özellikle yeni polis olan genç kardeşlerimiz türk polisi imajını aşırı bir şekilde zedelemektedirler, haberleri olsun. alkol kontrolü yaparken o sigarayı ağzınızdan çıkaracaksınız, görev başındasınız yeni yetmeler. şikayet ettik geri dönen de olmadı. oysaki o kadar çok beklemiştim dönerler diye..
susar sadece. herkes hakkında atar tutar onlar sadece izler.
özlük hakları yoktur çünkü. kıçı kırık bi spiker bile verir veriştirir kocaman bir teşkilat hakkında.
başındaki adam yine susar. bu yaşıma geldim emniyet genel müdürü ne işe yarar hala bilmiyorum, kimsede bilmiyor sanırım. heralde polis akademisi mezuniyet törenlerinde dereceye giren mezunlar için ödül versin diye kurulan bir makam.
siyasaldır. başındakiler koltuk sedası için iktidar partisindekilerle el ense göte parmak durumundadırlar.
tüm devlet kurumlarında çarpıklıklar oldugu halde sadece polise yaftalarlar.
savcılar, hakimler, doktorlar, ögretmenler vs vs bu imeslek grubundakilerle lgili bir olumsuzlukta hemen meslek odası yada baglı bulundugu sendika çıkan bangır bangır açıklamasını yapar, personelini savunur. peki polis. yoktur bi savunma mekanizması. sadece içine atar.
tüm kurumlarımız güllük gülistanlıktır sadece emniyet boktandır!
sınav soruları çalınır ihale polise kalır. bilmez ki bu sınavı ösym düzenler.
tüm kurumlarda olan cemaat kadrolaşması bilinir sadece polise yapılır bu yakıştırma.
zordur işi...
türkcell süper lig'de herhangi bir istanbul takımının şampiyon olması durumunda, taraftarların taksim meydan'ında eğlenmesine karşı çıkmayan, 1 mayıs'ı kutlamak isteyenlere gelince insanları hastanelik eden güvenlik(!) görevlileri.
fabrikadan tek tip çıkmıyor lan bunlar. insan hepsi. senin gibi, kardeşin gibi, benim gibi insan evladı. hepsi birbirinden farklı. üstünde üniforma var diye senin için orospu çocuğu sıfatını hak edecek manasına gelmiyor.
insan olun, insana saygı gösterin, onlar da size göstersin.
sen gez götün yiyorsa ortalıkta potansiyel olarak öldürülme ya da dayak yeme korkusuyla gezebiliyor musun bakalım ?
yiyor mu maçan ?
bok atmayın, az saygı gösterin adamlara. ondan sonra bekleyin. önce küfür, sonra polis şöyleydi böyleydi, yaraktı kürekti.
sikik sana biri küfür edip saygı göster derse zaten sen de saygı gösterirsin hemen.*
insan olduğu unutulmaması gereken kamu görevlileridir. silahlıdır belki ama o silahı öyle her canına estiğinde kullanabilecek yetkisi maalesef ki yoktur. dedik ya insan hepsi. evi barkı anası karısı kızı çoluğu çocuğu var hepsinin.
yani senin gibi, benim gibi. tek farkı üzerindeki üniforma ve yaptığı iş.
içindeki ülkücü kadroları ak parti iktidarıyla birlikte yavaş yavaş erimiş ve yerlerine gül kokulu cemaat kardeşlerimiz gelmiştir. dosta güven veren düşmana korku salan bu kardeşlerimizin yolunu açık etsin allah..
bugün buralar hep entry dolacak diye tahmin edilendir. zira taksim'in 1 mayıs'a açılması olaysız geçeceğini göstermiyor. birtakım kendini bilmez tarafından bu büyük güne gölge düşme ihtimali yüksek.
az once duydugum 3 el silah sesinin hemen ardindan 155 i aramamla ve tam olarak 6 dk sonra evimin onune 5 adet ekip otosu gelmesiyle, ne kadar hizli olduklarini fark edip, aferin demek istedigim polis teskilati. bu kadar cabuk beklemiyordum.
