bir an için şuradan başka bir yere gitsek diyorum. ne bileyim işte bir ağaç gölgesi de olurdu. yani iki sandalyeli bir masanın üstüne de dökebiliriz biriktirdiğimiz her şeyi. hepsi olabilir. bir gün diyorum. ben de bir gün şöyle olacağım diyorum. arkadaşım tutuyor elimden: "parmakla gösterilir mi hiç?" diyor ve ben ayıplanıyorum. başımı öne eğip yürümeye devam ediyorum. ben ne söylemeyeceğimi iyi bilirim.
bir ara hayattan soğumak diye bir eylem vardı. herkes yapıyordu. ne oluyordu aslında onu yaparken bilmiyorum. herkes bir anda hep birlikte hayattan soğuma eylemi gerçekleştiriyordu. aslında hepsi akıllı uslu insanlar. yaptıkları şey, aynı mutluluk ve mutsuzlukları yaşadıklarını kanıtlamak olsa gerek. aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye çok önem veriyorlar. ben aralarına karıştığımda o kadar iyi görmezden geliyorlar ki. içlerinden birkaçını yalnız gördüğümde suratları epey asık, renksiz ve solgun. onları hemen oradan ayırıp bir topluluğun içine atasım geliyor. bunu yapmalarına katlanamıyorum.
benim çok az da olsa düşleyebildiğim şuandan ayrı mutlak bir zaman var. onun içinde kayboluyorum bazen ben. neden bilmiyorum. gerçekten çok sarhoş olduğum zaman gözlerimi kapatır ellerimi açıp yatağa doğru yatarken başlarım. neye? hayallere mi yoksa anılara mı? gerçekten bilmiyorum fakat çok güzeller. çok küçük saniyelerle de olsa bazen içimi rahatlatıyor. bu yüzden olacak ki etraftakilerin birbiriyle olan etkileşimleri o kadar da önemli değil.
kendimi hazırlıyormuş gibi hissediyorum. ölmek için hazırlanıyor gibi. çok güzel şeyler yapamadan, çok güzel şeyler hayal ederek. umut ederek.
Nefes alan her insanda olması gereken duygudur. Hayat insana ne kadar zorluk çıkarırsa çıkarsın insanın bi umudu olmalı eğer bu umut yoksa insan yaşayan bir ölüden başka bir şey değildir.
garip bir duygu.
aylar once hic umudumun kalmadigini hissetmistim.
hatta onu baskasina kaptirmistim.( ne kadar basit bir ifade dimi kaptirmak... sahi bu kadar basit mi her sey? *)
tum bunlara ragmen falda s harfi cikti. iste o noktada nasil akillanmaz bi vaka oldugumu anladim. oyle cocuksu bi ifadeyle (ki fali da eglencesine bakiyoruz boyle ciddi ciddi inanan biri degilim) s degil ş olmasin o dedim.
umut boyle bisey iste sizi en zayif aninizda bulur ve birakmaz. kulaginiza hep iyi seyler fisildar olmayacagini bildiginiz halde.
bazen insanın en büyük düşmanı olabilen duygudur. olmayacak, geri dönmeyecek şeyler için sürekli dürter durur "ya dönerse,ya olursa" diye. fakat yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz su kadar,hava kadar muhtaç olduğumuz şeydir. umudu tükenen insan canına kıyabilir, hiç istemediği halde suç işleyebilir. pandoranın kutusundan en son çıkan şeydir umut. o olmazsa biz de yokuz.
unisex bir isimdir.
kızlarınıza bu ismi vermeyiniz efendim, erkek sanılmaktan bıkıp usanırlar. sırf bu yüzden umutun kız olduğuna inanmayan babalarla muhabbeti olmak zorundadır.
Umutlar yarınları doğurur, yarınlar ise hayallerdir. Gerçeklikten uzaktır, gerçeklikten ne kadar çok uzaklaşılırsa o kadar çok hayal kırıklıkları yaşanır..
--spoiler--
Doğmayı biz seçmedik, bundan eminiz. Ama ölmeyi seçebilecekken yaşamaya devam etmek umudun kanıtıdır. Her yaşayanın umudu vardır. Umut vardır.
--spoiler--