dünki kadıköy eyleminde büyük ayıp etmiş partidir. eylem çarısı yapıp insanları oraya topladıktan sonra sanki halkın lideriymiş gibi şu yöne yürüyoruz buraya gidiyoruz diye komutlar verip polis müdahale ettiğinde kaçan partidir. polis müdahalesinden kaçtıkları gibi boğanın aşağısından polis ve toma koruması eşliğinde parti mitingi yapmışlardır onlar mitinglerini sürdürürken oraya topladıkları halk bahariye caddesinde gaz tazyikli su ve plastik mermi yiyordu. mitingleri bitincede kendi parti binalarına ülkeyi kurtarmış gibi yürüdüler ellerinde iphoneları ile. onlar yürürken bahariyede insanlar hala gaz yiyordu. sonuç olarak bir türlü anlayamadığım partidir ve hiçbir şey yapmayıp herşeyi kendileri yapmış gibi göstermeye bayılıyorlar.
bu akşamki kadıköy eyleminde yine halkın aklı olduğunu, haziran'a saygıda kusur etmez bir mirasçısı olduğunu göstermiş parti.
disiplini, coşkusu, kararlığı ve örgütlü gücü ile bu akşam halkın bir kez daha takdirini kazanmış parti.
işte görüntü: https://www.youtube.com/watch?v=AV7IBQLbk2s
şu anki siyasi ideolojisiyle komünist kelimesini tam anlamıyla lugatından çıkarması gereken eleştiriye her konudan açılmış değişik bir parti. kuşe kağıda afişler, kalitesi yüksek bildiriler ve gazetelerle beraber içindeki yazıların tek düzelikten hiç bir zaman kurtulamadığı bayrak partisidir. amaç sadece bayrakları altında insan toplamaktır. çok gözükmektir. sistemi değiştirmek uğruna bir mücadele verilmemekte yaptığı eylemler ve söylemler lafta kalmaktadır. ayrıca sisteme olan yakınlıkları ve sempatileriyle marksist leninist parti olmaktan hatta komünist parti olma olgusundan oldukça uzaklaşmıştır. bilinçli ve teori eksiği olan bu parti pratikte de çokça sorun yaşamaktadır. görsellikten başka hedef belirlememiş bu partiye verilecek eleştiriler elimizde bolca bulunmaktadır efenim.
sağ camia dalga geçtiğimiz din altında birleşebilirken, sol, bölünebildiği kadar bölünmekle meşgul. tkp'yi seviyorum. ancak böyle bir eylem sırrı süreyya önder'in yaptığından ne derece farklı ve ne derece haklıdır? gerçekten seçimi kazanma gibi bir niyetiniz mi var yoksa oy bölmek amacında mısınız? insan gerçekten hayret ediyor.
istanbul'daki seçim çalışmalarına 2 şubat'ta start verecek parti.
Konuyla ilgili TKP istanbul il Komitesi tarafından yapılan açıklama şöyle:
"Saat 13.30'da Galatasaray'da buluşuyor, TKP Beyoğlu ilçe binamıza yürüyoruz. ilçe binamız önünde yapılacak basın açıklamasına tüm üye ve dostlarımızı davet ediyoruz.
Ne ülkemiz ne şehrimiz piyasacılığa ve gericiliğe mahkum. 30 Mart'ta sağcılardan sağcı beğenmek zorunda değiliz. Sol bir seçenek var.
önceden ısrarla türk bayrağını "faşizm" olarak nitelerken, gezi direnişi sırasında sol gazetesi yayınları yoluyla türk bayrağını sahiplenmiştir.şu sıralar o davranışı terketmekle birlikte işçi partisi'ni akp ile işbirliği yapmakla, chp'yi de fettullahçılık yapmakla suçlamaktadırlar.velhasıl komünistlik yapacağım derken jakobenliğin-oportünistliğin kralını yaptığının farkında bile olmayan parti.söyleyince suçlu, kemalist, ulusalcı olursunuz efenim; tartışmayınız.hep haklıdır bu herifler.
liberallerin kemalistlikle, ulusalcıların marjinallikle, ülkücülerin pkk sempatizanlığı ve kürtçülükle, kürtlerin türkçülük ve milliyetçilikle, dincilerin dinsizlik ve ahlaksızlıkla, diğer sol partilerin liseli partisi olmakla ve akp'nin de terör örgütü olmakla suçladığı parti. oho hoo bi dakka ya, böyle saçmalık mı olur, nasıl lan? birileri yanılıyor olmalı.
parti üyeliği, eğitimleri ve örgütlülük kavramını tekrar gözden geçirmesi gereken partidir. sempatizanlarla yürümez bu iş. yoksa hep dışarıya, bi öyle bi böyle görünür.
tabanı ve merkez komitesi ayrı çalan parti. yahu ben bu partinin siyasilerini büyük oranda beğeniyor, ilgiyle takip ediyorum. lakin bu adamların yazdıkları, tabanına neden sirayet edemiyor hala anlamış değilim.
çevremde nerde bir tkpli görsem ya kürtçülük peşinde ya da saçma sapan entelektüel gevezelik uğraşında.
sağda solda dağıttığınız sol gazetesini bir kez de açıp okuyun amk.
Erdalı asanlar, ülke gençliğine ileri giden asılırı öğretmek istemişti. 33 yıl sonra aynı kafadalar. Boşuna
25 Eylül 1964 doğumlu lise öğrencisi Erdal Eren 13 Aralık 1980'de, işlemediği mahkemece bilinen bir suçtan dolayı, yaşı büyütülerek 17 yaşında idam edildi. Olayın gerçekleştiği 2 Şubat 1980 tarihinde Erdal Eren 16 yaşını bile bitirmemişti.
12 Eylül faşizmi ABD'nin doğrudan yönlendirmesiyle, burjuvazinin çıkarlarını korumak, paranın padişahlığını sürdürmek için, emekçilere, devrimcilere, Kürtlere, milyonlarca insana kalleşçe saldırdı. Bugünki iktidarın hem felsefesi 12 Eylüldür hem de dayanakları.
Erdalın idamından 30 küsür yıl sonra bu ülkenin gençleri gericilik karşısında geri basmayacaklarını Haziran direnişinde göstermiş oldular. 12 Eylülcülerin tarih karşısındaki asıl büyük yargılaması, darbe çocuğu gerici hükümetin darbe davası müsameresi ile değil, Haziran direnişiyle başlamıştır.
Erdal Erenle Ali ismail Korkmaz arasında 31 yaş fark var. Erdal, 12 Eylül cuntacıları tarafından katledilmemiş olsaydı, daha 19 yaşındayken üniformalı faşist tetikçiler tarafından katledilen Ali ismail belki onun oğlunun yaşında olacaktı.
Ne demişti Erdal, son mektubunda? Evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.
Erdal Erenleri, Ali ismail Korkmazları oldukça bu ülke yıkılmaz!"
Zaman gazetesinin bugün millete; bakın AKP ve komünistler aynı ağızdan konuşuyor, ateist bunlar, Tayyip Erdoğan komünistlerin söyleminde havası yaratmak için ilk sayfasında haber yaptığı partidir. TKP'yi hiç anlamamıştır.