2010 yüksek öğretime geçiş sınavının yapıldığı gün, ankara'da sınav sistemini protesto etmek isteyen liseli öğrencilere karşı olarak, kullandığı orantısız güç (bu gücü neye dayanarak kime dayanarak kullanıyorsa) kullanmasıyla, çoğu askerliğini yapmamış, sorumlu müdürlerinin "eşkiya mı bu çocuklar, bu kadar şiddete ne gerek var!" takip eden günlerde samsun'da eski bir siyasi parti liderinin burnunun kırılmasından sonra, milletvekilinin, "bunun sorumlusu sizsiniz diye bağırdığı, ilgili şehrin emniyet müdürünün görevden alındığı." olaylarına şahit olmamızı sağlayan kamu personelleri.
askerle birlikte şanlı ay yıldızımızı başının üstünde taşır. yetkilerinin azaltılması sebebiyle onun bunun ve çocuklarının maskarası olmuştur. baş tacıdır. uzanan eller kırılsındır. atılan taşlar atanın bitarafına girsindir.
serseri, it kopuk adamlarla uğraşmak yerine düzgün insanlarla uğraşan "kahraman" polistir.
mesela bir yolda trafik çevirmesi vardır. bir sürü ameleyi, serseriyi, egzosundan kara dumanlar çıkan kamyonları çevirmez gelip eli yüzü düzgün kim varsa onları çevirir, dakikalarca belge kontrolü yapar, ceza kesmek için kılı kırk yarar. Diğerlerini niye çevirmiyorsun derseniz "şans size güldü" derler bir de.
mesela bir sahil kenarında tinercisi, otçusu, hapçısı kol gezer. bunlar elin bacısına, kızına laf atarlar. çocukların cebindeki parayı gasp ederler, tipini beğenmediğine bıçağı saplayıverirler. bizim polis ise gidip sahilde biralarını efendice yudumlayan, taşkınlık yapmayan, eğlenmesini bilen temiz çocuklarla uğraşır. bu saatte burada ne halt ediyorsunuz der, ceza keser.
mesela toplanınca kendini bir bok sanan bir topluluk vardır. bunlar milletin arabasını yakarlar, dükkanını yağmalarlar, hatta polise taş atarlar, elektriğe zerre para vermezler, verginin adını bilmezler, yeşil kartla yaşarlar. bunlara karşı bizim polisin tek yaptığı barikat oluşturmak, panzerin içinden su sıkmaktır. ancak bir grup öğretmen sadece slogan atıp eylem yaparsa güzünün içine yer biber gazını. bir kere de şu soktuğumunun gazı milletin bütünlüğüne göz diken ibnelere sıkılsın diye beklersiniz ama çok beklersiniz. her zaman dayağı yiyen kesim vergilerini tıkır tıkır ödeyen devlet memurları olmuştur.
yani polis size iki seçenek sunar: ya okuyup, adam olup, vergilerinizi ödeyip, devleti soymayıp polisin tüm baskılarına alışacaksın ya da serseri, anarşist, vatan hainin olup hayatını yaşayacaksın. bir de şimdi imaj yapmak için "halkını seven" polis temalı reklamlar çekmişler. gülsek mi ağlasak mı....
not: işini hakkıyla yapan azınlıktaki polislere saygılarımı duyarım, orası ayrı konu.
bir çoğunun anne baba zoruyla polis olduğunu düşündüğüm topluluktur... Arkadaş bu ne insan sevmezlik, bu ne hayattan bıkma, mutsuzluğunu belli etmektir.. her kimlik kontrolünde; abi siz hiç martı beslediniz mi? diye sorasım geliyor kendilerine...
Eveeet, şimdi de o kocaman alkışları Antalya'da UFO gördüğü için polisi arayan vatandaşa 'havadayken yapabileceğimiz bir şey yok, inerse tutuklarız' diyen yurdum polisi için alabilir miyiz...
mashadov ve zigonsehpa okuldan çıkmış beşevler metrosuna ulaşmışlardır. ışıklardan karşıya geçip yollarına devam edeceklerdir. karşıya geçilir ve "kaldırımda" evet evet kaldırmda park etmiş polis otosunun yanından yürürler.
polis: gençler ne yapıyorsun ya hiç selam vermiyorsunuz. *
mashadov: nasıl?!* buyurun?!
polis: kimlikler diyorum verin kimlikleri.*
sonuç: tanım sonuçta gizli türk polisi; insanlarla iletişimi sıfıra yakın bir polistir.
organizasyon kelimesinin tanımlamakta yetersiz kalacağı "teşkilattır".
