devlet rantı zihniyetini biraz olsun halkçı zihniyete dönüştürebilirse, yastık altındaki paraları çıkarmak için büyük firmaları daha da zengin etmezse çok zorlanmadan öderiz.
mesela; kriz döneminde ağlayan sızlayan otomobil sektörünü canlandırmak ve yastık altı paralarını piyasa döndürmek için güzel bir hamleyle ötv indirimi yapıldı ve araba üreticilerinin bütün stoklarını fazlasıyla eritti hatta şuan borusan'a gidip ''araba almak istiyorum'' derseniz ''temmuzda belki alırsınız'' cevabının yanında ''ee o zaman ötv geri gelecek hatta firmamız zam yapmayı düşünüyor fiyatın üzerine bunları eklerim'' diyorlar.
ee bu kodumun firmaları hani batıyordu? batan adam tek hamleyle bu kadar poposu havada tok satıcılık yapabilir mi? tabii ki yapamaz. hadi diyelim yaptılar ama arkadaş sen bu denli stok tüketen parayı tertemiz otomobil sektörüne peşkeş çekerken adamlar krizimiz bitti şimdi zam zamanı deme cürretini kendilerinde nasıl buluyorlar? sen bu kadar parayı yastık altından çıkartarak imf'den borç alamazsın. otombil sektörlerinin kafalarıyla oturur konulur %20 lere dayanan ötv kıyağını %2 gibi bir sürüm vergisiyle adamdan alır ve imf kucağında oynaşmazsın. hem halkını kollar hemde %2 ile gerçek ticaret yaparsın. keşke o rantı zihniyetin büyüklere de işlese. dizel arabalar çoğalınca mazotn fiyatını el nino yapmayı biliyorsun da bu araba alım çılgınlığında niye kar edemiyorsun?
telefonu kaldırın ve elinizde ne kadar 0 araba var şeklinde sorun?
yıllık 200 milyon dolarlık bor ihracatı yapmamıza rağmen sattığımız hammaddeden üretilen ürün miktarı 89 milyar dolar civarındadır. efendim 8 trilyon dolarlık borumuz var satsak şu kadar eder şeklinde sığ bir bakış açısı ile yaklaşmak istemem ama ülkemizin hammadesinin teknoloji ile birleşerek hak ettiği değerden satılması ile ödenebilecektir ancak. çalışmayınca borç mu ödenir azizim.
geleceğimizi tehdit eden ve cevaplanması elzem olan soru.
öncelikle bu borcu ortaya çıkartan hırsızları başımızdan atmalıyız. sonra benzer borçların altından kalkmış ülkeleri iyi bir analiz edip, yapılanları yapmak yeterli olacaktır. unutmayın dünya da sağcı hükümetler hırsızlık yaparak, dini ve milliyetçiliği kullanarak ülkleri batırırlar. solcu ve halkçı hükümetler gelir ve borçları temizlerler. sağcı hükümetlerin ortaya çıkartıkları pisliği arındırırlar. sonra sağcılar gelip tekrar çalarlar. dünyada genellikle böyle olmuştur. dünya genelinde ülkeyi seviyorum ayağına hırsızlar ülkelerini satıp, soyup soğana çevirmişler. şimdi bizde benzer bir yolda ilerliyoruz. bakalım, sonumuz hayrola!
not: allah, kitap, peygamber ayağına oğluna gemicik alarak ülkenin borcunun temizlenmediği, aksine arttığı gün gibi ortadadır. bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!
rte: hamdolsun halimiz vaktimiz yerinde bi ara öderiz. hem adamlar yabancı değilki, "içimizden insanlar".
dennis baykal: halk bu partiye oy verirken düşünecekti. ülkeyi sömüren bunlar borcunu biz mi ödeyeceğiz. yeşil sermaye diye bir şey var onlar ödesin. *.
devlet bah.: biz vakti zamananında bu kadar borca girmeyelim dedik. apoyuda asalım dedik ama hangi gün dediğimizi dinledilerki. akılsız başın cezasını iktidar çeker. oy isteyin verelim ama para işi zor.
dtp : kürdistanda(sözde) barzaninin bankası var ordan kredi ayarlatabiliriz. bankanın müdürü tanıdık. silah arkadaşlarımız. aynı dağda kurşun sıktık mehmetciğe. bi kan borcumuz var diyolardı zaten onuda öderiz. sonra siz faiziyle parça parça ödersiniz. kefil yoksa ipotekte olur. şöyle güneydoğu taraflarını ipotek gösteririz. dostluk başka ticaret başka dimi.
takmayin kafaniza boyle seyleri. kemal abimiz babalar gibi satiyor. zaten yakinda alacaklilar mal sahibi olucak. o zaman kendi kendilerinden alacakli duruma dusucekler ve borclar ortadan kalkicak. o yuzden fazla kafaya takmaya gerek yok. baska seylerle ugrassin halk. bak fener galatasaray macinda bin tane olay oldu. once onlari cozume kavusturmak lazim.
haciz yoluyla ödenir. metrekaremiz 1000 tl etse 403 milyon metrekare yani 403 bin kilometre kareye yani ülkenin yaklaşık yarısına hallolur bu iş. tabi üst kullanım hakkının yarısı. kazıp götürecek halleri yoktur umarım.
herkes kendi uzmanlığı yönünde çözüm geliştirirse ödenebilecek olan borçtur. *elektriğe harcadığımız para bile bu borcu kısa vadede ödememize yeter. türkiye coğrafi konumu açısından güneş enerjisine son derece müsait bir bölgedir. türkiye'nin en kötü yerine düşen güneş ışığı miktarı, almanya'nın en iyi yerine düşenden bile daha iyidir. ancak yurdumuzda üretilen toplam güneş enerjisi, almanya'nın 4.000'de biridir. güneşten elektrik üretme çok saçma gelebilir ancak şu an türkiye'deki güneş elektriği potansiyeli, tüketilenin 20.000 katıdır. öyle güneşli günlere falan da ihtiyaç yok, gözün görebileceği kadar ışık olsun kafi.
maliyetlere gelirsek, bu gün standart bir ailenin ihtiyacından fazlasını karşılayacak olan sistem 11.000 euro'ya mal oluyor. tamam, ciddi bir rakam, kabul. ancak bu devlet politikası haline gelirse neden olmasın? teşviklerden vazgeçtim, gümrük, ötv, kdv gibi vergilerin kaldırılması bile bu fiyatı yarı yarıya düşürür. ayrıca evinizde iki adet sayaç olduğunu düşünün. biri şehir şebekesinden aldığınız elektriği ölçerek faturalandırmak için, diğeri de üretim fazlası elektriği hatta vermek için. üretim fazlanızdan dolayı para bile kazanabilirsiniz, tabii devlet özel sektörden aldığı fiyatın ayınısı size de öderse.
kişisel olarak bile bunlar mümkün iken, varın sanayicilerin bu işe ne kadar iştahla bakacağını siz düşünün. ayrıca sistemlerin mekanik aksamları olmadığı için bakım ve onarım masrafları da minimum seviyededir. çok da narin değildir ayrıca, öyle dolu yağmasıyla, taş düşmesiyle falan hasar almazlar. çok da geniş alanlara ihtiyaç duymaz, çatınız yeter de artar bile.
şimdiye kadar yapılan en ciddi araştırma, japon Kyocera ile yapılmıştır ve fiyatlar, maliyet verim gibi veriler kaba yerlerden sallamayla değil, gerçek mühendislerin fizibilite raporları sayesinde elde edilmiştir.
özetle, ümidimizi kaybetmeye, dertlenmeye hiç gerek yok. herkes üstüne düşeni yapar, uzmanlığı yönünde çözüm üretirse başarırız biz bu işi. tek ihtiyacımız olan doğru yönetim, o kadar.
bu gün fakir, aç denilen brezilya bile sekiz yılda imf'ye borç verir hale geldiyse bizim hayli hayli yapmamız lazım.
ismet inönü yü canlandırarak ödenebilecek borçtur. kendisi zamanında ekonomide bütçe fazlası verdirmeyi başarmış bir devlet adamıdır. ha o vakitler insanlar karneyle ekmek alıyorlarmış ama olsun.*
simcity usulu bir yol izlemek bu derde çare olabilir.*
vergileri yükseltmek, maaşları düşürmek. size sürekli akıl vermeye gayret eden elemanları toptan kapı dışarı etmek. *
ne olacak canım başbakanımızın oğlu gemiciğini satar,kuyumcular kralı olan diğer oğlu pırlanta dükkanlarını satar,emine hanım üstüne yapılmış tüm mal varlığını verir,biraz da başbakanın damadından yardım isteriz,aynı zamanda gariban oğullarına burs verip yurtdışında okumalarını sağlayan başbakanımızın değerli dostu işadamı yakın zamanda da aslanlı köşkü alan şahsı devreye sokarız,ha az kalsın unutuyordum bide maliye bakanına biraz az çal der bugüne kadar çaldıklarını geri iade ettik mi bu borç ödenir derim ben.