laiklik, irtica , çankaya diye birbirimizin boğazına sarılırken gözden kaçan/kaçırılan temel sorunumuzdur.haber kaynağına göre AB, araştırma ve teknoloji yatırımlarına maddî destek sağlıyor. Ancak, 'Projeyi getir, AB'den yardımı al' şeklinde özetlenen uygulamadan, Türkiye umduğunu bulamıyor.Yeterli ve kaliteli proje ortaya konamadığı için, AB fonlarından beklenildiği ölçüde istifade edilemiyor. 6. Çerçeve Programı'na 248 milyon Euro'luk kaynak aktaran Ankara, Brüksel'den 370 proje için sadece 44 milyon Euro alabildi.
eğitime ve bilime yeterli desteğin verilmediği bir ülkede görülebilecek çok doğal bir durumdur. hala ideolojik ve siyasi tartışmalar kıskacında bilimi ve eğitimi göz ardı etmemiz, ne acıdır ki bizim halen bir üçüncü dünya ülkesinden farkımız olmadığını ortaya koymaktadır.
üretilen ve hayata geçirilmeye çalışılan projelerin uğradıkları akibetler hatırlandığında isabet denilebilecek durum gibi gözüksede türkiye açısından büyük bir handikaptır.
ab nin sağladığı maddi destek ve nasıl projeler üreteceği konusunda yeterli derecede bilgilendirilmeyen Türkiye'nin, bilgisi olanların çoğunun da abuk projeler üretmesi sonucunda içinde bulunduğu durum. Oysa ab öyle güzel yardımlar yapıyor ki iyi projelere, inanılmaz maaşlarla ülkemiz için yararlı işler yapmak mümkün.
Merkezi Finans ve ihale Birimi adında hazine müsteşarlığına bağlı bir kurum aracılığıyla AB Hibe ve fonları dağıtılır ülkemizde çoğu zaman.Ama bu kurum nasıl yapsakta bunlara para vermesek bu projeyı de nasıl etsek elesek gibi bir mantıkla çalışır kanımca.parayı koklatmamak adına her türlü engeli önünüze koymaktan çekinmez.Şahsen çetin mücadeleler içine girmişimdir çoğu kez kendileriyle.Şu da bir gerçek ki kırtasiyesi ve tuaf bürokratik kuralarıyla bu kurumu dize getirmenin tek yolu sağlam bir teklif hazırlamaktan geçer.Tecrübe ile sabittir.Ayrıca telefonlara asla cevap vermezler.Operatöre bağlanırsınız umutsuzca beklersiniz ve telefon açılmaz sık olmasa da zaman zaman açılır gibi olur ve aynı anda suratınıza kapanır.Maillerinize 15 gün gibi kısa bır zamanda cevap verilir. Çalışanları da kendilerini Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu temsilcisi zanneder.
Üretim değil tüketim toplumu olduğumuzu bir kez daha gözler önüne seren hadisedir. Alakasız kişilerin hak etmedikleri makamlarda bulunduğu, değerli beyinlerin küstürüldüğü, yüksek makamlarda tanıdığı olmadığı için hayatları iş görüşmelerine gidip gelmekle geçen gençlerin dolu olduğu, kısacası alt yapısız bir sistemin hüküm sürdüğü bir ülkede, proje üretimi de olsa olsa bu kadar olur.
Proje üretmek hayal kurmakla başlar. Hayalinize inanmanızla devam eder. inancınız doğrultusunda çalışmanızla sonuçlanır.
Türkiye de hayal kurmak negatif anlam taşır. Yani proje üretmenin temeline koyduğumuz dinamittir.
Proje üretemeyişimizi proje konusunda bilgi eksikliğine bağlayanlara aşağıdaki sitelere göz atmalarını öneririm;
1. http://www.leonardo.gov.tr
2. http://www.mfib.gov.tr
3. http://www.fp7.org.tr
Not: Türkiye de her şeye rağmen hayal kuran, kurduğu hayale inanan ve bu uğurda çok çalışan insanlar var. Bunların listesi için,
1. http://www.leonardo.gov.tr 2006 Mobiliti ve Pilot projeleri Avrupa Komisyonu tarafından desteklenmeye değer kurumların ve proje isimlerinin listesi.
2. http://www.mfib.gov.tr 2005- 2006 yıllarında Phare programı kapsamında MFiB ve Avrupa Komisyonuca desteklenmeye değer kurumlar ve proje isimlerinin listesi.
proje üretmekte sıkıntısı olmayan ama üreten adamı tutmakta şansı dönmeyen bir ülkedir türkiye. çünkü insana değer verilmiyor sadece kargaşa, kaosla beslenen sistemin bilim, teknoloji alanında yetiştirdiği nadir beyinleri iki, üç kuruşun hesabını yaparak yabancılara kaptırmasını geçin bununla övünmesini anlamak bile zor.