"türk polis organizasyonu" olmaz. "türk polis teşkilatı" dır doğrusu. aynı şey tsk için geçerlidir. orantısız güç kullandığını iddia eden arkadaşların da bmw m5le olay yerinden geçerken mi buna şahit olduklarını merak etmekteyim. muhatap olmak istemeyenler ise şanslısınız zira polislerinde ukala bmw m5 sahiplerinden imza almak için sıraya girmediklerine ben şahidim.
evet yerli yersiz bok atanların, spesifik örneklerle çamurlayanların burnunu kanatsalar yada ibneye çevrilseler "gel beni kurtar" diye ilk arayacakları insandır da. evet ne dövmüştür o karıyı ve bu yaptğı hayvanlıktır hattı zatında lakin "o karı" ne yapmıştır, ve aynı zamanda onunda "o karı" nın da birilerine anlattıkları var mıdır " tam isabet karpuzu yardım" tarzında? ama kararını vermiş beyinlerin bir cümleden dedim ya 100 binden fazla mensubu olan bi teşkilat hakkında böyle yorum yapması pekte iplenmemelidir vesselam.
karakol önünden geçtiğin bmw m5' i iç ettiklerinde eşşekler gibi muhatap olacağın, arayacağın ama o zaman da seni hiç sallamayacaklarını umduğum polis milletine selamlar efendim.
1 mayıslarda ortalığı savaş alanına çeviren bir günlüğüne ipimizi kopardık takımının yaptıkları değil de, onlara müddahale eden polisin tavrının sertliği veya yumuşaklığı konuşulan ülkenin polisidir.
aynı 1 mayıslarda kendilerine molotof, taş, çakmak vs atılabilecek herşeyi atan zibidilere gaz bombası attı diye eleştirilir.
aynı zamanda bu kopuk takımının ele başı " hastaneye" diye kaçış emri verdikten sonra hastane bahçesine de gaz atmak yanlışına düşmüş polistir.
evladı, babasını görmeden uyumak istememesine rağmen benzer zibidiler yüzünden evladının göremediği, evladını göremeyen polistir. işi ne kadar uzarsa uzasın ertesi gün olmak zorunda olduğu saatte orda olan polistir. geç gittin geç gel yoktur.
80 öncesinde yüzlerce çatışmaya girmiş, ataşe olarak gönderildiği avrupada asala tarafından katledilmiş, taciz edilmiş, takip edilmiş, pkk terörüne karşı mücadele etmiş ve eden polistir.
bütün bunlara mukabil içlerinde rüşvetçilerinde olabildiği 100 binden fazla mensubu olan bir teşkilatın polisidir. polisimizdir.
ülkesinde her zaman suçlanan, basını tarafından hor görülen olmuş polistir.
ülkemizde polis her zaman küçümsenir ve mütemadiyen küçümsetilmeye çalışılır, oysa basit bir eylemin haberini aldıktan sonra, eylemcilerden önce orda olup saatlerce ayakta bekleyen, eylem süresince aynı şekilde orda olan, eylemcilerin küfürlü tacizlerine uğrayan, zaman zaman aç kalan, eylem sonunda saldırıya uğrayan yine onlardır. kalabalığı dağıtınca suçlanan da.
halbuki yapmaları gereken; molotofçu eylemcilere " gel kardeşim seni şöyle alalım" tarzında yaklaşıp öyle gözaltına almak, üzerine yağan taş yağmuruna karşı sabır sebat etmek ve eylemcilere sevgi mesajları göndermektir.
örnek gösterilen ab ülkelerinde de bu böyledir. o plastik kelepçeyle balık istifi dizilmiş eylemci fotoğrafları birer sanatsal faaliyettir. ileri gidiyorum ambulans yerine yanlışlıkla polisi arayan türk aileye norveçli polislerin yaptığı viking usulü sevgi gösterisi olsa gerek. ya bi siktirin gidin.
bu örnekleri o kadar çoğaltabilirim ki artık bazılarının derdinin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu bu kadar açıkken bunu yapmama gerek yok. sizlere 1 mayıslarda başarılar diliyorum arkadaşlar. taşınız, molotofunuz bol olsun, yine de abartıp katillerle omuz omuza olmayasınız. o ateşi sizden başka sevenlerde vardır muhakkak. ve yine 1 mayısta orada olacaklarına emin olduğum katillerdir bunlar. katlettikleri asla unutulmayacak olanlar...
