son zamanların en gözde konusundan dallanıp budaklanan kılcal damarlardan birinin kesiti gibi bu olay adeta. o ufacık evde yaşananlar, 2-3 kişiye yapılanlar aslında türkiye'nin her karışında yaşanmaya müsait olayların bir tanıtım filmi gibi. gerçek ya da değil. sorun bu olmadı yazılanları okurken. aslında kamçıyla dövüle dövüle sorun dolu bir arabayı çekmeye mahkum edilmiş eşekler gibiyiz. teşbihte hata aranmaz dostlar, siz birazcık kulak verin bana yeter.
şimdi kesit dedik, örnek dedik, ufak bir modeli dedik yaşananlara. olaylar değişiyor, coğrafyası değişiyor, dozu değişiyor, büyüklüğü değişiyor ama konu kürt-türk kakışması, itişmesi olunca nedense cümleler hiç değişmiyor. kürtler gözüyle bakmayı tercih edenler anında pkklı, türkler gözünden bakmaya meyilli olanlar hemencecik faşist oluyor. işte asıl sorunumuz budur. bunu nedense bir allahın kulu da görmek istemiyor. her iki taraf için de söylüyorum; demokrasi mi? demokrasi... özgürlük mü? özgürlük... hür irade mi? hür irade... o zaman diyorum ki ben ikinizden de nefret ediyorum! evet... faşistlerden de nefret ediyorum, pkklılardan da nefret ediyorum. öldürün birbirinizi, yiyin, yok edin. ama bunu gidin boş bir arazide yapın, kimsenin olmadığı bir tarlada yapın, terkedilmiş bir evde yapın.
yıllardır anlamadınız, biliyorum şimdi de anlamayacaksınız ama bir kere daha nefesimi boşa tüketeyim ben; her iki tarafın da birbirinden haberi yok! biriniz diğerine ateş püskürüyor, nefret kusuyor ardından da mermileri boşaltıyor, diğeri daha çok nefret ediyor, işkence ediyor, bomba yağdırıyor... hesapta oturup konuşma anlaşma safsataları 3-5 tane lümpenin ağzından şiir gibi süzülürken bunca hengame arasında sadece bekledikleri alkışları duyabiliyorlar.
marjinal vızıltıları ile yazın tepemizde uçuşan sivrisineklerden bile rahatsız edici olan bu arkadaşlar, sanki bu tarz olayları erketede bekler gibi hazırlanıyorlar sanırım. daha kimi, neyi savunduğunu bile bilmeden, farazi yaklaşımlarla öyle lak lak ediyorlar ki, bunları alıp olayın failleri ile karşılıklı oturtsak ne bok yerler bilemiyorum. adam kalkmış, dağdaki okuma yazma bilmeyen, daha donunu toplamaktan aciz, ne için silan kuşandığını anlamaktan çok uzak serseriyle, okumuş, çalışmış, kendisini eğitmiş, ailesine bakmış, huzuru bozmak yerine huzur sağlamak için ter dökmüş kürt vatandaşını bir tutuyor. diğeri bundan farklı değil... televizyondan başka yerde görmediği çiçek çocukları kapitalizmin kucağında noel babadan hediye dileyen veletlerden farkı kalmadığını bilmeden hala barış, kardeşlik, dostluk aracılığı yapmaya çalışıp "oo man what'da cool guy" saygısı kazanmaya çalışıyor.
bu tipler nerde kürt lafı geçse, nerde türk lafı geçse atlayıp hemen insanların genlerini kapıştırıyorlar. başkasının penisi ile ilk gece heycanını kursaklarında bırakmak istemem elbette ama haberleri olsun en büyük sorun kendileridir. bu ülkede, her ülkesini seven insanı sen faşist diye nitelendirirsen, bu ülkede her kürt'ü sen terörist diye tanırsan işte o zaman en büyük ayrımcı pezevenk sensindir....
(bu yazının sonunda ulan bu bana mı bir şey dedi yoksa diye düşünen varsa emin olabilir ki evet ona dedim)
o ülkülerinin bir yerlerine girmesi muhtemel kişilerin davranışlarıdır. ayrıca tahammül nedir bilmeyen bu tipler aynı şeyi , sıkıyorsa ülkemizde yaşayan bir avrupalı öğrenciye yapabilecekler mi? diye düşündüğüm durum. aynısını avrupalıya yapsalar kıyamet kopmuştu. ancak bizim vatandaşımıza yapılınca neden susuluyor_??
cadde ortalarına barikatlar kurup ateşe verenler, ülkücüler.
tüm esnafın tekrar tekrar taktırmak zorunda kaldıkları vitrin camlarını kıran, ülkücüler.
arabaları ateşe verip milleti gece nöbetlerine mecbur edenler, ülkücüler.
kaldırım taşlarına kadar sökerek evlere fırlatanlar, ülkücüler.
kaldıkları yurtlarda gece yarısı kalkarak tüm suları ve elektrikleri açarak gizlenenler, ülkücüler.vs, vs...
yine mazlum ve ezilenler ise bölücü pkklılar. yazık onlara, devlet koruma versin olmaz, onları yurtdışında okutsunlar. mazlumlar ya, ezilmişler ya, özgür değiller ya. bi siktirin gidin.
bir siyasi düşünceye maletmek ne kadar doğrudur bilmiyorum ama o güruh, yenilgi alınan milli maçlar sonrası öğrenci yurdunda kürt kökenli öğrencilerin odalarının önünde istiklal marşı okurlardı.
istiklal marşı gözü dönmüş o insanlara yakışmazdı. karşıya alınan insanlar isteseler de onların yanında yer alamazlardı.
odada sessizce duran insanları ötelemekten başka işe yaramazdı bu olay.
enteresandır ki allahın bir kulu çıkıp "ne yapıyorsunuz" demezdi.
kime, neden okuyosun sorusunun cevabını bilirler miydi acaba?
ağzını büküp 14 yaş kız edasında "ay faşist kız bunlaaar, ay hepsi faşist vallahi" muhabbetine girmeden hemen şunu söylemek isterim ki, koskoca afyon`da okuyan yüzlerce kürt asıllı öğrenci dururken bunların bir yere götürülüp tartaklanması ya da işkence edilmesi, belki öldürülmesi çok da boşuna değildir. üniversite ortamını sizin de tahmin edeceğiniz üzere arkadaşlar kendini diyarbakır'da sanıp oraya geliş amacını ve sonuçta bir öğrenci olduğunu unutmuş olabilirler. her iki taraf da hatalı, ancak dediğim gibi. kesinlikle ne dediğini kulakları duymamıştır komaya sokulan gençlerin.
bir ülkücü iyi bir şey yaparsa, o kişi basında "şu üniversitenin öğrencisi, bu platformun araştırmacısı" diye tanıtılır, hatta hiç tanıtılmaz. fakat kötü bir durum olursa, "faşik ülkücüler, eski ülkücü...vs." şeklinde manşetten verilir. ülkücü medya dışında, yeşil medyada da böyledir, kızıl medyada da. aksini gören beri gelsin, tebrik edeyim.
bu tür şeyler, "bu akşam ölürüm" dinleyip intihar edenler yüzünden murat kekilli'ye karşı doğan antipati gibidir. eğer üç tane komünist, ülkücüye işkence ederse bunun adı halkı faşistlerden kurtarmaktır. eğer üç tane kürtçü bomba patlatırsa bunun adı, devletin baskı politikasına maruz kalan halkın tepkisidir. eğer üç tane yobaz, domuz bağı yaparsa bunun adı dini kurtarmaktır. ama üç tane ülkücü, kürtçü döverse bunun adı, insanlık dışı işkencedir, kahrolası milliyetçiliktir, faşistliktir, öcülüktür.