zordur... tıpkı herhangi bir ortadoğu ülkesinde, yahut herhangi bir dinin, muhafazakarlığın baskın olduğu ülkede olduğu gibi...
bu tip ülkelerde erkekler çeşitli alanlardaki zayıflıklarını bedenen güçsüz olan kadın üzerinde hegomonya kurarak (fiziksel ve psikolojik) tatmin etmeye çalışırlar. üzüldüğüm bir durum... işlerin şimdikinden daha iyiye gideceğini umuyorum.
biliçli bireyler yetiştirmek kilit nokta... özellikle çocukların erkek egemen bir kültürle yetiştirilmemeleri gerekmekte. malumunuz; amcaya pipi göstermeyle başlayan süreç...
şöyle ki, özgecan kardeşimizin katledilmesinin ertesi gününde bile otobüslerde kadınlar tacize uğramışlardır. gözlerimle şahit oldum, durdurmaya çalıştık ancak şöyle ki biz durdurmaya çalışan 2 kişiyken, bizi durdurmaya çalışan 15 kişi vardı.
inanilmaz zordur. insan olmak bile zorken daha da otekilestirilen kadin olmak, kadin olarak yasamak felakettir. ne insani olarak ne de yasal olarak hakkini savunabilirsin. hep geriden getirilirsin. basina bir sey geldiyse hak etmissindir. 3 cocuk yaptirilirsin. ele mahkum edilirsin. ayaklarini keserler, uzerinde durdurmazlar.
en cok kadin hakkini savunurum. insan olmak adina.
saçının tek teli gözükürse yüzde 50 tarafından namussuz olarak görülürsün... kocan tuttuğu takım kaybettiği için seni döver, oğlun kızın bile seni insan yerine koymaz... sokakta ne zaman kapkaça, tacize uğrayacaksın diye beklersin... belkide ırzına geçilip, bir ağacın kenarında yakılmış çıplak cesedin bulunur... kısacası türkiye kadınların cehennemidir... bir erkek olarak tüm kadınlardan hemcinslerim adına özür diliyorum...
yobaz, orospu çocuğu, yavşak, kahpe, piç, şerefsiz, varoş, dinci, ırkçı, pezevenk, rezil, soysuz, aşağılık, iktidarsız türk erkekleri tarafından her dakika, her gün yargılanmaktır.
Toplumumuzda kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın; çocuğun cinsiyetinin erkek olması isteği; çeyiz, başlık parası, namus cinayetleri; evlilikte hırpalanma, dayak, tecavüz, ekonomik ve psikolojik baskı; kadın ticareti, fahişeliğe zorlama, kadını evdeki her işi yapma zorunluluğu olan köle gibi gören bir zihniyetten kaynaklandığı söylenebilir. Yine de dünya geneline baktığımızda kadına yönelik şiddetin en az yaşandığı ülkelerin başında Türkiyenin geldiğini söylemek yanlış olmaz. Kadına yönelik suç oranlarına baktığımızda Macaristan, Fransa, israil ve komşumuz Yunanistanda ülke genelindeki tüm suçların yüzde 15i; ABD, Almanya, isveç, Portekiz gibi ülkelerde yüzde 20sini kapsamaktadır. Uluslararası araştırmalar Türkiye nüfusunu oranladığında bu payın tüm suçlar içinde sadece yüzde 7 olduğunu ve şiddet konusunda birçok ülkenin gerisinde iyi bir imaja sahip olduğumuzu göstermektedir.
Kısaca Kadınlar:
Afrikada köle, Batıda işçi, Doğuda çocuk yaşta anne!
Ortadoğuda kimsenin umursamadığı, görmezden geldiği değersiz!
Kadınlar en çok bizim toplumumuzda Anne.
Kendimizi gazete manşetlerine, haber bültenlerine kaptırıp toplumsal dokumuzu zedeleyecek duygulara göre değerlendirmemeli; kadına verilen en şerefli anne olmak hediyesini elinden almamalıyız.
Özellikle kadının ekonomik bağımsızlığını kazanması, Medyanın garip bir propaganda yöntemiyle özgürlük temelli yürütülen tartışmalarla aile yapısını zedeleyecek ve sınırları belli olmayan bir özgürlük algısı yalanına inanılmaması gerekiyor.
Bildiğimiz en temel gerçek şu ki kadınlar; Kapitalizmin reklam objesi, Komünizmin seks kölesidir.
Bırakın da islamın cennetin onların ayakları altında olduğu ve toplumuzun onlara verdiği annelik değerini, mertebesini yaşayarak kadın olduklarını hissetsinler.
Ne reklamların pazarlama malzemesi olsunlar, ne meydan okuyacak kadar özgür olsunlar, ne de böyle bir özgürlük anlayışı olması gerekiyormuş palavrasına inansınlar.
Bir kadına verilecek en büyük değer, onun bir erkekten farkı olmadığı gibi saçma bir özgürlük modeline inandırmak değil; onun bir eş, bir anne ve kadın olarak değer açısından herhangi bir insandan zaten hiçbir farkı olmadığını hissettirme erdemidir.
Eski zamanlarda yaşamış kadın, anne olarak kadın ve gelecekteki kadın hep başımızın tacı olsun.
Çünkü mutlu günler hep kadınlarla mümkün.
Allah eksikliklerini göstermesin.
sadece haberlere bakınca bile anlaşılıyor, gerçekten çok zor.
otobüse binmek, gülmek, eğlenmek, nefes almak, bunların hepsi ölmen için bahane olabilir.
öldürülmen için.
düşünüyorum da, gerçekten de zormuş. erkek olduğuma sevinsem mi, kadınların yaşadıklarına üzülsem, kızsam mı bilemedim.
O kadının tüm frekanslarinin açık olması gerekir.ha bi de dövüş sanatlar vs bu tip kurslara yazilmanizi tavsiye ederim hemcinslerim.insan kendini pskolojik olarak güvende hisseder Bi kere dediğim başlık.