devletin eğitim politikası, halk tabanındaki farklılıklara saygı ve 'öteki' olarak kendini yeterince ifade etme olanağı bulunmaması bir yana, bunun en önemli unsuru sanırım dildir. ilber ortaylı'nın bir sözü vardı, türkçe konuşuyorsanız türksünüz diye.
evet, bugün ülkedeki farklı etnik unsurların neredeyse tamamı iyi türkçe konuşuyor. şehirlerde özellikle varoşlarda belirli yerlere kümelenmiş belli etnik ve mezhep kimlikleri olsa da, genel itibariyle toplumsal yaşam karışmış durumda. ve tabi ki, baskın unsur türklük ve türkçe giderek yayılmaya başlıyor; öz kimlik ise giderek soyutlaşan bir histeriye dönüşüyor.
mesela boşnak veya arnavut bir aile tıpkı bir türk gibi türklerin içinde yaşıyor ve türkçe konuşuyor. kendi içlerinde dillerini konuşsalar da, bu bir eğitim ve kültür dili olmadığından, edebiyat, şiir, sanat yapılmadığından gücünü ve etkisini kuşaktan kuşağa yitiriyor.
zaten bugün bu farklı etnik unsurların siyasi tercihlerine bakacak olursak ta, genelde milliyetçi partiler oluyor.
bu, bir asimilasyon mudur, değilse nedir, doğal bir süreç midir; farklı sosyolojik çıkarımlar yapılabilir fakat ulus milliyetçiliğine tutunmayan, üstte bahsetmeye çalıştığım duruma düşmek istemeyen ve devletin bu tekçi politikalarına karşı çıkan bir etnik unsur da mevcut. fakat şu söylenebilirki, bir dil hayatın her alanında kullanmaya başlandığında öz kimliğiniz farklı olsa da bunu ifade etmeniz epey güç ve irrasyonel bir tutum haline gelebiliyor.
sonuçta herkes bunu kabul etmeyebilir. bu konuda daha sağlam bir bakış açısına kavuşmak için okunması gereken bir yazı var;
(bkz: ırkı ile övünen insan) bile büyük bir ahmaklık belirtisi iken, kendisini, mensup olmadığı ırka ait hissetmek daha büyük bir ahmaklıktır. bu sadece türklük için geçerli değil, herhangi başka bir ırkta olabilir, kürt hissetmek, arap hissetmek, ingliz hissetmek gibi.
bunu normalleştiren hatta erdemli bir davranış haline getiren yegane durum, senden olmayan ama zulme uğrayan biri ile empati kurarak onun gibi hissetmektir. yani, biri zulme uğruyorsa ama senin ırkından değilse, ''ben de sendenim'' diyerek onun yanında yer alıp zulme karşı durmak değerlidir.
türkiye'de ermeni veya kürt olmak,
ermenistan'da türk olmak,
çin'de uygur olmak,
rusya'da çeçen olmak,
israil'de filistinli olmak... gibi. çoğaltılabilir bu şekilde ama öbür türlü. ortada hiç bir durum yokken, olmadığın halde, kendini türk hissetmenin, kürt hissetmenin, ermeni hissetmenin akla uygun bir tarafı yok.
Böylesi çok yoktur, amma velakin Türk milletini, tarihini ve tarihini seven, kendi ırkından kopmuş, mesela, Türklerin içinde doğmuş, kendi ırkından insanlar arasında takılmamış birisi ise, bazen böyle bir şey olur, ve tam anlamıyla asimile olur. Böylesi zaten kendi ırkı artık neyse ondan bahsetmez, genellikle kendisini Türk diye tanıtır, ve biz de ırkını bilmediğimiz sürece onu o şekilde kabul ederiz.
Ama, bir de şöylesi vardır ki, türklüğü kalkan, kendi ırkını ise bir kılıç gibi kullanır.
Mesela, türk olmadığını ama türk gibi hissettiğini her fırsatta söyler, insanlar da ona güvendikten sonra, kendisinden kabul ettikten sonra, kendi ırkını bir etnisite gibi saplar onlara.
Böylesini çok gördük.
O yüzden tamamen kendi öz ırkını inkar edip Türklüğe bürünmedikçe, gayritürklerin türk milleti içinde yeri yoktur.
Gayritürklüğünü bu konuda vurgulamadığı sürece benim nazarımda bir yeri vardır, ama "x kökenliyim ama.." diye başlayan cümleleri kuran insanlara karşı her daim şüphe ile yaklaşmışımdır.