görülen ahmet reşat bey'in torunu sabahat ile ermeni aryam arasındaki büyük aşk sonlara doğru tamamen unutulmuş ve akıbetleri hakkında herhangi bir bilgi yok.
genel olarak akıcı bir kitap. veda isimli kitaba göre hüzün teması bir nebze olsa yumuşamış olsa da yine de belirgin bir durumda kendini hissettiriyor. okunulası bir kitap. okumak gerek bir çok eksik noktası olsa da.
taşımaktan taşıt, geçmekten geçit hatta dede korkut metinlerinde binmekten binit kelimesi türetildiği gibi ummak fiilinden türetilmiş gayet türkçe bir kelimedir ama nasıl oluyor da farsçada da ümit diye neredeyse sesteş ve tıpa tıp aynı anlama gelen bir kelime türkçenin daha yazıya geçmediği dönemlerde bile var olabiliyor, o muamma çözülememiştir.
içinde kararsızlık ve sabırsızlığı barındırdığı bekleyiştir. insanı habire sürekleyen garip bir şey. eğer boş yere sürükleniyorsa çok acıdır, amacına ulaşıyorsa, varmıdır daha mutlusu.
umudu olmadan yaşabilir mi insan? hayata anlam katan bir şey umut;hayata bağlanmamızı sağlayan bir şey...sıkıntılar içindeyken,vazgeçmişken bir çok şeyden,boşvermişken hayattan,gülümseyiverir size ve tutar elinizden...bir isim olarak da çok hoş umut...özellikle de erkekler için güzel bir isim.
pek hoşsohbet bir arkadaşın adıdır, ayrıca insanın içine nedensizce bir pozitiflik yayan isimdir, söylemesi de ayrı bir güzeldir. belki de en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri oldugu için bu kadar güzel gelmektedir söylemesi bile, zira umut olmadan yaşamak neye yarar...
Umut hayatın içinden gelen bir yol belki de hiç gidilmemiş diyarların hepsi umudun içinden geçiyor, yediğimiz yemek bile bir umutla ortaya konulup harmanlanıyor. Sonuç olarak umut her şey demektir.
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar doğar güneş doğarken
ve güneş doğarken çöp kamyonları
ölüleri toplar kaldırımlardan
işsiz ölüleri aç ölüleri
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken köylü aile
erkek kadın eşek ve karasaban
saban koşulu eşekle kadın
toprağı sürerler toprak bir avuç
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ölür bir çocuk
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
on iki yaşında ve numaralı
ve ne boğmacadan ne menenjitten
ölür bin dokuzyüz elli sekiz de
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken tombul bir adam
yatağından çıkar dalgın giyinir
'bugün kimi kime gammazlamalı,
amirin gözüne nasıl girmeli'
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken zenci şoförü
ağaca asarlar yol kıyısında
gazyağına bulayarak yakarlar
sonra kimi kahve içmeye gider
kimi saç tıraşı olur berberde
kimi dükkanını açar erkenden
kimi genç kızını öper alnından
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken mahpus kadını
kolları masaya bağlı sırtüstü
çıplak memeleri al kan içinde
sorguya çekilir bir bodrumda
sorguya çekenler cigara içer
biri yirmisinde altmışlık biri
gömlekleri terli kollar sıvalı
ve kum torbaları elektrodlar
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneşdoğarken gülyaprağına
uçak alanından sessiz pilotlar
'H' bombası yükler tepkililere
ve güneş doğarken güneş doğarken
otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler
akasya ağaçları bulvarın
pencereler balkondaki saksılar
ve güneş doğarken devlet adamı
konağına döner bir ziyafetten
ve güneş doğarken kuşlar ötüşür
ve güneş doğarken güneş doğarken
genç bir ana bebesini emzirir
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ben bir geceyi
bir uzun geceyi gene uykusuz
ağrılar içinde geçirmişimdir
düşünmüşümdür hasretliği ölümü
seni memleketi düşünmüşümdür
seni memleketi dünyamızı.
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken hiç umut yokmu
umut umut umut... umut insanda.
ilik nakli gereken oglu icin kendini feda eden babayi anlatan filmdir. birak amina koyim. filmin basindan sona, gitarla, udla, kanunla, sazla, kavalla ve bilimum müzik aleti ile yapilabilecek her türlü acitasyon müzik yapilmistir. bir kapi sert bir sekilde kapanmaya görsün, birinin gözünden yas akmaya görsün darararan diye giriyor müzikler.
lan cagan irmaga kizsam mi bilmiyorum. niye baslattin böyle bir furyayi. ana ogul, baba ogul, kardesler, gelin görümce, bacanak elti, hep bir ayrilik, hep bir hüzün, ölüme yakin birisi ve tabiki hepsinin ebesi. filmde adam gibi diyalog yok lan. fikret hakan ve zafer algöz disinda evde oturup rolüne calismis adam yok sanki amina koyim. lan hayri bi mesaji varsa idi eger o filmin onuda verememis kusura bakmasinlar. milleti aglatmaya calismaktan olayi anlatamamissin.
lafin kisasi benim abim, yesilcamdan devsirme senaryosuyla sikko bir film olmustur.
not: ellemeyin bari yesilcamin hikayeleri temiz kalsin.