bugün

Düşünmeyi paralı sanan geri kafalıların olmasından dolayı.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğumuz için gelişmiyor. Felsefe bir konuyu irdelemekse bu muhakkak dert edinmekten geçer. Bizim ülkemiz insanları nın böyle bir yönü varmı? Birde bize düşünmeyi değil, düşünen insanların hayatlarını öğrettiler. Kendi düşüncemizi bir bilgiye eklettirmediler. Sözlükte sorgulamadan, okumadan dem vuran arkadaşlarında bu konuda samimi olduklarını sanmıyorum. Örneğin ateist ler bilmedikleri, anlamadıkları islam ı red ediyorlar. Ayet numarası veriyorum bakmadan aynı şeyleri yazıyorlar.

Yani her ne konuda olursa olsun mürekkep yalamadan felsefe yapılamayacağına inanıyorum. Birde felsefe yapmak için çaba nın boş olduğunu biliyorum. Çünki dertsiz insanın fikri olmaz. Dertli insan bilgi çinde de olsa gidip alır. insanın bu konuma erişmesi için yaşın olgunlaşması da şarttır. Çünki insan gençken öğrenecekki yaşadıkça, yaşlandıkça mana verebilsin. Öyle ben felsefe okudum diye fikir üretme yersiz ve yetersiz kalıyor. Felsefe dert edinmektir. Dert te çare aranması şart olan durumdur. Böylece bilgi üzerinde düşünmüş ve fikir yürütmüş olursunuz.
En önemli sebep, okuma alışkanlığı kazanamamış bir toplum oluşumuz..
Okuyan, gelişen, pencereleri açılan bir beyin, felsefeye ilgi duyar ancak...
eleştiriye ve öz eleştiriye karşı kapalı kalma kararlılığıdır. farklı düşüncelerin birbiriyle temas edecek tahammül ve fırsat bulamadığı bir coğrafyada felsefe elbette gelişmez.
davranışsal gelenekçilikle-dini bir tutan ve aydınlandığını ve güya diyalektikten kendini haberdar sanan embesiller yüzünden.

la oğlum felsefe ateist olmak demek değil, şunu artık o mantofon kafanıza bi sokun. sonra gelin, ben size anlatırım, tek tek platon diyaloglarını ve tüm arşivimi göndereceğim size allah'ın cezaları.

adama bak, "dogmatizm" yüzünden diyor. felsefe yaparsın sonra "dogmatik" olmaya karar verirsin. dogmatizm yüzünden felsefe ölmez yani. felsefenin sonunda dogmaları kabul edebilirsin-reddedebilirsin. felsefe sonunda bir öğreti geliştirirsin ve bunu bir sonraki nesile aktarırsın. o neslin felsefe yapıp yapmamasını siklemezsin bile. hatta istemezsin doğal olarak çünkü felsefe kısmen de olsa toplumsal verimliliği -işgücünü- düşürür. epiktetos'un bacağını zevk için o yüzden kırdı sahibi...

hepiniz öncelikle descartes'ın yöntem üzerine söylevini okumanız gerek. şimdiye kadarki bütün bilgilerin doğruluğunu reddedip tekrar hepsinin üzerinden geçerek doğruluklarına kanaat getirir-inanırsın veya üzerlerine yenisini koyarsın-değiştirirsin. bunlar eskilere (dogmalara) denk düşebilir. ve devamının sağlanması gerektiği sonucuna da varabilirsin. tekrar ediyorum, öğreti zaten dogmaya dönüşür ve felsefenin sonunda zaten bunu amaçlarsın (sokrates'ın deyimiyle "düzen getiren düşünce").

sokrates o kadar felsefe yapmıştır ama düşüncelerinin ucuna "çocuklara hangi masal-hikayeleri anlatmalıyız?" sorusunu yerleştirmiştir.

anladın?

yeryüzündeki hiçbir insanın felsefe yapmasının, sorgulamasının önüne geçilemez. hiçbir öğreti-dogma buna engel olamaz. kişi istediği sürece felsefe yapar. bak ne demişler "fikirlere kurşun işlemez". sen felsefe yapmak istedin de dogma seni durdurdu öyle mi? yok öyle bir şey.

özetle: türkiye'de felsefe yapan insan sayısı ciddi anlamda az ama aramızdaki bütün ateistler kendini filozof sanıyor.
-abi felsefe neden gelişmiyor?
+cunku sorgulamiyor insanimiz karsit bir goruse kapalilar.
-ehehe neyse akp kazandi yine
+sus sikerim
felsefe gibi bir şeye ihtiyaç olmamasından olabilir. Felsefe yerine, mesela belli bir yüksek teknoloji ürünü gelişmiş seramikler üretebilsek bir yere varabiliriz, felsefeyle olmuyor bunlar.
felsefe ken yapılmaz da ondan.
insanların beyinlerinde, dış dünyadan aldıkları bilgiyi süzecek akıllarının olmaması, hakikatin emir komuta zinciriyle tepeden aşağı inmesi. adamın başkomutanı, hocası, şeyhi, amiri, lideri var. ve bu iktidar odakları, bilgiyi aşağıya iletiyorlar. tabandaki adam da, bu bilgiye eleştirel gözle bakacak bir akla sahip değil.

örnek vereyim, bir televizyon kanalınız olsa, bu kanal belirli bir kitleye hitap etse, bu kanalda, "dünya düzdür, batılılar yıllardır bizi kandırıyor" şeklinde yayınlar yapsanız, halkın önemli bir kısmı buna inanır.
düşünme yetisinden muaf olmamız.

kulaktan dolma bilgilerle yaşamamız.

toplum baskısı.*
ülkeyi sen mi kurtaracan amk? sorusudur. isterseniz bireyden isterseniz normlardan isterseniz adaletsizlikten neyden bahsederseniz bahsedin "ne düşünüyon bu kadar ülkeyi sen mi kurtaracan amk?" diyen bir dayı çıkıyor ve sessizce uzaklaşmak zorunda kalıyorsunuz.
Ne gelişti ki felsefe gelişsin hıamına.
en basit örneği recep ivedik filminin mandıra filozofundan fazla gişe yapmış olması gösterilebilir.

ülkemizde düşünme temelli bilimin gelişememesinin listesidir.
Dogmaların çok erken olması yüzünden.
bu siyasi bir karardır.

dengesizlik, adaletsizlik, çelişki, sömürü ve haksızlık toplumun ve devletin yapısına girmişse insanlara felsefe öğretmek sistemin devamı açısından tehlikelidir.

saçma sapan bir eğitim sistemi ve saçma sapan bir müfredat ise sistemin kalıcılığını garantiler.
Muhakeme, mütalaa ve sorgulama kültürümüzün zayıflığı...

Bu da böyle bir tespitimdir.
(bkz: felsefe yapma)
başlıca sebebi bu.
https://www.facebook.com/...r/videos/237079723169482/
bilimin ve sanatın ırzına geçildiği şu günlerde felsefenin ilerlememesini diye getirmek çok da yaratıcı bir şey olmazdı. zira gericiliği benimsemiş olan yöneticiler ve benimsetilmiş olan halk bilinen sanattan ve felsefeden bi halt anlamaz.
fakat şunu da söylemeden geçmeyelim, ülkemizde çok iyi felsefeciler de var.
(bkz: ahmet inam)
(bkz: proflarımıza sahip çıkalım)
Bunu yanitlamaya nerden baslasam diye düşünüp, baslamamaya karar verdim.
(bkz: felsefe nin antik yunan da doğmasının nedenleri)

En basitinden refah seviyesi yüksek, demokratik, özgür düşünce ortamının oluşturulduğu, sorgulayan bireyleri barındıran bir toplulukta felsefenin gelişebileceği göz önünde bulundurulursa türkiye'de felsefenin gelişmeme sebepleri rahatlıkla anlaşılabilir niteliktedir.
Dusunme isinden once ilken benlige oncelik verilmesi, gecim sikintisi, barinma sikintisi, kimlik bulma,
siktiri boktan bir ortadoğu ülkesi olması olabilir.
Geçim sıkıntısı zaten insanları filozof yapıyor. Varlık varmıdır sorusu, ekmek nerdedir haline geliyor.
1) Bu alanın matematik gibi çocukluktan itibaren öğretilmiyor olması. 16-17 yaşına kadar felsefe hakkında bilgi sahibi olmayan bir insanın lisede gördüğü felsefi düşünceyle ilgisi olmayan ezber bilgi ile düşünce gerçekleştirebilmesi ve bunu sevmesi mümkün değil. insanımız az çok hesap kitap yapabiliyor, çat pat ingilizce cümle kurabiliyor ama asla felsefi düşünce üretemiyor.

2) son 6 yüzyılı kapsayan felsefe-din, akıl-iman problemleri. felsefe ve dinin birbirine zıt kavranması ve sürekli bir alanın üstünlüğünün tartışılması. Felsefecilerin dinsiz algısına karşılık dindarların sorgulamadan uzak itaatkar tavırda olması gerektiği düşüncesinin empoze edilmesi.

3) toplumun okumaya alışık bir yapıda olmayışı. Kaç kişinin ailesinde çocukluktan itibaren oturup kitap okunuyor veya kitapçıya gidiliyor benim çevremde hiç yok maalesef. Çocukken de dünya klasikleri gibi ağır kitaplardan sıkılan çocuklar iyice okumadan uzaklaşıyorlar.

4) felsefenin dilinin zor olması. Yunanca felsefe kavramları bazen türkçede karşılık bulamıyor bu yüzden kavramada zorluk çıkabiliyor. Bir felsefe kitabındaki onlarca felsefi terim insanları baştan yıldırabiliyor. Bizden çıkan ve yaygın bir felsefi dil olsaydı insanları bu alanla tanıştırmak çok daha kolay olurdu