adamın biri balkondan atlamış ölmüş. üstüne gazete çekilmiş. ne önemi var ki gazetenin altında kimin olduğunun. balkondan atlayan ahmağın biri işte. yoldan geçen şoför hayallerinin mülakatına giderken rast gelmiş, iki nabız yoklayıp anca üstüne gazete çekebilmiş ambulans, polis çağırıp orayı terk etmiş. sahipsiz cesedin tek sahisi meraklı bir kedi. bir o merak ediyor kafın altındaki kefi. biz neye merak edelim ki ondaki maksat pay kapmak muhakkak, bakalım bizim şoförde nedir amaçta varit olmak...
bizim şoför acelede. zamanında varmak istiyor mülakata; 10 puan oradan kaparım hesabı.
ee malum hayatının dönüm noktası. varsa yoksa bundan sonrası
vicdan azabı çekip korkması nedendir? anlamadım açıkçası.
belli içinde pek yok merhamet. sen o adamı bırak orda yoluna devam et.
"istemez mi, geçirmez mi içinden okur; şoförün elimden kaza yapmasını. gayet tabi bulmalı o madam cezasını."
***
işte yazı burada başlar. yazar burada çekip gider. kurguyu okuyucuya empoze eder. onu bir başına bırakıp dizginleri eline verir. okuyucu olay yerine varır;
kimisi duygusaldır, merhametlidir cesedin başında bekler. kimisi merak eder bu herif neden intihar eder. kimisi hırslıdır, şoförle birlikte gider. kimisi akıllıdır, ona şoför çarptı! der.
***
Yazar olmak istiyor musunuz? Öncelikle iyi bir okur olun. Sonra da yazın. Herhangi bir şey yazın. sadece yazmaya devam edin ve sürekli okuyun.
yazılarınızın derinliklerinde kaybolmam ve yazılarımda kendinizi aramanız dileğiyle...
ilk yazar olduğumda adapte olamayacağımı düşündüğüm uludağ sözlükte bugün bakıyorum ki seneler seneler geçirmişim. aferin bana, diploma da istiyorum. nice senelere sözlük!
hiç unutmam, 2006 senensinin soğuk bir mart ayı. aylak aylak messenger'da karı-kız kovalarken, uzak diyarlardan ta bursalardan bir arkadaşım selam etti.
-napiyon hacı
+iyi be sen nabüyün...
muhabbetlerinden sonra ''sözlükte takılıyorum'' diye bir cümle işitince, kulaklarıma inanamadım. o dönem manyak gibi bir ekşisözlük furyası var ki bizim cenahta anlatamam. tüm muhabbetler ekşiden örneklerle pekişip, ekşinin son vuruşlarıyla gol oluyor falan.
ben de dedim ''ulan ekşide yazarmı oldun yoksa? '' bizim eleman anında cevapladı '' yok olum burası uludag yeni kurulmuş şuan yazar alıyolar'' deyince, hoop bir baktım sözlükteyim. nick nez yazsam, ne yapsam diye cırım cırım tırmalanırken gözüme karpuz kabuğundan gemiler yapmak filminin dvd kutusu ilişti. zat-ı alim de çok sever o filmi. bunu mu nick yapsam derken birden bire ''oha lan hayvan 6544154 karakterli nickmi olur'' deyip, sadece karpuzkabuguyla girdim ortama.
böyle yeni sertleşmiş meme uclarım, parlak suratımla birinci nesil yazar rütbesini takıp göreve başlamanın heyecanı içinde, sabah işte akşam evde, manyak gibi sözlüğe yazmaya başladım. allah sizi inandırsın günde 225 entry girdiğim zamanlar vardı. lan mına koim zaten toplam 10 kişiyiz sözlükte 500 entry girsen ne var dimi ? hele o dönem moderatör denen şeyin esamesi yok ortada.
devedikeni, karga, karpuzkabugu, atan alır spor, bl, alwayssleepy, redwinemania, parkinson vs isimli arkadaşlarım, yoldaşlarımla fena bir muhabbet dönüyo işte, mesaj, msn falan. dedik ulan bir görüşelim sonra laz pacino denen kankim, (kendisi ekşideki peder zickler olur aynı zamanda) nevizade lamboda bir zirve ayarladı ve bedenlerimizin ilk vuslatı orada oluştu böylece. derken bu işlere ben soyundum 15 kişilik zirve, 20 kişilik zirve derken bu arada diğer nesil çömezler toplandı sözlüğe. onları da araya alıp kaynatalım derken, organizatörlüktü, birinci nesil celebrity'likti. ona mı çaksam, bu verirmi acaba derken, koskoca 5 yıl bitmiş ya ulan. matematiksel olarak baksan eğer; çeyrek asırın 5'te 1'i. az bir zaman değil düşününce şerefsizim!
herneyse bana kattıkların ve benden aldıklarınla iyiki varsın sözlük. beraber nice daha 5 senelere inşallah ne diyim daha başka.