mimarlık öğrencilerini dışlayan üniversite. millet elini kolunu sallaya sallaya tatile çıkar bu bölümün öğrencisine tatil zehir olur. maketler, projeler... allah'tan hocalar tarafından şanslıdır bu bölümün bahtsız bedevi öğrencileri, bölüm başkanı* 10 numaradır mimarlığın.
Çoğu okulda olmayan ,ışıklandırmalı tartan pistli, nizami şartlarda 2 tane çim sahası vardır.eğitim öğretim yıllarında çimler çok güzel bakılır,sulanır ve tertemizdir.Yıl bitet bitmez o çimenler çim olmaktan çıkar ve ağız burun yer değiştiren orjinal bir zemin halini alır.
tesisleri mevcut olupda kullandırtmamak ise ayrı bir daniskalık.Gece antrenmanları için ışıklandırması bozuk olmayan sahayı talep edildiğinde sebep göztermeksizn zeminin bozulacağı bahanesi ile öğrenciler başından def eden bir yönetimi vardır.
çimler ve çam havası içinde bazen "otlasam mı acaba?" düşüncesine daldıran, türkiyenin seçkin ve en güzel kampüslerinden bir tanesine sahip, en dişli eğitimcisinin huseyin sahin olduğu, bitmesede mezun olmasam dedirtebilen yegane üniversite.
ders seçiminde el kol bağlayan üniversite. onu alamazsın çakışıyor, şunu alamazsın kontenjanı dolu, bunu alamazsın sana kalın gelir. gibi efsanevi sebeplerden ebemizi sikerten bir otomasyona sahip üniversite. gibi bi' şey.
mimarlık bölümünü kazanıp, bugün yaptığım kampüs gezisinde mühendislik mimarlık fakültesinin önündeki uçağı görüp heyecanlığındığım, aynı fakültenin içine girdiğimde ise liseden farksız bir taş yığını ile karşılaştığımda ise lan ne olacak 4 sene nasıl geçer diye homurdandığım üniversitedir. herşeye rağmen hayırlı olsundur.
4 Senenin sonunda iiBF den mezun olmuş biri olarak şunu söyleyebilirim not işlerindeki sıska gözlüklü adam tarafımdan canice katledilmemişse yatsın kalksın allah'ına şükretsin . Bunun haricinde Eğitim ,bilim hakgetiredir bu üniversitede. Bizim rektör laikliği ve atatürkü korukmakla meşguldü o sıralar biip sesinden sonra mesajınızı bırakın diyordu telefonu.
istanbulda herhangi bir üniversite kazanamadığım taktirde gideceğim ilk üniversitedir. ayrıca memleketimde olması ayrı bi cazplik verir. görmeme ragmen arastırmalarım neticesinde çok güzel olduğunu bildiğim, duyduğum bir üniversitedir.
iibf'de eğitim ve öğretimine tek bir laf edilmemesi gereken, hocalara saygının sonsuz olduğu buna karşın başta otomasyon sistemi olmak üzere, yönetim ve özellikle not işleri ile öğrenci işlerinin "4 yılda nasıl psikopat yetiştirilir" eğitimine verdiği katkı yadsınamaz. bu okuldan mezun olan her birey %80 psikopattır.
öğrenci işlerindeki amca evlere şenliktir;
- iyi günler transkript alıcaktım ismimi yazabilir misiniz?
+ napıcan transkripti?
- ne demek napıcan
+ internete gir transkript çıkıyor zaten.
lise yılları boyunca kurduğum üniversite hayallerimden sonra şimdi olduğum yerdir. üniversite ve ya bölümüm adına diyecek en ufak bir sözüm yoktur. oldukça iyi ve güzel bir okuldur, öğrencileri ve hocaları kalitelidir. sadece biraz daha gelişimini sürdürmesi gereken üniversitemizdir. ilk yılımı henüz bitirdiğim bu okulu kısaca bu şekilde tanımlayabilirim.
okuduğum yıllarda, tarihe not işleri katliamı olarak geçebilecek, sıralı cinayetlere imza atmamı neyin engellediğini hala çözemediğim, herşeye rağmen sevdiğim üniversite.
Bundan üç ay önce 10 Mart pazartesi günü Uludağ Üniversitesi uzun zamandır yaşamadığı bir hareketliliğe sahne oldu. Sabah saatlerinde dört arkadaşımızın yaralandığı haberiyle birlikte acile, tıp fakültesine doğru yöneldik. Elini kolunu sallaya sallaya üniversiteye giren 60-70 kişilik ülkücü faşist grubun çardaklarda oturan arkadaşlarımıza saldırdıkları haberini orada öğrendik. Jandarmalar da oradaydı ve sorularımız karşısında epey zorlandıkları hallerinden belliydi. Bizden isim istediler söyledik, tiplerini tarif edin dediler ettik. Soru sorma sırası yine bize gelmişti; neden bu saldırıya müdahale etmediniz dedik. Görmediniz mi ne kadar çoktular biz nasıl yetelim onlara dediler! Evet, bütün gün okulda cirit atan özel güvenlik birimlerinin, jandarmanın gözü önünde dört arkadaşımız kafasına, vücuduna ağır darbeler aldı. Ama saldırıyı protesto etmek için toplanan 250 kişiye jandarma anında "müdahale" etti. Bu da üniversitenin ve jandarmanın kimlerden yana olduğunu göstermeye yetiyordur sanırım. Aynı jandarmalar faşistlerle kafa tokuşturarak selamlaşıyor, kantinlerimizde sohbet ediyorlar. Bu faşistlerin arkalarında böylesi bir güç olmadan bu kadar rahat saldırıya geçebilmeleri mümkün müdür zaten? Eğer küpeli bir erkekseniz ya da sevgilinizle el ele dolaşıyorsanız ya da Kürt iseniz ya da sesiniz çok çıkıyorsa bu saldırılar "kaçınılmaz" ve "haklı"dır.
Olay günü rektörlük önünde toplandık ve rektörle görüşme talep ettik. Rektör talebimizi kabul etti etmesine de daha sonra aleyhimize kullanmak için kameralarını bize yöneltmekten de geri kalmadı. Yurt idaresiyle görüşmek için devlet yurdunun önüne geldiğimizde ise ( yurtlarda bu tür olaylar çok fazla yaşanmakta) görüşme talebimiz kabul edilmedi üstüne bir de jandarmalar biber gazı ve coplarla saldırıya geçtiler. Tekrar hastaneye yöneldiğimizde ise 70 kişiyi gözaltına aldılar. Gözaltında biber gazıyla uyandırdılar, tuvalet ihtiyacına saatlerce cevap vermediler. Ertesi gün rektör, açıklamasında olayları çıkaranların öğrenci olmadıklarını iddia etti. Kendi öğrencilerini tanımayan rektör, evlerimize çocuklarınız "kötü" yolda sahip çıkın diyen rektörle aynıydı oysa...
Göz altıların serbest bırakılmasıyla aslında her şey yeni başlıyordu. Savcı sürekli delil karartılabilir gerekçesiyle yakalama emri çıkartıyor, yeri yurdu belli olan öğrencileri yakalayıp bırakıyordu. Bu arada rektör de boş durmamış, 80 kişiye izinsiz basın açıklamasına katılmaktan, yasa dışı slogan atmaktan soruşturma açmıştı. Sanki basın açıklamasına katılmak için izin almak gerekiyormuş gibi, sanki yasalarımız arasında yasal slogan tanımı varmış gibi...
Ne diyelim bu memlekette devlet kendi yasasını bilmez üstüne cüppeli darbeler yapar. Adalet mülkün temeli olduktan sonra her şey olur.
Bu sırada aralarında "insan hakları eğitimi topluluğu" başkanının da yer aldığı 5 kişi terör amaçlı kamu malına zarar vermekten tutuklandı. Dosya istanbul'dan görevsizlik kararı verilerek yani dosyanın terör kapsamına girmediği gerekçesiyle geri gönderildi. Arkadaşlarımız yapılan itirazla ancak bir ay sonra çıktılar.
Ardından 44 kişiye delil yetersizliğinden dava açılamayacağına dair tebligatlar geldi. Ve son bomba! 25 kişiye kasten adam yaralama ve kamu malına zarar vermekten toplam 900 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Akdeniz üniversitesine silahla giren alnı zülfikarlı faşist bile bu cezaya layık görülmedi.
Bu hikâye nasıl biter dersiniz? Sahi diğer üniversitelerde de böyle olaylar çıktığında gazeteler manşetlerinde "12 Eylül öncesi gibi" derken neyi kastediyorlardı? Birileri üniversiteleri karıştırmak mı istiyor yoksa?
1 Mayısı polis bayramına çeviren, Kürt sorununu hala inkâr ve imhayla çözmeye çalışan, muhtıralarla, parti kapatmalarla cüppe giydirilmiş darbeler yapan, derini falan kalmamış bir devletin en baştaki hedeflerinden biri değil midir üniversiteler?
Efendim? Sağ-sol çatışması mı dediniz? Bu yazdıklarımdan sonra bir daha düşünün isterseniz...
--spoiler--
okul içerisinde halkın kazıklanmasına gözü kapalı şekilde seyirci olan üniversitemdir.
tıp fakültesinin yanındaki postahanede işimi görüp çıkıyorum ve tıp'ın hemen karşısındaki büfelerden birinde akıllı bukart'ımı doldurmaya yelteniyorum diyorum. büfeci dolum yapılmadığını söylüyor, sadece bilet satışı varmış. o civarda hiç bir büfede de bukart dolumu yokmuş.
neden? çünkü bukart dolumu ucuz, bilet pahalı. tıp fakültesinin önünden günde kaç bin kişi otobüse biniyor? hastası, öğrencisi... herkes kart doldursa onca büfeci ve halk otobüsçüsü nasıl köşe olacak değil mi?
taban puanlarına bakarak sıradan bir yer olmadığını kanıtlayan üniversite.eğitim olanaklarını itü gibi ünilerle karşılaştırmak komik olur ama anadoludaki çoğu üniden daha kalitelidir.
eğer istanbul'un anadolu yakasında oturuyorsanız 1.5 saatte bursa'ya ordanda 50 dk'de uludağ üniversitesine ulaşabilirsiniz. (bkz: ido)
Türkiye'nin sayılı kampüslerinden birine sahiptir. Her türlü imkanın olduğu,kendi başına yetebilen bir yapısı vardır. (Bağından bahçesinden, 4 yıldızlı oteline, cok sayida yurduna, etlisinden sütlüsüne kadar). Üstelik, coğrafi olarak süper bir konumda yeralır. Bursa'nın canlı sosyo kültürel hayatı ile entegredir.
Ama eğitim, bilimsel ve akademik faaliyetleri ile tabela okul niteliğinden öte geçemez. "yazık, çok yazık" dedirtir, "ya bitse de defolup gitsek, kurtulsak, bir daha dönmesek, hatta unutsak" diye söylettirir insanı...sonra, yıllar sonra tekrar ziyaret edildiğinde, bu sözler tebessümle hatırlanır, azıcık pişmanlıkla....ne de olsa en az 4, ortalama 6 sene yaşanmıştır, cebinde öğrenci kimliği ile orada..
amerikan bilmemneysi tarafından ortadoğunun en iyi hastanesi ödülü verilmesi muhtemel,ancak eğitim fakültesi binalarında yangın ihbar butonunun sadece göstermelik olarak var olduğu dandik okulum.
ben universite kazandim diye sevinirek bursa'ya geldigimde, hurriyet semtindeki bir takim barakalari isaret ettiler iste burasi diye. tezok kampusu yaziyordu onunde nal gibi harflerle. babam heyecanimi kursagimda birakmaktan korkarak, ben senin burdan bir sey olacagini sanmiyorum ama cok istiyorsun tamam kaydol madem dedi. 17 yasindaydim, hersey pembeydi, barakalar bile. sonra buyuk binalarin oldugu, buyuk bahceli yerlere tasinmislar.
mezun olmaktan gurur duyduğum güzel üniversitem. kim ne derse desin, baska üniversiteleri görünce hakettiği yeri almadığını düşünüyor insan. ismini markalaştırma çabasıyla bir çok arkadaşımla beraber elimizden geldiğince ugras verdiğimiz üniversitemizde bu olay yavas yavas oturmaktadır.
2005 iiBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri * bölümü mezunu olduğum üniversitedir.iyi kötü 4 senemin geçtiği sevgili okulumdur.Kampusun en hareketli ve bir çoğu için piyasa olan iktisat Fakültesidir.Ya da öyleydi diyeyim ben zira mezun olalı 3 sene oldu.Hemen dibindeki Görükle Köyü ki kısaca köy diye tabir edilir,tam bir öğrenci mekanıdır.Bahar şenlikleri tüm Bursa halkı tarafından takip edilir ki bu şenliklerin izdihama dönüşmesine neden olur.Üniversite şenliğinden çıkıp halk konserine dönüşebilir konserler.Eksileri artılarıyla birçok anadolu üniversitesinden daha güzel bir kampuse,iyi bir eğitime sahiptir.Sosyal olarak bulunduğu büyük şehir de göz önüne alınınca biraz geri kalmış olsa da öğrenciler bireysel olarak kendi sosyal ortamını kurabilir Bursa'da.Kısaca severim okulumu ve Bursa'yı.Ama o zamanlar bir terminal otobüsü işkencesi vardı ki adamı okuldan da Bursa'dan da nefret ettirirdi.Galiba 93 numaraydı.