çelik kuvvetin gelmesi ile birlikte dehşet korkuya kapıldı. bunları yapan kendisiydi şimdi ise cezasını çekecekti ama istemiyordu haklı isyanına karşılık yardım edilmesini istedi ancak aşırı öfkesi yüzünden yaptığı hataların farkına oturup biraz düşününce vardı. şimdi bir hücrede oturmuş kendisini en iyi şekilde savunacak avukatı arıyordu hatırladı ki bütün bunların hepsi parası olmadığı için yapamadı kendi kendini savunmak için bir konuşma hazırladı. sunacağı güne bir kaç gün kala,
Trollüğün bünyesinde saklı kalantüm gizli egolara dokunuşunu izlerken; hayatın içinde ki yapayanlızlığına hayıflanmayı bir süre erteledi. Bir ekranda uçuşan harfler arasına gizlenmiş nicklerin gerçek birer insan olduğunu hissedip; onu yok sayan tüm insanlardan öfkesini çıkarmak için maskesini ortaya saçmal fikrine sıkı sıkı sarıldı.
Derin bir nefes alırken hayatın onu ezip geçen kalabalıklar içindeki fantasmatik yalnızlığına inat; sanal dünyada yeni bir insan olmanın gururunu yaşıyordu.
Evet amacını bulmuştu. Bir boka yaramadığı hayata sırtını dönüp;kurmaca bir dünya inşa etmek için klavyesine saldırdı. Tekrar gülümsedi; karşına çıkmaya bile cesaret edemediği kızın ismine "alayı kaşardır" yazarak höykürdü: "burası süper be"
tek bir hatası her şeyi mahvedebilirdi. çok emek vermişti . yine doğru olanı yapmalıydı. nefes aldı ve tereddüt etmeden bastı okumadığı koskoca bilimsel bir entrye eksiyi. artık gerçek trol olmuştu. gecenin karanlığında başka başlıklara doğru gitti.
açtı kapıyı baktı yumurtaymış, kapıya dayanmış bekliyor. ne var dedi niye geldin, mna koyim yarın final var sen hala çalışmamışsın. gel yumurta götüme gir dedi ve kapıyı kapattı.
Affetmişti fakat hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Kararlıydı bu sefer. Uzun zamandır kabul edemiyordu fakat insanlar zaten böyleydi, düzen böyleydi. Herkes üzülmeme derdindeydi, üzmek umurlarında değildi. Onu farklı kıldıransa içindeki duygulardı. Artık o da bitmişti ve yabancı insan silüetlerine bürünmüştü bile.
Birden irkildi. Kapı kırılacakmışçasına yumruklanıyordu.
Musluğu açtı sonra yüzüne şöyle baktı aynada mutsuzdu. Neden diye düşündü. O kadar kırgınlıklara rağmen affetmişti ki onu. Suyun sesiyle irkildi bi anda. Avuçlarını suyla doldurdu. Elinde taşmasını izledi. Sertçe suratını vurdu. Tıpkı hayatın ona gerçekleri vurması gibi ama yetmedi bir daha bir daha yaptı. içinde kırgınlık elinde soğukluk kaldı.
aklımdan ne kadar geçirsemde bir türlü olmuyor. kalktım yatağımdan tüm bu olanları kafam da bitirmek için dışarıya yürüyüşe çıktım ki birde ne göreyim..
Anılarını burnuyla silmenin vaktinin geldiğini anladığında artık çok geçti. Çünkü anıları burnunu sildiği o tülden mendille birlikte kaybolup gitmişti. Kaybolan sadece anıları mıydı.. hayır.. kendiside kaybolmuştu. Birden dönüş yolunu hatırlamadığını farketti. Sanki Geçmişi burnunun ucundaki sümükle birlikte akıp gitmeye ve bildiği tüm şeyleri tek tek unutmaya başlamıştı. Tek hatırlayabildiği şu başlıktı.