şikar civarlar artık dar ve yüz dönümlük, yüz görümlük tüm mezarlar doldular Duvarda çerçeveydi yaşanan anılar, bir tebessüm etse göz dolar, taşar sular ve ruhumu sel basar ve kalbimde bir küçük çocuk yaşar Yastık altı masallarıyla uyuya kaldı her çocukluk, nöbete kaldı kör burukluk, sabaha rüştü tez karanlık, hazlar ormanında dev sazlar, notaya döktü düşünü.
ölüme meydan okudum önümü görmeden ve fazıma bakmadan ki yoluma kaygı çıktı fonuma baskı Bahse varmısın nakitle yazgı kabil oldu her gülüşse artık çekin bitik bu şansı.
çocuk...
sil yüzünden tüm yalanlarını bu şehrin.
topla kalbini cadde cadde, sokak sokak...
kazı ayak izlerini birer birer gri kaldırımlarından...
bakma yüzlerine hiç...
görme onları...
çocuk bu kez ağlama...
bu kez git.
gölgeni, ismini sil yavaş yavaş...
giderken bu kentten tükür yüzüne yalnızlığının...
kalbini, kendini sök yavaş yavaş...
giderken bu kentten sakın ağlama sus...
unut!
ne yaptı sana!
unut!
ne söyledi!
unut!
ne varsa vazgeçtiğin...
yüzünde korkularla...
içinde çığlıklarla...
kalbinde simsiyahlar…
nereye gidiyorsun?
hep bu şarkılarla...
kıymetsiz dualarla...
utanmaz bir yağmurla…
nereye gidiyorsun?
yolları, duvarları geç yavaş yavaş...
giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını...
ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş...
giderken, terk ederken savur yüzüne yalnızlığının...
ve unut ne yaptı sana!
unut neler anlattı!
unut ne varsa vazgeçtiğin!
yüzünde korkularla...
içinde çığlıklarla...
kalbinde simsiyahlar
nereye gidiyorsun?
hep bu şarkılarla...
kıymetsiz dualarla...
utanmaz bir yağmurla
nereye gidiyorsun?
yüzünde korkularla...
içinde çığlıklarla...
kalbinde simsiyahlar
nereye gidiyorsun?
bu sahte baharlarla,
kıymetsiz dualarla...
utanmaz bir yağmurla
yine mi gidiyorsun?
çocuk...
her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği...
ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı...
çevir gökyüzüne başını...
bakma arkana!
daha sert basa basa, daha güçlü!
anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla!
gitmek yenilmek değil kazanmak da!
gitmek gitmektir işte...
hepsi bu.
"ruhumdaki fırtınalar, merih'i usandırdı
nuh'a haber eyleyim de, gelsin de tufan görsün." *
"Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın
Bende gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlumu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada." *
"Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum." *
Düşlerin parlayıp söndüğü yerde
Buluşmak seninle bir akşam üstü
Umarsız şarkılar dudağımda bir yarım ezgi
Sığınmak, gözlerine sığınmak bir akşam üstü
Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi
Bir orman bir gece kar altındayken
Çocuksu, uçarı koşmak seninle
Elini avcumda bulup yitirmek, yitirmek
Sığınmak, ellerine sığınmak bir gece vakti
Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken
Bir kenti böylece bırakıp gitmek
içinde bin kaygı, binbir soruyla
Bitmemiş bir şarkı dudağında bir yarım ezgi
Sığınmak, şarkılara sığınmak bir ömür boyu
Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi
Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken
ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün
ayrılıktan kaçılmıyor
hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
ömür imtihanla geçiyor
ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir