yazdım yazdım sildim.
çok hassas bir mesele.
bir yandan dine ne kadar karşı bir insan olduğu aklıma geliyor bir yandan da şimdi karşı olduğu dinin güzelliklerine ne kadar ihtiyacı olduğu aklıma geliyor.
hakkında söyleyeceğim şeyler beni muhsin yazıcıoğlu'nun ölümüne sevinenlerin seviyesine indirir diye korkmuyor değilim.
ama ne olursa olsun ebediyete yolculuk etmiştir.
ve oradadır en ufak bir şüpheye bile mahal bırakmayan adalet.
hani darbe isterdiniz, hani kadınlarımızın başlarını kapatması modern değildi? şimdi hepsi ne oldu? değer miydi? esas hesap meydanına çıkmıştır. burdan sonra ona hakaret etmek değil, yaptıklarını* incelemek gerekir.* toprağı bol olsun.
"Bazı insanlar gibi sadece cennete gitmeye kasmamış, ülkesini cennete dönüştürmeye hayatını adamış aydın insan..."ı düşünüyorum... üzülüyorum... onu ve onun gibileri haketmeyen insanların yaşadığı bir ülkede doğdu ve emeklerinin karşılığını hiç bir zaman alamadı... öldü... haketmediği bir şekilde... onu ve onun gibileri haketmeyen insanların yaşadığı bir ülkede...
türkiye'ye ilk gelen isviçreli kadın misyonerin kızı, anasının yolundan giden, çağdaşlık adı altında bulandırmadığı zihin kalmayan türkan saylan annemiz tanrısını kavuşmuş bulunmaktadır. başta dünya kiliseler birliğine ve geride kalan eli kanlı gözü yaşlı misyonerlere başsağlığı dilerim. tanrı taksiratını affeyleye. amen.
leş kargalarını, ölünün cesedi soğumadan pis kokuşmuş fikirleri ile mental masturbasyon yapmak için
(mentalin anlamına bir bakınız küçük kuklalar, kişiliğini, nefsini bilmekten uzaklaşıp bir takım cemaatlara teslim eden akbabalar , bildiğinizi sanmıyorum, ufku ve fikri dar kayabalıkları sizi )
sözlüğe koşturmuş olaydır.
öyle ki,
ölenin arkasından saygısızca konuşmanın,
islam da yeri olmadığını bile bilmeyecek kadar cahiller
ve vicdan perdeleri örtülü ki bu kadar zalimler,
aynı zamanda
hz. muhammed (s.a.v) önderliğini değil kimlerin
hangi meşrebi, ailesi, tercihi belli olmayan sapkınların
abilerin, babaların , şıhların, hacıların hocaların
peşinden gitmişler ki bu leş kargaları
güzel islam'ı bu kadar yanlış anlamışlar,
bir de utanmadan neferi sanıyorlar kendilerini
cihaddayız sanıyorlar.
bunun içinde,kamu içinde, ölmüş bir hanımın arkasından demediklerini bırakmıyor
neredeyse zil takıp oynayacak halet-i ruhiyelerini belli ediyorlar.
ne acıdır yarab!
ne acıdır ki kalpleri, gözleri böyle mühürlü,
enerjileri başkalarının elinde, maşa olmuş ruhları sancıda!...
Anlamadığın,bilmediğin, okumadığın şeyin
ne düşmanı olabilirsin, ne savunucusu.
yazık ki, ölene dinazor demek vs ile o pis, kirli bilinçaltlarını şuracığa boşaltıp
kimbilir hangi cüppelinin peşine takılacaklar.
hayatı boyunca namaz kıldığını söyleyen ve 6 defa hacca gitmiş olan hüseyin üzmez in birkaç sene içinde gideceği yerden çok daha iyi bir yere gitiğine emin olduğum güzel insandır.
ne kadar büyük bir insan olduğunu bugun bir kez daha anladığımdır. 900 milyon doları cebe atan keriz fenerine sesini çıkaramayanlar, din, kitap diyerek küçücük kız çocuklarına tecavüz edenler, sanata, kültüre aydınlanmaya, bilime, iyi, güzel, modern herşeye karşı olanlar, kadınlar akıllanacak, erkeklerin sözünü dinlemeyecek, bu karıları sonra nasıl zaptedecez diye yusuf yusuf olanlar, başörtüsü takmamayı namussuzluk olarak görenler, bugün türkan saylan başlığı altında içlerindeki tüm pisliği hayvanca ortaya dökmekte.
