beğenmeyenlere, aylık 26000 leke'e(200 euro'ya) arnavut polisi verilebilecek polis teşkilatıdır. hem bu sayede 13000 leke rüşvet ile cinayetlerin üstü örtülebilir olmaktadır.
veya norveç polisi'ne göz atalım...
yok yok böyle 5. sınıf ülkelerin değil de "medeniyetin beşiği" italyan polislerine ve faşizan tutumlarına bakalım...
türk polisi hala kaide itibari ile çok kötü anacım, napsak ki?
jopu kafaya geçirirken ya da gaz bombasını çat sesiyle beraber atarken, analarının kuzuları ya da üç çocuk babası olan adamlar değillerdir; polislerdir. analarının kuzuları olsalar analarının yanlarında, üç çocuk babası olsalar çocuklarının yanında olurlardı.
kesinlikle yetersiz eğitimli insanların oluşturduğu, kendisine güvenilmesi gereken ancak güvenilmeyi bırakın kendisinden korkulan topluluktur.
Bu ülkenin genel yapısında bir değişiklik, daha doğru deyimle bir iyileştirme çabasına girilecekse şartları acilen düzenlenmesi, düzeltilmesi, özellikle ekonomik şartları ve mesleki eğitimlerinin baştan aşağı değiştirilmesi gereken öncelikli iki meslek grubundan birisidir. diğeri için (bkz: Türk Öğretmeni).
üzerine üniforma geçiren herkesin hiyerarşik olarak kendini bir üst seviyeye atladığını hissettiği mesleklerden sadece birisi.
türkiye'de işleyen devlet işleri, kamu hizmetleri tamamen bu minvaldedir. dikkat edin, bir devlet dairesine gidip işini hallettikten sonra çıkıp,
"ah harikaydı, oraletimi içtim. sikim taşağım bir trampet çala çala faturalarımı yatırıp ilmuhaberemi cızıgtırdım." diyen birisine rastladınız mı? veya siz dediniz mi?
türk polisi de bu şekildedir hatta türk polisi elindeki silah gücünün de verdiği aktivite morali ile kendisini farklı boyutlara taşıran bir kurumdur. güzel memleketimde her daim eleştireceğim ve eleştiriyi de sonuna kadar hakeden bir kurumdur ayrıca da.
bir white collar, blue collar olayı var ki hiç girmek istemiyorum güzel teşkilatımızın 3-5 kişinin gözündeki bekası açısından.
birçok gencin sudan sebeplerle dayaktan öldürülmesine ya da komalık olmasına sebep olan, yerde yatan kadına tekme atabilen, insan olduklarından şüphe ettiğim varlıklar. (bunların yanında görevini insanca yerine getirenler var tabi. onlara saygım sonsuzdur)
son zamanlarda uygulamaları arttıran super kisiler. hala yetersiz ve özensizdirler kontrollerde... yanında bayan olan olcmeye kalsan 200 promille ehlıyetıne el koyacak surucuye dur demeden gec diyebilen anlayıslı insanlar. gozumuzun nurudurlar malımızı canımızı korumak icin 24 saat kelle koltukta dolasırlar.
senin malını, benim malımı kırana karşı duruyor. o yüzden alınlarından öpüyoruz. öpelim bari.
peki ya senin canına, benim canıma yaptıkları ne olacak, onu pek sormuyoruz.
keşke sesimizi gururuna dokunulan insanlar için de biraz çıkartabilsek.
hakaret edilen, dövülen, hukuk dışı her türlü muameliyi gören insanlar için bir kere "insanlık onuru" diyemeyenler cam için çerçeve için çığırtkanlık yapıyor.
sorguda ölen insanlar için bir kere üzülmüşlüğünüz var mıdır merak konusu.
peki kabadayılıklarına ses çıkartabilmişliğiniz var mı?
ayrıca inanılmaz derecede politize olduğu ve bir cemaatin eline geçtiği için lağvedilmeli ve baştan kurulmalıdır. baksanıza adamlar uyuşturucu işine girmiş, amerikan karşıtı gösteri yapan yurtsever gençleri dövüyor ama pkk'lılara dokunmuyor. içinde tabii ki yüzlerce, binlerce demokrat, yurtsever, iyi insanlar var ama gerçekçi olalım bu kurum genel itibariyle cumhuriyet karşıtı bir çizgiye geçmiş durumda. devrimin silahlı gücü olacaklarını söylüyorlar bazı komplo teorisyenleri. yahu bırakın askerle kapışmayı sırf üniversitelilerle bile baş edemez bunlar.
mesleğe giriş sınav soruları bir cemaate dağıtılan dolayısıyla en iyileri değil, en cemaatçileri alan bir kurum olduğuna göre başarısız olması doğaldır. yahu bir münevver karabulut olayını bile aylarca çözemediler, izmir'de biraz medeniyet görmüş çapkın polis amca istanbul'a atanmasa böyle anlaşmayla çözüm falan da yapılamazdı.
görevlerini hakkıyla yapan, eğitimli, donanımlı, başarılı ve dünya genelinde polislere eğitim veren tc'nin en sağlam ve köklü teşkilatlarından biridir.
türk polisi çok ağır şartlar altında çalışan, ama basın tarafından sadece kötü yönleriyle gündeme gelen polistir. bir olay olur, ekipler oraya sevk edilir. 20 dakika boyunca polisler taş yağmuruna tutulurlar. haberlerde sadece 3 saniye yer ayrılır bu duruma. fakat bir de bakarsınız ki polisler adamları öldüresiye dövüyor, coplarla vuruyor. şimdi sorarım size, kafanıza taş atan bir herif görseniz ne yaparsınız. ben olsam bana değil 10, sırf götlüğüne 2 taş atmış adamı çantamdan eksik olmayan silikonumla sinirim geçene kadar döverim. ki bir yanda pkk yanlıları ellerinde apo bayraklarıyla benim polisime taş atıyorsa bence benim polisimin yapacağı tek şey ona saf saf bakmak değildir. türk polisi dedik, olay dedik, taş dedik... gel gelelim maçlara. ben beşiktaş ilçesini çok seven biriyimdir efenim. sık sık gittiğim yer olan beşiktaşta şöyle bir gözlemde bulundum. beşiktaşının maçının olduğu günler polisler maçtan 7-8 saat önce beşiktaş semtine geliyorlar, maç bittikten 2 saat sonra gidiyorlar. sizce de bu adil mi? maç sırasında olanları düşünün. siz evinizde cipsinizi biranızı açıp hakeme, futbolculara küfrederek kendinizi rahatlatmaya çalıştığınız sırada polisimiz kıç kadar havasız bir salonda bekletiliyor, bir kısım polisimiz de kötü hava şartlarında kıçları donarak dışarıda maçın bitmesini bekliyor. o sırada sahanın içinde olupta kopartılıp atılan sandalyelerden nasibini yiyen polislerimizi de unutmayalım. polislerin hepsini koruduğum, kolladığım, destek olduğum düşüncesi çıkmasın buradan. sonuçta bu ülkeye kaçak mal da giriyor, uyuşturucu da. tabii ki burada rüşvet olayı devreye giriyor. rüşvet alan trafik polisleri, belinde bir silahı ve yetkisi olduğu için kendini kral zanneden polisler... bunları unuttuğumu sanmasın kimse ama gerçek şu ki dünyada en ağır şartlarda çalışan polis, türk polisidir.