türklerin kalıtsal yapısı

entry2 galeri0
    1.
  1. ilk olarak, bazı kalıtım ile ilgili terimleri açıklamakta yarar var. Bu işin neye göre yapıldığını anlamak açısından bu önemlidir. Ayrıca soy belirlemede %100 olarak bu işlemin güvenilir olduğunu söylemek de doğru değildir. Ancak "Türkiye'de Türk yok" veya "Karışmışız, hiçbirimiz saf Türk değiliz" gibi söylemlere yanıt olması açısından bu yazıyı yazdığımızı da belirtelim...

    Temel Kavramlar

    ---------------------------------------------

    Kalıtsal yapı olarak, temel dirimbilim (biyoloji) bilgilerini anımsarsanız, 46 kromozomlu olduğumuzu, bu kromozomların sarmal yapıdaki genlerden oluştuğunu, onların da içinde gen dizileri olduğunu anımsayacaksınız. işte bu diziler, ilk insandan bu yana türlü değişinimlere (mutasyonlara) uğramıştır. 80 bin yıl önceden başlayan ve süregelen bir süreçtir bu. işte bu değişinimlerle oluşan gen dizilerine haplogrup ve onların alt değişinimlerine de haploid denir. Haplogruplar, benzer haplotip gruplarının tümünde ortak atadan gelen aynı tek nükleotid polimorfizmi (SNP) değişinime iye gen serilerinin oluşturduğu gruptur. Bir haplogrup benzer haplotiplerden oluşur ve bu yüzden bir haplogrubu haplotiplerinden anlamak olanaklıdır. SNP incelemesi bir haplogrubu doğrular. Haplogruplar harflerle adlandırılır. Örneğin: R1b1. Bunlar, türlü sayı ve harf türlemeleri ile oluşur. Y kromozomu ve mitokondriyal DNA haplogrupları farklı haplogrupları gösterir. insan genetiğinde, Y kromozomu (Y-DNA) haplogrupları ve mitokondriyal DNA (mtDNA) haplogruplarının her ikiside farklı haplogrupları tanımlamak için kullanılır.
    Y kromozomu sadece erkekte bulunduğundan bu kromozomun haplogrupları babadan oğula düzenli bir biçimde geçerken, X kromozomu hem dişide hem erkekte de bulunduğundan mitokondriyal DNA halpogrupları anneden yavruya aktarılır. Böylece ne Y-DNA ne de mtDNA kalıtsal içeriği değişinimler dışında değişmez.
    Mitokondride bulunan mtDNA anneden gelir. Kişi, hücre sıvısını ve sıvı içerisinde bulunan organelleri yumurta hücresinden alır; spermin sahip olduğu mitokondri eridiğinden mtDNA anneden yavruya doğrudan aktarılır. Mitokondri üzerinde herhangi bir değişinim gerçekleştiğinde, bu anne soyundan gelmiş olur.
    insan Y kromozomu erkeğe özgü bir eşey kromozomu olup; bir Y kromozomu bireyin tüm yapısal (morfolojik) özelliklerini oluşturacaktır. Y kromozomları hücre çekirdeğinde yer alan ve X kromozomu ile eşleştirilmiş olmasına karşın, yalnızca Y kromozomunun uç noktası X kromozomu ile homolog olup; Y kromozomunun kalan %95'i ile homolog değildir. Bu nedenle Y kromozomu ve içinde ortaya çıkan değişinimler doğrudan babadan oğla geçer. Örneğin yapışık parmaklılık, kıllı kulak ve balık pulluluk Y kromozomunun homolog olmayan kısmından taşınan hastalıklardır. Y kromozomu mtDNA ile aynı özgü özellikleri paylaşırlar.
    Diğer kromozomlar, mayoz bölünme sırasında kendi kalıtsal varlığını paylaş. Bu biçimde anne ve babanın kalıtsal yapısı her kuşakta daha da karışır. Bu nedenle herhangi bir yeni değişinim anne-babadan çocuklara rastgele geçer.

    Değişinimler ve Göçler

    ---------------------------------------------

    ilk insandan bu yana, kazılarda bulunan örneklerle her bir değişinim sonucu oluşlan haplogruplar, A'dan başyarak T'ye dek adlandırılmıştır. En eskisi A haplogrubudur. 70 bin yıl öncesine dek uzanır. Bu araştırmalar, insanlığın izlediği göç yollarını ve karışmaları da izlemeyi sağlar. Ancak ulusların ve hatta dil ailelerinin oluşumundan çok daha önce oluşmuş değişinimlerdir bunlar. Bu gerçeği unutmamak gerekir.
    ilk insanın Afrika'da yaşadığı bilinmektedir. Önce Afrika'dan Asya'ya göçler olmuştur. Ortadoğu üzerinden, Orta Asya, Güney Asya ve Güneydoğu Asya'ya göçler olmuştur. Daha sonra Orta Asya'dan ve daha az oranda Ortadoğu'dan Avrupa'ya göçler yaşanmıştır. insanlık, Afrika'dan Asya'ya, oradan da Avrupa'ya yayılmıştır.
    Haplogruplar

    ---------------------------------------------

    A ve B haplogrupları da Afrika'da görülmüştür. Bu yüzden Afrikalılarda bugün bile yaygın olarak görülür.

    C ve D haplogrupları Afrika kıtası dışına çıkan ilk erkekler olduğundan, Afrikalı olmayan herkesin atalarıdırlar. 55-60 bin yıl öncesine dayanmaktadır. C ve D ilk olarak Asya'da yayıldı. Orta Asya, Çin, Tibet, Mançurya, Endonezya, Sibirya, Kore, Hindistan vb. gibi yerlere dağıldılar. C daha çok yayıldı ve hatta az bir bölümü Bering Boğazı'nı geçerek Amerika'ya geçti. D Türklerde pek görülmemesine karşın, C az da olsa görülmektedir. C haplogrubunun bazı alt kolları, özellikle Moğollarda çok yaygındır. Özellikle Cengiz Han döneminde C haplogrubu daha çok yayılmıştır. Günümüzde C ve türevleri; en yaygın olarak, Moğolistan'da, sonra Kuzeydoğu Sibirya'da, Çin'de, Mançurya'da, daha az oranda ise Orta Asya ve Tataristan'da görülür. Türklerde yaygın değildir.

    E haplogrubu ise Ortadoğu'da, Afrika'da ve az oranda da Avrupa'da görülmektedir. Samilerde yaygındır. Avrupa'ya ise nasıl gittiği bilinmemekte. Kölelik yolu ile sonraki dönemlerde gitmiş olması olasıdır.

    F haplogrubu Türkler için önemlidir. 40-45 bin önce her ne kadar Ortadoğu'da ortaya çıkmış olsa da, F ve F'den türeyen diğer haplogruplar, Orta Asya'da da görülür. Ayrıca Anadolu ve Balkanlara da yayılmıştır. Bütün Avrupalı ve Orta Asyalıların atası F'dir.

    H, Hindistan'da ortaya çıkmıştır. Çingenelerde ve Hintlilerde yaygındır. Çingenelerde görülme nedeni, Hindistan'dan göç etmiş olmalarıdır.

    K, Güney Asya'da ve Okyanusya'da görülen bir haplogruptur. 35-45 bin yıl önce oluşmuştur.

    G, F'nin oğludur. Kafkaslarda yaygındır. Ayrıca Avrupa'ya Anadolu üzerincen geçmiştir. Anadolu'da da yaygındır. Avrupa'ya tarımı G haplogrubu taşıyan kişilerce getirildiği bilinmektedir. Ayrıca G taşıyanların, genellikle T, R ve J de taşıyor olması ilginçtir. Bunu daha sonra açıklayacağız...

    I ise iskandinav kökenlidir. Avrupa'nın yerlisidirler ve cro-magnon adı verilen mağara insanlarından gelir. 20 bin yıl önce oluştuğu düşünülmektedir. ilerleyen dönemlerde Cermen ve Viking göçleri ile yayılmışlardır.

    J, Türkler açısından çok önemli bir haplogruptur. 30 bin yıl önce Mezopotamya'da doğmuş bir haplogruptur. insanlık açısından da önemlidir. Ortadoğu, Avrupa, Kafkaslar, italya, vb. görülmektedir. Anadolu'da yaygındır. Türklerde en yoğun görülen haplogruptur (J1 ve J2). I ile yakın akrabadır. Beyaz ırkın yaygın genlerindendir.

    T ise genelde Akdeniz ülkelerinde ve iran'da bulunan bir haplogruptur. Fenikeliler ve eski bazı uygarlıklarda görülmüştür.

    L halogrubu, Pakistan ve Hindistan dolayında yaygındır. Anadolu'da da az oranda görülür. Beyaz ırkın özelliklerini taşısalar da Avrupa'da görülmez.

    S, Güneydoğu Asya'da 35 bin önce oluştu. Papua Yeni Gine'de, Endonezya'da görülür.

    O için Çinli demek yanlış olmaz. Çinlilerde yaygın olarak görülmektedir. 30-35 bin yıl önce Uzakdoğuda ortaya çıkmıştır. Az oranda Japonya ve daha çok olarak Kore'de de görülür. Tayland gibi ülkelerde de yaygındır. Sarı ırk içinde yaygındır. Çok az oranda Orta Asya'da görülmektedir.

    P haplogrubu, Türkler için önemlidir. Türklerin atalarından biridir. 35 bin yıl önce Orta Asya'da doğmuştur. P, yalnızca Türklerin değil, Batı Avrupalıların, Amerkan yerlilerinin ve Rusların da büyükbabasıdır. Ural-Altay bölgesinde oluşup gelişmiştir. P, günümüzde Amerikan yerlilerinde yaygın olsa da, diğerleri içinde az görülür. Çoğunlukla başka değişinimlerle R ve Q'ya dönüşmüştür.

    R, 26 bin yıl önce Orta Asya'da doğmuştur. Dünyada en yaygın olan haplogruplardandır. En çok, Türkler, Ruslar (Slavlar) ve Batı Avrupalılarda yaygındır. Bu haplogrup, Orta Asya'dan Avrupa'ya yayılmıştır. R'nin altında yer alan R1a ve R1b önemlidir. Türklerde her ikisi de bulunmaktadır. Ruslarda R1a, Batı Avrupalılarda ise R1b yaygındır. Hatta Ruslarda ve Batı Avrupalılarda en çok bunlar görülür. Sonradan Amerika'nın keşifyle Avrupa'dan Amerika'ya göç edenler aracılığıyla Amerika'ya da yayılmıştır. Bu haplogrubun Ön Türklerin genlerinde olduğu söylenebilir. Ön Türklerle birlikte yayılmıştır. Kafkaslarda, Orta Asya'da ve Hazar Denizi'nin kuzeyinde yer alan iskitler, Sarmatlar gibi Ön Türk varlıklarının da yaptığı göç ve akınlarla bu geni batıya taşımış olması da olasıdır. Bu "Kurgan Hipotezi" olarak adlandırılmaktadır. Avrupalıların bu geni Avrupa geni olarak kabul etmeleri, soylarının geldiğini ileri sürdükleri Hindistan'da R1b'nin görülmemesi gibi bir açmazla çelişmektedir. Bu yüzden Kurgan Hipotezi usa daha yatkındır. R1, beyaz insanın önemli özelliklerindendir.

    N, 15-20 bin yol önce NOP öbeğinden ayrılmıştır. Çekik gözlü, eskimo ve Sibirya topluluklarında yaygındır. Ayrıca az oranda Türklerde, Tunguzlarda, Tatarlarda görülür. Asya ve Avrupa'nın en kuzeyinde yaygındır.

    Q, P'den 20 bin yıl önce ayrılmıştır. Amerikan yerlilerinde %90'lara varan ölçülerde görülür. Türklerde ise azdır (%2). Moğol, Tunguz, Eskimolar arasında görülür.

    Türkler

    ---------------------------------------------

    Yukarıda Türklerin kalıtsal yapısı ile ilgili ipuçları versek de toparlayarak açığa kavuşturalım...
    Kalıtımsal araştırma verileri, Türklerin tek bir haplogruptan değil, en az 14 haplogruptan oluştuğunu göstermektedir. Aşağıda vereceğimiz bu haplogrouplardan yaklaşık 12 tanesi, 48 bin yıl önceki F haplogrubundan (ortak atadan) türemiştir. F haplogrubu ise 48-30 bin yıl önce değişinime uğrayarak alt kollara (yeni haplogruplara) ayrılmıştır.
    Alt kolları Orta Asya Türklerinde görülen F ile en fazla Moğol ve Tunguzlarda görülen C haplogrubu, 65 bin yıl önceki CF haplogrubundan türemiştir. Bununla birlikte E ve C haplogruplarının bazı alt dalları da Türkler arasında yer alan haplogruplardandır.
    Türklerin atayurdu olarak bilinen Orta Asya'da G, I, J, K, L, N, O, P, Q, R haplogruplarını ve alt kollarını görmek olasıdır. Bu haplogrupların babası diyebileceğimiz F haplogrubunun dağılma noktası Asya'dır. F haplogrubunun Kazaklarda, Sarı Uygurlarda, Özbeklerde, Tibet, Çin ve Himalayalarda görülmesi, bu ata haplogrubunun Orta Asya'dan dağılmış olduğunu ortaya koymaktadır. Türkler, binlerce yıl içerisinde farklı haplogruplara bölünerek oluşmuş bir soy birliğidir.
    insanlığın ilk yaşam biçiminin izlerini taşıyan Ön Türk olarak tanımlanan Türklerin ataları, savaşçı ve yarı göçebe olmaları nedeniyle binlerce yıl içinde çok geniş bölgelere dağılmış, bu göç dalgalarıyla hem çok sayıda haplogrup dünyaya dağılmış hem de F'nin mutasyona uğramasıyla Türklüğün oluşum sürecinde farklı haplogruplar ortaya çıkmaya başlamıştır.
    Türkler, tarihte kalıtsal bir soy birliği ile istikrarlı yapıda ilk ortaya çıktıklarında da türlü bir Y-DNA'ya sahipti. Nitekim, zamanla daha uzaklara göç eden ve birbirinden uzak kalan akraba toplulukların kalıtsal değişinimlerle Y-DNA haplogrupları ve alt dalları oluşmuştur.
    Diğer yandan otozomal genlerin değişimine uğramasıyla farklı gen bileşenleri oluşmuş ve insanların dış görünümünde bazı değişiklikler olmuştur. Otozomal bileşenler karşılaştırıldığında, Türk topluluklarının ortak genlere sahip olduğu görülmektedir. Ancak ortak otozomal genler her bir Türk topluluğunda farklı oranlarda görülebilmektedir. Bu da fiziksel görünümde bir takım değişiklikleri ortaya çıkarmıştır. Bu arada Y-DNA haplogruplarının otozomal gen olmadığını belirtmekte yarar vardır.
    Türklerde bulunan haplogruplar şunlardır: C, E, F, G, H, I1, I2, J1, J2, L, O, Q, R1a, R1b, R2, T. Bunların bulunma oranları değişebilir. Ancak genele bakarsak, birkaçının çoğunlukla baskın olduğu görülebilir. Türk soyunu oluşturan Y-DNA haplogrupları ve alt dallarının (17 adet), yurtdışı Türk topluluklarındaki oranları şöyledir:

    C haplogrubu: Kazaklar %36, Karakalpaklar %22.7, Kırgızlar %8.9, Hakaslar %5.7, Uygurlar %4.3

    C haplogrubu, Kazaklar, Moğollar ve Tunguzlarda yüksek oranlarda görülmesi nedeniyle Kuzey Doğu Asya özelliği olarak adlandırılmaktadır. C haplogrubunun Batı/Güney/Kuzey Türklerinde çok az görülmesi, bu haplogrubun Moğol istilası ile Türkler arasında yayıldığını gösterebilir. Ancak C haplogrubunun bazı alt grupları çok daha eski zamanlarda Ön Türkler arasında yer almıştır.

    E haplogrubu: Çuvaşlar %14, Kazan Tatarları %5.7, Kazaklar %2, Özbekler %1.5
    Özellikle Afrika, Orta Doğu ve Yunanistan'ın güney kesimlerinde görülen E haplogrubu, Ural-Volga bölgesinde yaşayan Türk topluluklarında da yaklaşık %14'e varan oranlarda görülmektedir. Gerçekte bu oran azımsanamayacak kadar çoktur. Türklerde E haplogrubunun hangi biçiminin görüldüğü henüz belirlenemese de bu haplogrubun çok eski zamanlarda Ön Türkler arasında yer aldığı Ural-Volga örneklerinden açıkça anlaşılmaktadır.

    F haplogrubu: Özbekler, Türkmenler, Kazaklar %4.8, Sarı Uygurlar %6.2
    45 bin yaşındaki F haplogrubu, G, I, J, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T temel haplogruplarının atasıdır. F haplogrubunun bir kaç alt grubu fazla değişinime uğramadığı için temel haplogrup F altında F*, F1, F2, F3 şeklinde sınıflandırılmaktadır. Orta Asya'da Kazaklarda ve Kuzey Çin'de Sarı Uygurlarda F* haplogrubunun ortalama %5 civarında görülmesi önemlidir. Bu haplogrup Balaresque'in 2015 çalışmasına göre Özbekistan ve Türkmenistan'da da görülmektedir. Ayrıca F1, F2 ve F3 şeklinde sınıflandırılan F haplogrubu örneklerinin özellikle Hindistan, Tibet, Nepal, Çin, Sibirya gibi bölgelerde görülmesi, ilgili haplogrupların iç Asya'dan dünyaya dağılmış olma olasılığını güçlendirmektedir.

    G haplogrubu: Kazaklar %10, Kazan Tatarları %7.6, Özbekler %3.9

    G haplogrubu temelde G1 ve G2 şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Kazaklar (özellikle Orta Cüz kabilelerinden Argunlar)'da en fazla G1 görülürken, Kafkasya halklarında G2a'nın alt dalları daha yaygın görülmektedir. Kazakistan'da Tatarlar ve Nogaylarda G2a daha yüksek oranlarda görülmektedir. Avrupalı Macarlarda ve Kazakistan'nın yerlisi Madjar boyunda G1 haplogrubu aynı 12 STR değerlerine sahiptir.

    H Haplogrubu: Uygurlar %8, Türkmenler %6, Özbekler %3.1
    Güney Asya'da daha yoğun bulunan H haplogrubu, belirli oranlarda Orta Asya Türklerinde de bulunmaktadır. Hindistan'da daha yaygın olan bu haplogrubun, özellikle Uygur Türklerinde %8 oranında görülmesi önemlidir. Hindistan'ın uzun süre Türklerin egemenliğinde olduğu gerçeğini de unutmamak gerekir.

    I1 haplogrubu: Kazan Tatarları %11.3, Tuymaznsky Tatarları %8, Çuvaşlar %7, Gagauzlar %4

    I1 haplogrubu, Kuzey Avrupa'da en çok %37 ile isveç, %31.6 ile Norveç, %29 ile izlanda, %28 ile Finlandiya'da görülüyor. Bu haplogrup, Kuzeye yakın Türklerde görülmekle birlikte Orta Asya'da da az oranda bulunmaktadır.

    I2 haplogrubu: Gagauzlar %20, Çuvaşlar %4.7, Kazan Tatarları %1.9, Tuymaznsky Tatarları %4

    I2 haplogrubu, %55.5 ile en fazla Bosna Hersek'te, %26 oranında Romanya'da görülmekte ve Balkanlarda ağırlıkta olan bir haplogruptur. Gagauzlarda ve Balkan Türklerinde yaygın bir haplogruptur. I2a, Orta Asya'da Kazaklarda ve Tatarlarda görülen bir haplogruptur.

    J1 haplogrubu: Azerbaycan Türkleri %15.2, Özbekler %2,3, Çuvaşlar %2.3, Tuymaznsky Tatarları %2, Kazaklar %2, Gagauzlar %2
    30 bin yaşında olan J1 haplogrubu, her ne kadar Orta Doğu'da daha çok görülen bir haplogrup olsa da Orta Asya'da ve Türkçe konuşan topluluklarda bulunur. J1 haplogrubunun alt dalları konusunda henüz çalışmalar yeterli değildir. J1 haplogrubu geniş bir alana yayılmış olmakla birlikte yurtdışı Türklerde belirli oranlarda görülmektedir. J1, özellikle Oğuz grubu Türklerde, Tatarlar, Nogaylar ve Kafkasyalı Türklerde görülmektedir. Türklerde ve Kafkasyalılarda görülen J1 alt dalları, Semitik topluluklarda görülen J1 alt dallarından genel olarak farklıdır.

    J2 haplogrubu: Uygurlar %34, Doğu Türkistan Özbekleri %30.4, Azerbaycan Türkleri %30.6, Karay Türkleri %30, Hazaralar %26.6, Kumuklar %25, Balkarlar %24, Litvanya Tatarları %18.9, Türkmenler %17, Özbekler %16, Kazan Tatarları %15.1, Çuvaşlar %14, Nogaylar %10.4, Kazaklar %7

    J2 haplogrubu, yaklaşık 30 bin yıl önce Asya'da ortaya çıkmıştır. Kesin olmamakla birlikte nerede çıktığına yönelik bazı öngörüler vardır. Doğu Türkistan'dan Batı Avrupa'ya; Litvanya'dan Mısır'a kadar geniş bir alanda farklı oranlarda görülür. Genel olarak Kafkasya, Batı Asya, Orta Asya, Güney Asya, Doğu Avrupa, Avrupa geneli, Balkanlarda ve hatta Amerika'da görülmektedir. J2, temel olarak J2a ve J2b şeklinde iki kola ayrılır. Türkler çoğunlukla J2a içerisinde yer almaktadır. En fazla Doğu Türkistan Uygurlarında %34 oranında görülen J2, Azerbaycan Türkleri, Türkiye Türkleri, Karaçay-Balkar Türkleri, Türkmenler, Özbekler, Tatarlar ve Hazaralarda önemli oranlarda görülür. Bununla birlikte J2b'ye de Ural-Volga Tatarlarında ve Özbeklerde rastlanmaktadır. Geniş bir coğrafyada Türk topluluklarında hemen hepsinde farklı oranlarda görülen J2'nin alt dallarına Türk topluluklarında rastlanmaktadır. J2, Oğuz grubu Türklerde ve Uygurlarda en fazla görülen haplogruptur.

