Beyin + beyinsiz göçün zirveye ulaşacağı ülke. Dört bir yanında harikalar olan değerini bilen /bilemeyen insanların olan/ olmayan insanların yaşadığı ülke. Mültecilere başı derde girmiş yavaş yavaş milliyetçiliğin zirve yapacağı ülke. Umarım o eski saygı sevgi dolu günlerimize geri döneriz.
Yabancı yatırımcının gözünde artık “Frontier market” bir yer, yani “Eşik Piyasalar-Ülkeler” arasında; az gelişmişlerden daha fazla gelişmiş ama gelişen ülke olarak adlandırmak için de çok küçük olarak görülen ülkeleri içeren bir grup. Ne yazık ki Türkiye son dönemde giderek daha fazla, içinde olduğu gelişen ülkeler grubu ile değil, bu bir alt grup “eşik ülkelerle” birlikte anılıyor; yani gelişmekte olan ülkeler statüsünden bile düşüp Arjantin, Gana, Moğolistan, Pakistan, Sri Lanka, Zambiya gibi garibanlarla aynı sepete konduk.
işte bu yüzden, açık bir ekonomide merkez bankacılığının ve para politikasının on yıldır olduğu gibi deneme yanılmayla değil, bir sanat gibi icra edilmesi gerekiyor.
Bir hayal olarak geride birakmak cok zor geliyor .
Sila derdim gurbet derdim artik hayal oldun , degistirdiler seni , karis karis peskes cekip yigdilar o guzel topraklarina ortadogunun leslerini , yeni filizlenen gencligini kirlettiler arap artiklariyla , sonumuz benim gurbet senin hatiralarimda hayal oldu . https://youtu.be/iIsoG3k07gQ
Yalanla, dolanla insanların beynine giren yöneticilere sahip güzel ülkemiz.
Onlar semizleyip zenginleşirken, ülkenin içi boşaldı...
Tam 35 bin mal varlığı yok edildi. içinde fabrikalar, limanlar, tersaneler, santraller de vardı, çocukların oynadığı parklar da…
Tarihinde ilk kez; dünyanın üç büyük kredi derecelendirme kurumu olan Moody's, S&P ve Fitch aynı zamanda kredi notunu düşürüp Türkiye'yi “riskli ülke” ilan ettiler. 30 uluslararası dev yatırımcı ise, ülkeyi terk etti. AB hayali bitti, ABD bile Arap ülkeleri arasına sokup muamelesi çekti. içi boşaltmış, dünyada dostu kalmamış, istenmeyen, kovulan, itibarsız bir memleket kaldı bize....
Demokrasi ile girip, devleti yiyip, beyinleri kemirdikçe zenginleşip güçlenenler; geldikleri delikten çıkamıyorlar.