ilk kez 3 şubat 1932 tarihinde hafız rıfat bey tarafından fatih camisinde okunmuştur. 18 temmuz 1932 tarihli genelge ile de ezanın sadece türkçe okunmasına karar verilmiştir. 16 haziran 1950 tarihinde ise ezanın okunacağı dil serbest bırakılmıştır.
"namaz kılarken ayetler türkçe okunmaz çünkü kuran'ın orjinaline sadık kalmalıyız" derseniz bir nebze daha mantıklı bulurum ancak ezan metni kuran tarafından sabitlenmemiş, peygamberin de katıldığı istişarelerde ortak karara varılamayıp sonradan sahabeden bazı kimselerin gördükleri rüyalar neticesinde şekillenmiştir. * ne kuran ne de peygamber kesin olarak çıkıp "şöyle şöyle söylensin" demediği için türkçe okunmasının bir sakınca olacağını düşünmüyorum.
ayrıca, türkçe ezana karşı çıkan, islam dininin arapçaya sadık kalması gerektiğini düşünenlerin öncelikle "namaz" kelimesini kullanmaması gerekir. namaz farsçadır ve zerdüştlerin tapınma şekillerinin adıdır. farslar müslümanlığı seçtikten sonra bizim gibi kendini arap kültürünün ellerine bırakmamış, kendi kültürünü yaşatmış üstüne bir de bizi etkilemiştir.
ben müslümanım, ancak dinimi yaşamak için arabın diline ihtiyacım yok. dediğim gibi, "kuran'ın orjinaline sadık kalmak" fikri daha mantıklı olabilir ancak ezan konusunda kararım net, türk devletinin göklerinde türkçeden başka bir dilde seslerin yankılanmasını hoş bulmuyorum. ezan okunsun, ancak türkçe okunsun.
felah kelimesinin günümüzde aktif olarak kullanılmamasından yola çıkarak düşünen akl-ı evvellerin, zamani insanının da kendi gibi olduğunu zannedip "ehu ehu herşeyi çevirmiş felahı bırakmışlar" diye saçmaladığı durum. şimdi sokağa çıkıp "felah ne demek" diye sorsan bilmeyenler çıkar, o dönemde insanlar günlük hayatında kullanıyordu bu kelimeyi. "türkçeleşmiş türkçedir" mantığıyla çevrilmemiş bırakılmıştır.
18 yıl boyunca okunmasına rağmen islam dini yok olmamış ya da insanlar zıvanadan çıkmamış, dinden soğumamış olduğuna göre insanlar ve inançları üzerinde olumsuz etkisi olmayandır.
tanıdığım bir çok insanın bu konuyu çok fazla umursamadığına şahit oldum. bu benim ya da tanıdığım insanların diniyle alakalı bir durum değil ben müslüman bir türküm ve hiç gayr-ı müslim tadığım yok. yani az çok dini bütün insanlarla haşır-neiş olan biriyim. burada ezanın arapça okunmasının ya da türkçe okunmasının bizim inancımıza ya da itikatımıza ne bir faydası ne de zararı olmayacaktır. ezan- hangi dilde okunursa okunsun- bizler için, biliyoruz ki, namaz vaktinin geldiğini hatırlatan bir çağrıdır. ezanın herhangi bir dilde okunmasına dair ne kur'an da bir emir ne de illa arapça okunmasına dair peygamberin bir hadisi vardır. tamamen gelenekselleşen bir durumdur ve toplumların gelenekleri zamanla değişir.( illaki değişmeli demiyoruz) ancak eğer bir toplumda bir çağrı, bir zamanın başladığını ya da bittiğini gösterecek bir ritüel varsa onun hangi dil olması konusunda toplumun kendi talepleri ve ihtiyaçlarına uygunluk en önce gelen unsurdur. yani toplum akarsuyun kendi yatağını zamanla bulması gibi bu konuda kendi yolunu bulacaktır. bir devletin ezanın hangi dilde okunacağına karışması doğru değildir. özellikle laik bir sistemle idare olnun bir toplumda devlet böyle bir alana müdahale edemez. burada belirleyici unsur toplumsa ve bu toplumun bir arada tutulması esas konu ise dini bir ritüelin yapılmasının esaslarına devlet bir noktada müdahale edebilmelidir ki o da dil konusu. milleti bir arada tutan en etkili nüve dildir ve devlet bu tür bir konuda müdahale etmedi ve merkeziyetçi anlayış gereği her ne kadar dini bir nitelik taşısa da olaya müdahale ederek tek bir dil kullanımı zorunlu kılabilmelidir. ibadetlerin nasıl yapılacağı ise tamamen inanca bırakılmalı yani bu tamamen kişiyi ilgilendiren bir durumdur. ezan gibi konu inanç da olsa birey- toplum ilişkisi içinde tutulamayacağı için kişilere bırakılmalıdır.
Bizim insanımıza 1. gün cenneti göstersen 2. gün yine camiye gitmeyen gitmez. ezanı türkçe okutmak da işte böyledir. zaten ezanda geçen pek çok kelime de türkçeye geçmiştir. zorlamanın gereği yok.
edit: islam dini nasıl araplara özgü değilse ezanın dili de arapça değildir... bir insanın anlamadığı bir şeye gerçekten inanması ve saygı duyması gerçekci değildir!
sadece edebi eserlerin başka dile çevrilemeyeceğini düşünen yazarları görmemizi sağlamıştır. ezan düz yazı değil, ezgisi olan bir güftedir. şimdi uzaklardasın'ı ingilizce söyleyebildiğin zaman savun bu düşünceni.
Turkıye cumhurıyetının dılı turkcedır. Laık bır devlet olan yurdumda madem ezan denen sacmalık her yerde bagırtılıyor, o zaman tum dınlerın bıldırılerı de olmalı. Sonucta o dınlere ınanan varsa saygı gosterılmelıdır. Gercı sız kafır kafası kesmekten baska bırsey bılmezsınız yobaz, arap yalakası sakırtcıkler.
Bende türküm ve bende yabancı dil iatemiyorum. Yabancı olan her şeyi, her kelimeyi, her işyeri ismini kaldır bu ülkeden sonra Türkçe ezan işte. Anlamıyoruz diyenlere ise herşeyi bildiğini söyleyen 2 üniversite bitirmiş profesörler bu 4 cümlenin anlamını anlamıyorsunuz. Yemişim yalanlarınızı.