bir ülkede modayı, giyimi kuşamı, siyasal parametreleri, sanatsal yaşamı, sosyal yaşamı, sosyal yaşamın taban ve tavan sınırlarını burjuvazi belirler...
türkiye'nin en büyük sorunu bir burjuvazi sınıfının olmamasıdır.
şimdi hemen beni sistem yanlısı bir kişilik olarak algılamayın.nedenlerini açıklayacağım. 1789 yılından bu yana yeni bir dünya düzenine uyandık.
burjuva sınıfının yaptığı daha doğrusu arkasında olduğu bir devrim, tarihin en büyük devrimi oldu ve çağ açıp kapattı...bu ailelerden bazıları; rothschild, rockefeller ve warburg'dur. kitlesel harekatlarda burjuvazinin parası gücü ve bağlantıları esas olan başarıyı çok daha kolay getirmektedir...
burjuva sınıfının köklü, sanata ve bilime ilgili olması gerekir.
zaten böyledir avrupa'da... mesela amerika'da vanderbilt ailesi vardır.
kökleri 1700'lere dayanır. kendi soyadlarını taşıyan saygın bir üniversiteleri vardır.
onun haricinde aktif olarak senatoya katılırlar...
yani burjuvazi halkla devlet arasındaki yumuşak geçiş köprüsüdür. dengeyi sağlayan asıl unsurdur...türkiye'de burjuvazi sınıfı yoktur...
bizim en zengin ve köklü ailelerimiz bile 50 60 senelik ailelerdir.
koç-sabancı...bunlar devasa paralarına karşın burjuvazi değillerdir.
cumhuriyetten sonra devlet eliyle zenginleştirilmişlerdir.
Eğitimdir. Çünkü para kazanmak amacıyla ders çalışırsın ama para hakkında hiçbirşey öğrenmezsin. Sonra da ne kadar çalışırsan çalış senden daha az okumuş biri patronun olur. Çünkü o parayı öğrenmiştir sen de iç açıların toplamını.
Suçu onda bunda değilde kişi kendinde aramalıdır. Türkiye'nin en büyük sorunu da budur, kendini haklı çıkarmak çabasıyla diğerlerini ötekileştirmek, kendi rahatı için birçok şeyi gözden çıkarmak, eğitim,siyaset,doğa katliamı ve en önemlisi insanlığından her şeyi teker teker kaybetmek .
Büyük çaplı hırsızlıklar, bütün ihalelerin fesatlı olması, kadın-erkek eşitsizliği, ırkçılık, ötekileştirme, din sömürüsü, işsizlik, rant ve koltuk sevdası, bozuk aile yapısı, saygısızlık, sevgisizlik.. Bütün bu sorunların temelinde yatan sebep ekonomik yetersizliklerdir. Sınırlarımız içerisindeki yer altı ve yer üstü kaynaklarını en verimli şekilde kullanabilen bir Türkiye bütün bu sorunlardan birer birer kurtulacaktır. Kömür madenini işletemeyen, bor madenine dokunamayan, altın madenini özelleştiren, petrol ve doğal gazda sadece belirli noktalara odaklanan, tarımı desteklediği görüntüsünü vererek aslında köstekleyen, rüzgarından akar suyundan yeterince yararlanamayan bir ülkede yaşıyoruz.
Çözüm odaklı olmalıyız çözüm..
şüphesiz ki halkın yüzde atmışın aptal olmasıdır. Daha Osmanlı sevdasından vazgeçemeyip o anda sıkışıp kalması biat kültüründen kurtaramaması kendini cağı yakalamak dururken. Çağı yakalaması elinden geleni yapan bilime akıla önem veren lidere ağzından salyalar akıtarak küfretmesidir. Aslında Atatürk tek bir sözü bile yol haritamızı çizmiş "Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin." Kemal Atatürk tek kurtuluş yolu bilimdir.