sürekli tıp konuşmak zorunda bırakılıyorsunuz, işte en önemli zorluğu budur. havadan sudan muhabbete kalksanız da laf dönüp dolaşıp soğuk havalarda hastalıktan nasıl korunmalıyıza geliyor.
ha belki toplumda saygı görüyorsunuz, ama bir anlık dil sürçmesi ya da yanlış bir bilgi vermeniz bütün karizmanızı yerle yeksan edebilir.
bir de gelecek nesle öss'yi nasıl kazandım üzerine seminer vermek ve hatta nasihat etmek zorunluluğunuz vardır.
*teflooon günde kaç saat çalışıyordun?
dikkat işte tuzak sorulardan birisi, sakın ola ki "yaaa ne çalışması yata yata kazandım" demeyin hava atacam diye. bu cevap size olan güveni bitirebilir.
en ideal cevap şudur;
"günde 22 saat çalışıyordum, 2 saat de wc arası. yemek yemeye zaman yoktu allah seni inandırsın."
evet toplum sizden bu cevabı bekliyor.
aradan yıllar geçse de hala matematik bilme zorunluluğunuz vardır. ya ben tıpçıyım diye kıvırtamazsınız, ansızın bir komşunun ergen oğlu veya emo kızı gelip size soru sorabilir, ya ben bunları unuttum demek bir nevi intihar etmek demektir. o yüzden ara sıra geriye dönük çalışmakta fayda vardır. *
tıp öğrencisi olmak zordur, size farklı konularda derin bilgi sahibi olan insanlar gelicek ve siz hepsi ile bir şekilde anlaşabilmek, konuşabilmek zorundasınız. bu da birçok konuda az veya çok bir şeyler bilmeniz gerekliliğini doğurmaktadır.
çiftçi bir amca geldiğinde konuyu polen allerjisine, ressam bir dayı geldiğinde van gogh ve oradan bipolar bozukluğa, futbolcu geldiğinde ön çarpraz bağlara, müzisyen geldiğinde kalp ve akciğer seslerine bir şekilde giriş yapabilmelisiniz ki adam sizi kendine yakın hissetsin.