belki çok klasik olacak ama öyle; türkan saylan gibi insanların ancak bedenini öldürebilirsiniz. düşünceleri ise bizim gibilere karanlık yollarda ışık tutmaya devam edecek. bir öğretmen olarak söyleyebilirim ki ömrüm yeterse öğretmenliğe devam edeceğim önümüzdeki 30 küsür sene boyunca tüm öğrencilerime mustafa kemal in ve türkan saylan ın düşüncelerini aşılayacağım. içlerinden 10 kişi çıksa bana yeter.
bazı şerefsizlerin sevinçten dört takla atmalarına sebep olan üzücü olaydır. içi içine sığmıyor bazı insan müsvettelerinin fakat açığa çıkartamıyorlar.
--spoiler--
Saylan'ın evinin duvarlarına yazılan yazılarda kullanılan, "Bunların hesabı bir gün sorulur", "Seni kurda kuşa yem etmeyeceğiz" şeklindeki tenditvari ifadeler dikkat çekti.
--spoiler--
sağdan soldan aparttığı islami jargona ait ifadeler ve feci şekilde karışmış kafasıyla açıkça islam'a saldırmış bir kişinin savunuculuğunu yapmaya çalışan okuyup da alim olamamış, malumatfuruş olmuş zavallıların da taziyesini unutmayalım bu vefat için tabi.
o neydi öyle be, kalpleri mühürlüler, (s.a.v)ler, kendini bilmeler falan, dersini iyi çalışmışsın da yine de adam olamamışsın genç.
ben de sana iki kelime vereyim, ikisini de öğren ki halet-i ruhiyene göre üstünde düşün.
başımız sağolsun. herşeye rağmen başı hep dikti onun herkes cüzzamlıları gönderelim derken o sahip çıktı. kızların okumasına gerek yok dediler ama o kızlara sahip çıktı. kardelen ayşelere sahip çıktı. ne profesörler var amfi de dersini anlatır parasını alır çıkar gider. ama işte profesör budur bu insandır. bu bir kadındır. erkeklerin yapamadığını yapan kadın. bilime hayatını adamıştır. şimdi onun ölmesine sevinenler ona çirkin saldırılarda bulunanlar sözde dinciler öbür dünyada bunların hesabını nasıl vericekler merak ediyorum. hepsinin allah belasını versin.!
ülkenin büyük kaybı. kanı bozukların dalga geçmesine sebep olacak durum. dininizde var mıydı lan ölünün arkasından dalga geçmek, atıp tutmak sorusunun sorulmasını gerektiren haldir.
kendisi kayıp değil ayıptır. türkan saylan, nur serter, kemal alemdaroğlu triosu ile seni ikna odasına soksam çok eğlenirdin. [ sen derken genel yani. ]
saylan'ı çağdaşlaşmanın yılmaz savunucusu sananlar ruhat mengi'yi de kill bill sandılar. ayrıca çağdaşlaşmak ne demek ? elifi görse mertek sanacaklar için nereye gittiklerinin herhangi bir kıymeti yoktur.
saylan bu ülkede resmi ideolojinin borozancı başılığını yapmaktan bir adım öteye geçmemiş , demokrasi - eşitlik - çağdaşlaşma diyip etrafındakileri kendisine benzetmek için inim inim inlemiş , hipokrat yemini etmiş ama türbanlıları muayene etmemiş bir ucubedir.
bu üniformasız dişi militer zorba ölmekle yapabileceği en hayırlı işi yapmıştır. bundan dolayı kendisine minnettarım.
ölünün arkasından kötü konuşulmaz bizim memlekette lakin kendisi islamdan nefret edip, bu nefreti de yaymaya çalıştığı için sanırım bu sefer bir istisnai durum mevzu bahis.
