bugün

türkiye'de yaşayan bir insanın kaygısız olduğunu düşünmek gerçekten olanaksızdır. öyle birisi varsa o ya ölüdür yada düşünce yeteneğini kaybetmiştir. başbakan, burjuvazi, işçi, işsiz, öğrenci, kürt, türk, arap, sağcı, solcu, emekli...herkesin mutlak bir kaygısı vardır.
dünyadaki bütün insanların kaygılı olması, insani bir gerekçedir diye genişletilebilir bir görüştür. zira bir insan hiç bir şeyden kaygı duymuyorsa deli sınıfından nefes alıp vericidir.
kaygılı olmak yaşamaksa herkes yaşıyor, memnun kaygısız hariç, zira o bir dizi karekteriydi. vefat eden 19 kömür madeni işçisi de geçim, ekmek vb kaygılarla vefat etti. bu ne yaman çelişkidir, kaygılanmak da öldürüyor. peki ölmemek için ne yapmak gerekli? yaralı köpek misali yaraları ısırıp biran önce kaygılardan kurtulmak mı gerekli? ya da ülkem kaderi deyip kaygılanmamak mı gerekli?
topyekün mefta bir millet.
istisnaları da vardır.

(bkz: bir memnun kaygısız kolay yetişmiyii)
sadece türkiye vatandaşı olarak değil aynı zamanda bir dünya vatandaşı olarak yaşanan üzücü olaylar karşısında 'insani' duygularını harekete geçiremeyen varlıkların yaşamsal faaliyetlerini sadece nefes alıp vererek sürdürmesi olayıdır. fotosentez yapamayan bu canlılar aynı zamanda düşünmezler, tartışmazlar, sorgulamazlar vs.