herhangi bir kuyrukta; (banka olur, ödeme noktası olur, ösym bürosu olur, halk ekmek olur) mutlaka ülkeyi kurtaran iki adam ve gelinini ya da eltisini çekiştiren iki kadın olur.
-çayı ince belli bardakta içmek.
-kanal değiştirirken tekleyen kumandanın pillerini ısırıp tekrar takmak, bir süre daha idare etmek.
-ne yenirse yenilsin yanında içtiği ayranın son yudumunu son lokmaya denk getirebilmek.
-yanan sobanın üst yüzeyine su sıçratarak bundan keyif alabilmek.
-özellikle kuru fasulye olmak üzere yeşil mercimek, barbunya gibi yemekleri ekmek banarak yemek.
-kapıyı çaldığında, "kim o?" diye sorulduğunda "ben" diye cevap vermek ve soruyu soran kişinin de bu cevapla ses analizi yapıp kapıyı açması.
-tüp kaçırıyor mu diye test etmek için çakmak kullanmak.
-buzdolabının kapısını açıp bakmak, bakmak ve bir şey almadan kapatmak.
-pencereleri ya da cam yüzeyleri silerken gazete kağıdı kullanmak.
-pilavın demlenmesi için gazete kağıdını kapağın altına koyup kapatmak ve tencereyi sofra bezine sarmak.
-"dikkat, yeni boyanmıştır!" uyarısına rağmen emin olmak için yeni boyanan yeri parmaklamak.
-bir yere yeni beton atıldığında bir köşesine tarih, isim gibi notlar düşmek.
-kış günleri evdeki sıcaklığı korumak adına dış kapının ya da pencerelerin önüne bez, battaniye vb. sıkıştırmak.
-mutfaktaki lavabonun yanında illa ki küçük bir çöp kovası bulundurmak, çöp poşeti olarak da küçük boy market/bakkal poşetlerini kullanmak.
-sular kesilirse diye 5 ya da 10 lt'lik su şişelerine su doldurup balkon, banyo ya da tuvalette muhafaza etmek.
-çakıl taşlı yolda arabayla giderken karşıdan gelen aracın taş fırlatması ihtimaline karşılık, arabanın yanından geçerken ön camı tutmak.
gibi zaman zaman gülümseten, keyiflendiren ve düşündüren davranışlardır.
Dolmuscularin camdan sumkurmesi. Kamyoncularin her yere fotograf yapistirmasi. Ogrencilerin son gun calismasi. Bakkalin para ustune sakiz vermesi. Bitmez.
içilen çay bardağının içerisinde sigara söndürmek.
ağaçlara vb. yerlere durum acil olduğunda işemek.
uyuyan insana, uyudun mu ? diye sorarak uyuyup uyumadığını anlamaktır.
hastanede, araba muayenesinde vb. yerlerde sıra beklerken, vakit doldurmak için biriyle tanıştı mı akabinde hemen memleket muhabbetine girmek ve bununla da yetinmeyip hemen o memleketten ortak tanıdık alakalı alakasız birilerini bulmaya çalışmak.
yabancı dil eğitimi vesilesiyle londra'ya gitmiştim. orada hangi pub'a gitsem tahta masalarda kazınmış türk isimleri görüyordum. hastalıklı milletiz yalan değil.
kanuni'nin, hz. ömer'in, fatih sultan mehmet'in adaletiyle böbürlenip, camilerde bunları dinleyince coşmak lakin gerçek hayatta para, güç ve iktidar kimdeyse götü ona yaslamak, reyini satmak, adaletsizliğe tanık olsa bile susarak günahların büyüğüne ortak olmaktır. kısaca güç yalakasıdır.
geçen bir ingiliz arkadaşla muhabbet ederken birinin türk olduğunu nasıl anlarsın dediğimde bana verdiği cevap 'yere bakarak yürüyorsa türktür' oldu. sonra irdelemeye başladım, etrafımdakileri inceledim, gözlem yaptım hakikaten doğru önerme. elin vizyonu geniş gavuru etraftaki yapılara, binalara baka baka gururla yürürken, bizim insanımız köpek bokuna basıp kaymayayım der gibi kafası önde yürümekte. belki de sindirilmişliğin verdiği psikolojik eziklikle artık baş kaldıramıyor.
türklere özgü davranışlarla dalga geçip aynı davranışları yapmak. kimi görsem "bizde olsa böyle yaparlar, bizim milletimiz şunu yapar, bizim insanımızdan beklenir" der. iyide kim yapıyo aga bunları?
