eskiden kafamda hep şöyle bir polis portresi canlanırdı;
+neden polis oldun?
-halkın güvenliğini sağlamak istiyorum, suç ve yolsuzlukla mücadele edeceğim; iyilerin dostu, kötülerin düşmanı olacağım! (superman soundtrack)
fakat gerçek hayat daha farklı;
+neden polis oldun?
-güvence olsun aq, açıkta kalırık falan. (zoiink -sönme efekti-)
türkiyenin batısında polislik mesleklerini yürüten ama ülkemizin doğusuna gittin zaman işler değişir
orada polise atmadık şeyler bırakmazlar ama tepki yoktur.
ülkemizin batısında ise tekel işçilerini perişan eden, öğrencilere allah ne verdiyse dalan nadide teşkilatımız.
haburdan gelen pkk piçlerini türkülerle karşılayan; rektör müsvettelerini tayyibin karşısında el pençe divan duruyor diye eleştiren öğrencilere copla biber gazıyla dünyayı dar eden; kürtçü islamcı faşist diktanın tetikçiliğini üstlenmiş; adının yanına türk kelimesinin asla ve asla yakışmadığı; cemaatçi-kürtçü ve faşist bir silahlı terör örgütüdür..
bu polis artık türk polisi değildir...kimse kimseyi kandırmasın..bu polisin bütün üst düzey kadroları kürtçü-islamcı faşist cunta tarafından belirlenmekte ve vatansever gerçek türk polisleri teşkilat içinde marjinalize edilerek pasivize edilmektedir.
konuşma özürlü eski istanbul valisinin başını çektiği yeni iç güvenlik müsteşarlığımız da bu vatana armağan olsun..ne mutlu fethullahın askeriyim diyene...
"düzene karşıyım her boku yerim"ciler tarafından saçma gerekçelerle suçlanmaktadır. adı üstünde polis, yani düzeni koruyucu, asayişi sağlayıcı, güvenlik gücü. şartlar oluştuğunda gücünü kullanması en doğal hakkıdır, ona bu hak kanunlarla verilmiştir her ne kadar kanun tanımazlar bunu anlamak istemese de.
hiçbir baltaya sap olamamış bireylerin içine doluştuğu kokuşmuş sistem.
polis devlet ve halk için değil, kendi menfaati için çalışır. bu unutulmamalı...
geceli gündüzlü çalışan bizler... medyanın "polis şöyle yaptı, polis böyle yaptı" söylemlerine rağmen mesleğini gururla ve onurla devam ettiren teşkilat birimi...
aldığımız paranın her kuruşunda sokakta bir tinerci tarafından öldürülmek istenen çocuğun hakkı var. ve her kuruşta gaspedilmiş bir hakkın sahibi mazlumun duası var. komünistler şikayet eder, dtp'liler şikayet eder. bunlarla birlikte hırsız - katil - dolandırıcı - pezevenk şikayet eder. bu saydıklarımla ortak paydada birleşmenin utancını yaşamak yerine, onurlu teşkilata bok atmaktan geri durmayan insanlara inat, 1845'ten beri el ele çalışıyoruz.
varsın anarşistler, çirkin söylemlerine devam etsinler. kızını tecavüzcülerin elinden kurtarıp kollarına teslim ettiğimiz yaşlı teyzemin "allah razı olsun" u yeter bize.
ramazanda amasyada 2 polis arabası zıt yönde birbirine yaklaşıyor. biri diyor: "iftara 2 büyük, sahura 3 küçük pide alıyoruz." ötekiden cevap :" komutanımki susamlı olmasın , tekrar ediyorum komutanımki susamlı olmasın."
yüzlerce orospu çocuğu bıçaklarla, sopalarla birbirine girerken izleyen; bir avuç öğrenci gösteri yapmak istediğinde olanca kuvvetiyle üstüne saldıran hede.
Bu kadar kıymadan bu kadar köfte, toplumun bu derece hanzo olduğu bir ülkede polisin de farklı olması beklenemez.
siyasetçisi de aynı ulen..... hepimiz aynı bokun soyuyuz a.k. ne umuyonuz???
son zamanlarda devrim geçiren teşkilattır efendim. kendilerine ilmi noktalarda geliştirdikleri teknolojinin alayını kullanmaları bizi memnun ediyor. ve daha saygılı ve şefkat dolular ama bu söylediğim cümleleri boşa çıkartan polislerde var ama sonuçta polisler ingiltereden gelemdi hepsi bu ülkenin vatandası bence polisten önce kendimize bakmamız yararlı olur.
hayatım boyunca hiçbir kere (ehliyet aldığım dönem hariç) konuşmadığım meslek topluluğu. ta ki şu son günlerde başıma gelen şeylere kadar.
okulum beşiktaş'a çok yakın, bazen beşiktaş'a iniyorum. geçenlerde 3-4 arkadaş beşiktaş'a inerken motorsikletli polisler (iki kişi) bizi çevirdi. genel kontrol dedi. aldılar kimliklerimizi. o gün de işim vardı, internet üzerinden biriyle alışveriş yapacaktım. alışveriş yapacağım kişiyi bekletiyordum.
neyse, arkadaşın gbt'sinde mahkemelik bir durum çıktı. (uyuşturucu kullanmakla suçlanmış, ancak aklanmış ve temiz.)
fakat bu sayın polis abiler, yarım saat boyunca üzerimizi didik didik ettiler. ayrıca dikkatimi çekti, iyi ve kötü polisi de oynadılar. birisi gençsiniz siz, üzerinizde bir şey varsa verin işlem yapmayacağım diyor. 'bir şeyimiz yok, uyuşturucu kullanmıyoruz.' dememize rağmen aynı şeyi, sanki hiç cevap almamışçasına tekrar soruyor.
neyse, sonunda ikna oldular ve bizi 'saldılar.'
haliyle buluşacağım kişiyi de yarım saat bekletmiş oldum ve bu kişiye karşı ayıp oldu.
bir gün sonra, tekrar beşiktaş'a gitmem gerekti. (üsküdar'a geçecektim.) yanımda da kuracağımız bir işle ilgili konuştuğum ve muhabbetimin arkadaş muhabbetinden çok, daha seviyeli olduğu bir tanıdığım vardı.
yine aynı yerde, aynı polisler... beni görünce 'sevinip' tekrar çevirdiler. haliyle yanımdaki arkadaşımı da. bir de, dün yoktu ama bugün tekrar söylüyorum, üzerinde bir şey varsa ver işlem yapmayacağım diyorlar.
- peki diyelim ki üzerinde bir uyuşturucu var ve işlem yapmayacaksınız. bu suç işleyeceğiniz anlamına gelmiyor mu?
arkadaşıma karşı da mahcup oldum.
birkaç gün önce tekrar aynı yerden geçtim ve bu görevli polis memurları beni tekrar çevirdi.
en sonunda yolumu değiştirmek zorunda kaldım.
(bilgisi olan arkadaşlara bir sorum olacak, bu polis memurları hakkında yapabileceğim yasal bir durum mevcut mu? sicilim temiz olmasına, yasal hiçbir şey bulundurmayıp kullanmama rağmen; bu konuda sicili temiz olmayan ancak aklanmış biriyle gezdiğim için bu kadar üzerime düşülmesi ne kadar doğru?)
tanım: halden anlamayan iki tane memur barındıran meslek grubu. elbette hepsi böyle değildir.