biliyorsunuz ki görmek büyük nimet, aynı yürümek, duymak gibi yaşamsal bir aktivite.
çoğumuzun hayatının en önemli parçalarından.
hayatımda yürüyemediğim, sakatlık yaşadığım dönemler oldu.
o anlarda yürümenin kıymetini daha iyi anlıyor insan, her şeyin değerini kaybettiğinde anladığı gibi.
düşündüm ve dedim ki görme engelli insanlarla nasıl empati kurabilirim.
bundan daha da önemlisi, diğer insanlara da görme işlevinin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlayıp, o duyguyu hissetmeleri için ne yapabilirim.
sonra aklıma şöyle bir şey geldi.
dedim ki sözlük yazarları ile beraber uygun bir tarihte hep beraber 30 dakikalığına gözlerimizi kapayalım, ve hayata o şekilde devam etmeye çalışalım. bu şekilde, herkes görmemenin, görememenin acısını çekenleri daha iyi anlayabilsin, bu yolla da aslında hayatımızda değerli olan ama kıymetini bilemediğimiz ne kadar şey var farkına varalım.
karanlık oda deneyiminin en ala çözüm olacağı kampanyadır.
buna göre bireyler zifiri karanlık bir odaya alınır. odada bazı şeyler vardır ve katılımcıdan bu odada belli görevler yapmaları istenir. böylece ne kadar zorlandıklarını gören bireyler görme engellilerin halinden anlayacaktır.