Bir insan memleketini niye sever! başka çaresi yoktur da ondan. ammaa biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. burayı seversen burası dünyanın en güzel yeri olur. amaa dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değil.
ama tabii ki de istanbul.
bir çok insanın sıkıldığı hatta ana avrat trafiğine sövdüğü, havasından bile şikayetçi duruma geldiği o muhteşem il; (bkz: ıstanbul). bunu kime söylesem aşk anlayışına hastayım diyor, ama ben bir ıstanbul aşığıyım...
Van'dır, özgürlük had safhadadır, deprem olur gelen yardımları 3er 4er alırsın, yardım kamyonlarını zapt edersin, sonra onları parayla satarsın, kimse de kalkıp bir şey demez, diyen olursa faşist dediğin an yerden göğe haklısındır. böyle bir özgürlük yuvasıdır.
izmirde büyüdüm, bursada okudum, ankarada askerlik yaptım, burdurluyum, istanbulda çalışıyorum. Açık ara istanbul diyorum, roma moskova paris ölçülerinde bir şehir,her ne kadar içine edilmiş olsada.
doğma büyüme ankaralı biri olarak belirtiyorum istanbuldur. fakat;
egzoz kokuları yüzünden,
keşmekeşliği çekilmez trafiği yüzünden,
kültür mozaiği denilen kültürsüzlük abidesi kalabalık yüzünden vs. bu özelliği kalmaz hiçbir şekilde.
benim belirttiğim; tarihi yapılarıyla, tarihi olaylarıyla, deniziyle, sahiliyle, boğazıyla, eskide kalmış havasıyla suyuyla beraber istanbuldur. istanbulun ağzına sıçanlar istanbulcu olmasınlar. yoksa cevabını böyle alır: