Herkesin birbirinden nefret ettiği, muazzam kutuplaşmış, reiscilerin bile ilk fırsatta kapağı yurt dışına atmaya çalıştığı, hızla faşizme kayan ve tüm bunları hak etmeyen güzel ülke
Ya tamam o kadar da muasır medeniyet seviyesinde değiliz de lübnan ile türkiye'yi karşılaştırmak nasıl bir kafa lan? Haberiniz var mı bilmiyorum ama en basiti, türkiye'nin güneydoğusu ve doğusundan sonra rock müzik dinlemek yasak. Arada istisna ülkeler var elbette ama gerçek bu.
2005 yılı öncesi daha güvenli olduğu ortada. Şimdiki türkiye vatan hainleriyle, şehit haberleriyle ve siber saldırılarla sonlandırılmaya çalışılan bir ülke.
Ne olursa olsun terk edilemeyecek, uğruna savaşırken icab ederse can verilmesi gereken vatandır. Asker Atatürk ün tarihimizin en zor günlerinde yaptığı konuşma bana her zaman ilham olmuştur.
Bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Kimseyi zorla Büyük Millet Meclisi' ne davet etmedim. Herkes kararında özgürdür. Ben kutsal davaya inanmış bir insan olarak hiçbir yere gitmemeye karar verdim. Hepiniz gidebilirsiniz! Asker Mustafa Kemal olarak ben; mavzerimi elime alır, fişekleri göğsüme dizerim. Bir elime de bayrağımı alır, Elmadağ' a çıkarım. Orada tek kurşunum kalana kadar Vatanımı savunurum. Kurşunlarım bitince değersiz vücudumu bayrağıma sarar; temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna ANT içtim."
tv ve sinema yapımları, sokaktaki insanın gündemi, siyaseti, sanatçısı, aydını, kahvedeki boş beleş adamı hep aynı şeyi tartışıyor; savaş.
halkı özellikle osmanlı sosuna bulanmış tv yapımlarıyla öyle bir gazladı ki devletimiz, zaten cahil olan halk olayları ve durumları sağlıklı bir şekilde yorumlama fonksiyonunu tamamen kaybetti.
kahraman askerler, kahraman polisler, büyük padişahlar, darbeler, fetöcüler onlar bunlar.
bir 15 sene öncesine kadar belki daha fakirdik ama daha mutluyduk ülkece. artık her şey değişti ve nereye doğru gittiğimizi kimse bilmiyor. kimsenin sormaya cesareti de kalmadı.
Sınırlarını benim belirlemediğim bir ülkede hapis yaşıyorum.
Sosyal devlet anlayışını bir insan olarak düşünürsek Türkiye daha emekliyor. Eğitim seviyesi diplerde, ekonomik gelişimi basında yer alan hükümet yanlısı kanalların aksine çok çok geride. Asgari ücret ile yoksulluk sınırı arasındaki fark ile matematiği bile ağlatmış bir ülke. insanın insana kesinlikle saygı barındırmadığı bir toprak. Geçim derdinden tüm kalplerin karardığı bir ülke düşünün.. Çocuk istismarlarının, tecavüzlerin meşrulaştırıldığı bir ülke düşünün. Avrupa'da aynı para ile kilolarca et ve mutfak alışverişi yapılırken bizim ülkemizde o parayla sadece gram ağırlıkta alışveriş yapabiliyorsunuz. Avrupa ve Amerika'da 10 birim ile alınan arabaları sen çalışarak ömrünü heba ederek 100 birime alıyorsun.
Hepsini geçiyorum kendinden geçtin böyle bir ülkeye çocuk getireceksin. Onun vebali de senin üstüne olur. Milliyetçi söylemler için de şimdiden net bir cevap vereyim. Siyahın beyazdan ya da beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır.. Bu sebeple gereksiz savunmaya hiç gerek yok. Kendisine türk oğlu türk diyenin bile soyunun nereden geldiği meçhul. Hepsini bir kenara atalım insan içinde bu ülkenin iyi gideceğini dair bir umut barındırsa kalıp belki mücadele edebilir. Fakat öyle bir umut yok. Dünya çapında başarılara imza atmış türklerin en büyük özelliği nedir biliyor musunuz? Türkiye doğmamaları ya da eğitimlerini hayat tecrübelerini Türkiye dışında almaları. Başka sözümüz yok hakim bey..
bir zamanlar çok sevdiğim, bugünlerde iyice mideme kramplar sokmaya başlamış ülkem. aslında ülke sorun değil de yaşayanların önemli bir kısmı ile hiçbir ortak paydam yok..
hergün abartısız onlarca şehit gelirken, çoğunluk eğlencesine bakıyor, hala eğleniyor millet, kimi çocuğum olacak diye high kafayla video atıyor, kimi yüzüğünün fotosunu instagrama atıyor, bangladeşteki trafik kazasında 10 kişi ölmüş onun haberini geçiyor haber kanalları, sorvayvırda kim olacak diye düşürken aptal aptal, gerçeğinde kimler kaç yaşında göçüp gitti düşünen yok..
sanki bu olaylar başka bir ülkenin hatta bizden binlerce km uzakta bir ülkenin başına gelmiş gibi kayıtsız, hesapsız..
ne bir yas durumu var, ya da ne olacak sorusu..
herkes cepheye gidelim bizi bırak diye bağırıyor, diğeri gülüyor "en önde ben giderim"..
ölen başkası, edebiyatını yapan başkaları herzaman ki gibi..
hepsini bıraksan şehit olmak istiyor ama kimi tünelin içinde, kimi sığınakta saklanıyor..
ülke toptan vicdan mastürbasyonu yapıyor.. rahatlıyor ve hayatına devam ediyor..
hepiniz kötü insanlarsınız, sen, o, diğeri, ben..
hayat devam ediyor geyiğini biraz abartmadın mı sevgili ülkem...
"vatan ne türkiyedir türklere ne türkistan vatan ilelebet bir ülküdür türklere turan" mısralarına can suyu veren, adındanda anlaşılacağı üzere türk olanların ülkesi.
yöneticilerin ve halkın yoğun uğraşları sonucunda artık yaşanmaz hale gelen, potansiyeline yazık edilmiş ve değeri bilinememiş ülke...
Ahlaksız siyasetçiler yüzünden makamlara, vicdansız askerler yüzünden rütbelere ve cahil profesörler yüzünden akademiye saygım kalmadı bu ülkede...
gencinden yaşlısına, zenginden fakirine halkın nasıl yozlaştığından bahsetmek bile istemiyorum. midem bulanıyor çünkü. koskoca ülke göz göre göre çürüyor. cahilin teki eline kavalı almış, "ben de bir çobanım" diyeyerek halkına hakaret ediyor. daha da iğrenci, halk koyun olmaktan fazlasıyla memnun.
yakın zaman içerisinde abd'nin bedel ödetmek isteyeceği ülke.
''zaten hergün bedel ödüyoruz, s.kilmedik bir kulağımızın arkası kaldı'' demeden önce bir dur, dinle!
ekonomik yaptırımları, doların fırlamasını, euro'nun uçmasını falan kastetmiyorum. amacım kimseye korku salmak da değil fakat insanımız tedbirli olmalı.
allah korusun en büyük şehirlerimizde bombalı eylemler yapabilirler, ülkeyi yangın yerine çevirebilirler. türkiye çok riskli bir oyun oynuyor, bu kadar kırılgan ve kimin dost kimin düşman olduğu belli olmayan coğrafyada bu yapılan operasyonlar çok ciddi sonuçları beraberinde getirebilir.
belki yapılması elzemdi, başka çare yoktu. doğrudur.
fakat bugün senin ülkende 4.5 milyon suriyeli var, 20 milyon kürt var. bunların hepsinin türkiye cumhuriyeti sevdalısı olduğunu söylemek güç. bazı marjinal türkleri de ekle sen hatta listeye.
devlet bu kadar büyük bir yığını kontrol etmeye muktedir mi peki?
Türkiye ya da resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti, topraklarının büyük bölümü Anadolu'ya, küçük bir bölümü ise Balkanlar'ın uzantısı olan Trakya'ya yayılmış bir ülke. Kuzeybatıda Bulgaristan, batıda Yunanistan, kuzeydoğuda Gürcistan, doğuda Ermenistan, iran ve Azerbaycan'ın ekslav toprağı Nahçıvan, güneydoğuda ise Irak ve Suriye komşusudur. Güneyini Akdeniz, batısını Ege Denizi ve kuzeyini Karadeniz çevreler. Marmara Denizi ise istanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile birlikte Anadolu'yu Trakya'dan yani Asya'yı Avrupa'dan ayırır. Türkiye, Avrupa ve Asya'nın kavşak noktasında yer alması sayesinde önemli bir jeostratejik güce sahiptir.
Türkiye toprakları üzerindeki ilk yerleşmeler Aiol, Dor ve iyon Yunanları, Traklar ve Persler gibi çeşitli milletler tarafından Yontma Taş Devri'nde başlatıldı. Ardından III. Aleksandros egemenliğiyle birlikte Helenistik dönem geldi, daha sonra sırasıyla Roma ve Bizans dönemleri yaşandı. yüzyılda Selçukluların göçleri sonucunda topraklar üzerinde Türkleştirme hareketi başladı ve 1071 Malazgirt Muharebesi sonrasında gelen Selçuklu zaferiyle Anadolu'daki Bizans üstünlüğü büyük ölçüde kırıldı. Anadolu Selçukluları, Anadolu'yu 1243'teki Moğol istilasına kadar yönetti. istila sonrasında pek çok küçük Türk beyliği ortaya çıktı.
13. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlılar, Anadolu'nun yanı sıra Güneydoğu Avrupa, Batı Asya ve Kuzey Afrika üzerinde toprakları bulunan büyük bir imparatorluk kurarak erken modern dönemde Avrasya ve Afrika'nın büyük bir gücü oldu. imparatorluk zirvesini 15. ve 17. yüzyıllar arasında, özelikle I. Süleyman döneminde yaşadı. 1683 II. Viyana Kuşatması ve 1699 Kutsal ittifak Savaşları sonrasında Türklerin Avrupa topraklarından çekilişi başladı ve Osmanlı imparatorluğu uzun bir gerileme dönemi yaşadı. Ülkenin birçok alandaki yetersizliğini kanıtlayan 19. yüzyıldaki Tanzimat ıslahatları, modernleşmeyi sağlayamadı ve dağılmayı engelleyemedi. Osmanlı, I. Dünya Savaşı'na (1914-18) ittifak Devletleri'nin yanında girdi ve savaşta yenik düşerek yıkıldı. işgalci kuvvetlere karşı yapılan Kurtuluş Savaşı (1919-22) başarıya ulaştıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1923'te Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Türkiye, çeşitli kültürleri barındıran demokratik, laik, üniter bir anayasal cumhuriyettir. Resmî dili, nüfusun %85'inin ana dili olan Türkçedir.[18] Ülkenin %70-80'ini Türkler, geriye kalanını Lozan'a göre yasal olarak tanınan (Ermeniler, Rumlar ile Yahudiler) ve yasal olarak tanınmayan (Arnavutlar, Boşnaklar, Çerkesler, Gürcüler ile Kürtler vb.) milletler oluşturmaktadır. Nüfusunun büyük bölümü Müslümandır. Avrupa Konseyi, NATO, OECD, AGiT ve G-20 topluluklarına üye olan Türkiye, Batı dünyasıyla bütünleşmiştir. 1963'te Avrupa Ekonomik Topluluğu ortak üyesi olmuş, 1995'te AB Gümrük Birliği'ne katılmış ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerine 2005'te başlamıştır. Ülke ayrıca Türk Konseyi, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı, islam işbirliği Teşkilatı ve Ekonomik işbirliği Teşkilatı gibi örgütlere de üyedir. Günümüzde Türkiye, büyüyen ekonomisi ve diplomatik girişimleri sayesinde bölgesel güç olarak kabul edilmektedir