çağdaşlıktan, kimse namaz kılmasın bale yapsın diyerek ne anladığını bizlere göstermişti kendisi. vaktinde tuhaf bir isimle, hatırlayamıyorum şimdi, küçücük beyinlere hristiyanlık aşılamaktaydı. sonra baya bir tepki çekti, o oluşumun adını çydd yaptı.
burda da çocuklara burs veriyorum adı altında, bu sefer artı oyları alarak çocukların, gençlerin beynine bir şeyler pompalamaya çalıştı. eleştirdiği ve canını ortaya koyarcasına savaştığı islam cemaatlerinden farksız bir şekilde.
ateistler bile destek oldu kendisine benim hiç anlayamadığım bir şekilde. avrupa'daki rahiplere devamlı söver mesela ordaki ateistler, sırf hristiyanlık için değil din kavramına tümden söverler, onu reddederler. ama bu teyzemin hristiyan özentiliği yapmasına karşın her kesimden destek gördü. zira yeminli hükümet düşmanlarından geçilememekte ülke.
bugün ölmüş. olabilir. allah rahmet eyler. hepimize olacak olan o. ama kendisini hükümet zehirlemedi hatırlatayım, kanserden öldü yani.
ya da bir suikaste kurban gitmedi. kanserden öldü. asıl ölü üzerinden siyaset yaparak bel altı çalışanlar kimler lütfen onları iyi ayıklayalım.
kendisine sövenlerin kendisinin boku bile olamayacağını düşündürten hadisedir.
kendisine sövenler, merak ediyorum, kanıtlamayacakları - kanıtlayamayacakları - iddiaları için kazandıkları bonus günahlarından dolayı hiç mi kalp ağrısı duymuyorlar?
en hoş yorum da bari ölüye saygı gösterin. yani normalde saygı duymayacağımız bir kişiye öldü diye saygı mı duymamız gerekiyor anlamıyorum.
veya sevmiyorsak sevmiyoruzdur değil mi?
tabiki ölü olsun veya olmasın bir insana hakaret edilmesine karşıyım. tabiki muhsin yazıcıoğluna yapılan çirkin yorumların burada türkan saylana da yapılmasına karşıyım. ancak hakaret içermeyen fikir özgürlüğü kapsamındaki eleştirilerin de yapılması yadırganmamalı.
şahsen ölüm ve doğumu normal bir olay gördüğümden bende en ufak bir his uyandırmadı. ölmeden önce de sevmezdim kendisini öldükten sonra da sevmem. ancak sevenlerinin de öldü diye bunu fırsat bilip diğer insanlara hakaret etmelerini -belki üzüntü ve çaresizlikten- en hafif tabir ile söylemeliyim ki son derece acizce buldum.
şimdi -kendi inancıma göre tabi- versin hesabını aşağıda diyor allah a havale ediyorum.
ufak tefek, kanserin pençesinde bir aydınlık bir cumhuriyet kadınının, meğer karşısında ne denli tir tir titrediklerini gördüğümüz dogmatik cemaat üyelerini sevindiren hareketidir.
korkmayın efendiler, tırsmayın bu kadar bu dünyaya inananların ışığından.
tanrı bu kadar aciz mi ki yeryüzünde kanser hastası bir yaşlı kadının insanları kendisine karşı örgütlemesine karşı koyamıyor?
siz mi karar veriyorsunuz tanrı adına, insanların müslüman olup olmadığına, misyonerlik yapıp yapmadığına?
kadınlarından korkan bir cemaatin üyesi olmaktan gurur duyanlara yazıklar olsun.*
katil olup çocuklara sarkıp müslümanım demektense, bu dünyayı seven, başkalarının istismarına maruz kalmalarını engellemek üzere özellikle kız çocuklarının okuyabilmelerine destek olup onların aydınlanmasını sağlamak isteyen, aydınlık cumhuriyet kadınının terk-i diyar eylemesidir efendim.****
dalga geçmek ve tepki göstermek ile korkmak arasındaki farkı görememek ya gerizekalılık alametidir ya da gerçek bir korkununun alameti. çökmeye mahkum dinozorlar sistemin zavallı koyunlarının kendilerini teselli etmek için "bizden korkuyorlar"a sığınmasıdır özetle.
tanrı'nın ayeti ölümün, insanları tanrı'ya karşı örgütlediği söylenen kişiyi dostlarının arasından söke parçalaya koparıp aldığı ve onu dünyaya inananların çakma ışığı açısından karanlığın ta kendisi olan "hakikatin ışığı" ile aydınlatmış olduğu şu anda "siz mi karar veriyorsunuz, tanrı aciz mi" tarzı demogoji pek yakışmış bu zavallılara.
ilgili vefat için bu zavallılara da taziyemi sunarım.