    L haplogrubu: Afşarlar %57, Özbekler %9,5, Tuymaznsky Tatarları %4

    L haplogrubu, en fazla Güney Asya'da görülse de Orta Asya'da Türkçe konuşan halklarda belirli oranlarda görülmektedir. Bu haplogrup aynı zamanda Tatarlarda da bulunur. Ömer Gökçümen'in Avşarlar üzerinde yaptığı çalışmada %57 oranında L haplogrubu çıkması Türklerin Orta Asya'dan gelirken bu haplogrubu da Küçük Asya'ya taşıdıklarına göstermektedir. L haplogrubu, güneyden kuzeye Türklerde görülen bir haplogruptur.

    N haplogrubu: Kazan Tatarları %28.3, Çuvaşlar %27.9, Kuzey Altaylılar %10, Kazaklar %8, Özbekler %3,9

    N haplogrubunun özelliği Kuzey Avrupa ve Kuzey Asya'da yoğun görülmesidir. Tipik olarak Kuzey Avrasya özelliği taşıyan N haplogrubu, özellikle Kuzey Sibiryalı ve iskandinavyalı halklarda görülmektedir. Ural kökenli Nenetlerde %97.3, Hantilerde %76.6, Finlandiyalılarda %61.5, Litvanyalılarda %42, Eskimo kökenli Yupiklerde %50.6 oranlarında görülmektedir. Kuzey kutbuna yaklaştıkça yoğunlaşan N haplogrubu, özellikle kuzeyli Türklerde önemli oranlarda görülmektedir. Orta Asyalı Türklerde N haplogrubu %1 ila %5 arasında seyretmektedir. Bu haplogruba Türkiye'de de az oranda rastlanmaktadır.

    O haplogrubu: Uygurlar %10.5, Güney Altaylılar %10, Kazaklar %5

    O haplogrubu genel olarak Güney Doğu Asya özelliği taşımaktadır. Nitekim en fazla Çin, Japonya, Kore, Filipinler, Tayland gibi ülkelerde görülmektedir. Ancak önemli miktarda Kazaklarda da bulunmaktadır. O haplogrubu Orta Asya'da Kazaklarda ve Uygurlarda bulunan bir haplogruptur.

    Q haplogrubu: Özbekler %9,5, Uygurlar %3, Kırgızlar %2.2, Kazaklar %2

    Q haplogrubu, Kuzey ve Güney Amerika yerlilerinde %100'e varan oranlarda görülmektedir. Avrupa ülkelerinde ise %0.5 ila %2.5 oranlarında görülmektedir. Orta Asya Türklerinde Q haplogrubu %1 ila %5 arasında görülmektedir. Tunguzlarda %4.2 oranında, Ural grubu Selkuplarda %66.4 oranında görülürken, Sibirya'da yaşayan Dene-Yenisey dil ailesine bağlı Ketlerde %93.7 oranında görülmektedir. Ancak N haplogrubu gibi bu haplogrup da Kuzeyli Türklerde belirli oranlarda görülmektedir.

    R1a haplogrubu: Kırgızlar %63.5, Özbekler %27, Kazan Tatarları %20, Gagavuzlar %19, Kazaklar %15, Türkmenler %7

    R1a'nın özelliği Avrasya genelinde görülen bir haplogrup olmasıdır. R1a haplogrubu da J2 haplogrubu gibi Asya'dan Avrupa'ya geniş bir alanda uzanmakta ve özelliği J2'ye paralel bir şekilde kuzeyde daha yoğun görülmesidir. R1a haplogrubu Slavlar ve Almanlar gibi Avrupalı topluluklarda ortalama %50 civarında seyretse de Türk topluluklarının hemen hepsinde makul oranlarda görülen bir haplogruptur. R1a, özellikle Kırgızlarda yüksek oranlarda görülen bir haplogruptur. Özellikle Altayların kuzeyindeki Türk topluluklarında yoğun görülen R1a'nın alt dalları, Altayların güneyine (Doğu Türkistan) inildikçe Uygurlar ve Özbeklerde oranı düşmektedir. R1a bir bakıma Kıpçak Türklerinde (Kazak/Kırgız) yoğun görülen bir Y-DNA haplogrubudur.

    R1b haplogrubu: Başkurtlar %43, Tuymaznsky Tatarları %16, Gagavuzlar %12.5, Özbekler %11,1, Kazaklar %7

    R1b haplogrubu Avrasya genelinde görülmesinin yanısıra, Tuymaznsky Tatarlarında ve Başkurtlarda yaygın bir haplogroup olup, Batı Avrupa'da da yoğun görülmektedir. Türk toplulukları içerisinde en çok Başkurtlarda görülmektedir. R1b haplogrubu da Türk topluluklarının hemen hepsinde dikkate değer oranlarda görülen bir haplogruptur.

    R2 haplogrubu: Özbekler %3,1

    R2, Güney Asya'da daha yüksek oranda görülse de Orta Asya Türk halklarında da görülmektedir.

    T haplogrubu: Özbekler %1,5

    T haplogrubu Asya, Avrupa ve Afrika'da düşük oranlarda görülen bir haplogrup olmakla birlikte Türklerde de düşük oranda görülen bir haplogruptur.

    Görüldüğü gibi, 17 farklı haplogrup değişik oranlarda Türklerde görülmektedir. Yapılan araştırmalar, Türklerin kalıtsal yapısının Hunlulardan beri değişmediğini göstermektedir. En yaygın olanlarının, J2, R1a ve R1b olduğu söylenebilir. Bu haplogrupların beyaz ırk içinde yaygın haplogruplar olduğu gerçektir. Bunların yanı sıra; C, N, Q ve O gibi sarı ırk ile ilişkilendirilebilecek haplogruplar da az oranda Türklerde görülür. Ancak; A, B, M, S haplogruplarına Orta Asya'da rastlanmış değildir. A ve B haplogrupları Afrika'da çok yoğun görülür. D haplogrubu mevcut çalışmalarda Orta Asya'da özellikle Doğu Türkistan'da az miktarda Özbekler ve Uygurlarda görülmektedir; D daha çok Çin ve Japonya'da görülen bir haplogruptur. M ve S haplogrupları ise Güneydoğu Asya ülkelerinde yaygındır. Henüz Orta Asya'da M ve S haplogruplarına rastlanmış değildir. Afrika, Orta Doğu ve Güney Avrupa'da yaygın görülen E haplogrubuna ise yine Orta Asya ve Ural-Volga bölgesinde rastlanmaktadır.
    Sonuç olarak, "Türkiye'de Türk yok" veya "Karışmışız, hiçbirimiz saf Türk değiliz" gibi savların iki yanlış dayanaktan ortaya çıktığı, bilerek çarpıtıldığı açıktır. Bu yanlış dayanaklardan biri, C, N, Q gibi, Türklerde düşük oranda görülen, ancak Moğol, Eskimo ve Amerikan yerlilerinde yoğun olan haplogrupların "Türk haplogrubu" olarak kabul edilmesidir. Bu haplogruplar, Türklerde bulunabilir. Ancak Türklerin tek haplogrubu bunlar değildir. Kaldı ki, Orta Asya Türklerinde de bu hapolgruplar düşük oranlarda görülmektedir. Bu da tarihteki Moğol egemenliğinin sonucudur. Bu sava kanıt olarak da dış görünüş farkını göstermektedirler ki, bu tümüyle yanıltıcıdır. Dış görünüşler, değişinimler sonucu süregelen kalıtsal yapıdan kaynaklanmaz. Ayrıca haplogrup oranlarının farklı olabildiği de bir gerçektir. ikinci yanlış dayanak ise, Türklere ait bir tek haplogrup aramaktır. Her soyun bir haplogrubu olmak zorunda değildir. Hatta hiçbirinin tek bir haplogrubu yoktur. Türkler, tarihte var oldukları andan beri aynı kalıtsal yapıdadır. Bu yapı, türlü haplogrupları içeren bir yapıdır. Zaten, kalıtsal yapısı türlü olan canlıların yaşamını sürdürme yetisi, diğerlerine göre daha çoktur. Bu yüzden, bundan 10 bin yıl önce de bugün de süregelen kalıtsal yapımız, bize türlü koşullara uyum sağlayabilen bir özellik vermiş, güçlü kılmıştır. Türklerin kalıtsal yapısındaki haplogrupların türü, 10-20 bin yıldır aynıdır. Zaten Türklerin tarihte var oluşu, Türkçenin ayrı bir dil olarak ortaya çıkışı da yaklaşık 9 bin yıl öncesine dayanır.

    Kaynaklar:

    [1] KZ DNA Project, FTDNA
    [2] Shou et al. 2010, Y-Chromosome distributions among populations in Northwest China identyfiy significant contribution from Central Asian pastoralists and lesser influence of western Eurasians. (List). Samplings.
    [3] Wells, Spencer et al 2001, The Eurasian Heartland: A continental perspective on Y-chromosome diversity
    [4] Miroslava Derenko et al 2005, Contrasting patterns of Y-chromosome variation in South Siberian populations from Baikal and Altai-Sayan regions
    [5] Xue, Yali et al 2006 Male demography in East Asia: a north-south contrast in human population expansion times
    [6] Trofimov, the variability of mitochondrial DNA and Y-DNA in populations of Volga-Ural region, 03.02.07, P.111, Institute of Biochemistry & Genetics, Russia
    [7] Eupedia, Distribution of European Y-chromosome DNA (Y-DNA) haplogroups by country in percentage
    [8] Di Giacomo, F.; Luca, F.; Popa, L. O.; Akar, N.; Anagnou, N.; Banyko, J.; Brdicka, R.; Barbujani, G. et al. (2004). "Y chromosomal haplogroup J as a signature of the post-neolithic colonization of Europe". Human Genetics 115 (5): 357–371. PMID 15322918
    [9] Julie Di Cristifaro, Afghan Hindu Kush: Where Eurasian Sub-Continent Gene Flows Converge, See Table S5.
    [10] Battaglia, Vincenza; Fornarino, Simona; Al-Zahery, Nadia; Olivieri, Anna; Pala, Maria; Myres, Natalie M; King, Roy J; Rootsi, Siiri et al. (2008). "Y-chromosomal evidence of the cultural diffusion of agriculture in southeast Europe".European Journal of Human Genetics 17 (6): 820–30.
    [11] Wells RS, Yuldasheva N, Ruzibakiev R, Underhill PA, Evseeva I, et al. (2001) The Eurasian heartland: a continental perspective on Y-chromosome diversity. Proc Natl Acad Sci U S A 98: 10244-10249.
    [12] Omer Gokcumen, "Ethnohistorical and genetic survey of four Central Anatolian settlements" (January 1, 2008)
    [13] Khar'kov, VN; Stepanov, VA; Medvedeva, OF; Spiridonova, MG; Voevoda, MI; Tadinova, VN; Puzyrev, VP (2007). "Gene pool differences between Northern and Southern Altaians inferred from the data on Y-chromosomal haplogroups". Genetika 43(5): 675–87.
    [14] Michael F Hammer et al 2005, Dual origins of the Japanese: common ground for hunter-gatherer and farmer Y chromosomes Journal of Human Genetics (2006) 51, 47–58; doi:10.1007/s10038-005-0322-0
    [15] Tambets, Kristiina et al 2004, The Western and Eastern Roots of the Saami—the Story of Genetic “Outliers” Told by Mitochondrial DNA and Y Chromosomes
    [16] Michael F Hammer et al 2005, Dual origins of the Japanese: common ground for hunter-gatherer and farmer Y chromosomes Journal of Human Genetics (2006) 51, 47–58; doi:10.1007/s10038-005-0322-0
    [17] Y-DNA Haplogroup F and Its Subclades, 2015
    [18] Cinnioğlu C, King R, Kivisild T, Kalfoğlu E, Atasoy S, Cavalleri GL et al. (January 2004). "Excavating Y-chromosome haplotype strata in Anatolia". Proc Natl Acad Sci U S A. 114 (2): 127–48. doi:10.1007/s00439-003-1031-4. PMID 14586639.
    [19] Brook, Kevin A. (2014), The Genetics of Crimean Karaites, Karadeniz Araştırmaları, N: 42, p.69-84
    [20] Nasidze et al., (2004)Mitochondrial DNA and Y-Chromosome Variation in the Caucasus
    [21] Yunusbayev, Bayazit et al 2006, Genetic Structure of Dagestan Populations: A Study of 11 Alu Insertion Polymorphisms
    [22] PLoS One. 2012; 7(3): e34288. Published online Mar 28, 2012. doi:10.1371/journal.pone.0034288 Afghanistan's Ethnic Groups Share a Y-Chromosomal Heritage Structured by Historical Events, Note: J2a=16.6%, and J2a5=10%. The total J2 is 26.6%. See Table.
    [23] Lithuanian Tatars Nobility Project, FTDNA, 37 samples in groups have been retrieved for the pie chart, 12.01.2015.
    [24] Dulik, Matthew C. et al 2011, Y-Chromosome Variation in Altaian Kazakhs Reveals a Common Paternal Gene Pool for Kazakhs and the Influence of Mongolian Expansions
    [25] Zhong et al, (2011) Extended Y Chromosome Investigation Suggests Postglacial Migrations of Modern Humans into East Asia via the Northern Route, Mol Biol Evol January 1, 2011 vol. 28 no. 1 717-727, See Tables.
    [26] http://www.haplogruplar.com
    [27] http://www.genomturkiye.c...mozom-haplo-gruplari.html

    not: alıntıdır. (bkz: türkçenin diriliş hareketi)
    3 ...
  2. 2.
  3. (bkz: bilgi içerikli entry nin eksilenmesi)

    ya amk zaten sözlükte bilimsel, bilgi içerikli, bir şeyler öğretme amacı güden entry yok, olanı da eksiliyorsunuz vay amk ya. sonra bu tipler eminim sözlüğü eleştiriyordur bozdu diye.

    hayır neyi beğenmedin de eksiledin?
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük