dünyaya egemen anglosakson tinin yönetim biçimi olan kapitalizmin kendi işleyişini sağlama almak amacı ile insanların bilinç altlarına hitaben geliştirdiği; evrensel olarak yönlendirilebilir, dindar, milliyetçi, içki, sigara ve uyuşturucu bağımlısı, cinsel sapkınlık ve spor fanatikliği gibi paraya dönüştürülebilir tutkuları olan, tersine evrilmiş bir güruh elde etmeyi amaçlayan kusursuz bir telkin ve şartlandırma düzeneği.
lise din sinavinda "uhud savasi kac muslumanin olumune kac tanesinin yaralanmasina sebeb vermistir" gibi bir soru sorulmasina musade eden sistemdir.
1 yili hazirlik olmak uzere toplam 12 yil okuduk. okuma yazma ve 4 islem disinda ne ogrendik ? elalemin universite birinci sinifta okudugu fizik, kimya, biolojiyi bize orta 2'de ogrettiler, aferin, boyumuz uzadi.
tamamen ezbere dayanan, sosyal ya da politik yonu hic ele alinmayan tarihi olaylari en ince detaylarina kadar ezberlettiler. var mi bu ezberlediklerimizi simdi hatirlayan ?
zorlama muzik, resim ve beden egitimi dersleri verildi. bunlara yetenegi olmayan kisiler hocadan azar isitti! bana zorla sarki soyleten ve sesim kotu diye azarlayan sistemin ben icine ederim.
ogrenmeye en musait oldugumuz yaslar malesef evde deli gibi ev odevi yaparak, kurslara giderek gecti. sonra dusunuruz, bu ulkeden diye dunya capinda sporcu yada sanatci cikmiyor diye.
niteliktense niceliğe önem vermesi ile toplam faydasi işlevselliği yerlerde kalitesi yerlerde sürünen, çarkın terazisi boktan oldugu için ana okulu ögretmeninden tut ta bilmem nereye kadar uzanan mertebelerdeki egitim ve ögretim kadrolarinin önceleri cabalamalarina ve bezmelerinden dolayi cartayı cekmiş kaostur. sistem denmez buna kaos denir zirt pirt kaideler değişir içerik yalanlarla doldurulur. coktan gebermiş olan ayaklı cenazedir. ağlayani yoktur. ögrencisine kaz kafalı piyade eri muamelesi yapan sistemin meyvalari elbette nurlu safaklara cikartamaz ülkeyi.
ilkokula basladigim donem her sabah saat yedide okulun bahcesinde koyun gibi dizilir, andimizi okurduk.Hep hatirlarim o andimizi okumak icin secilen ogrenci cok gururlu olurdu.guzel gunlerdi ancak her seyi sadece ezberlemeye, ilkelerin ve fikirlerin mantigini anlamadan sorup sorusturmadan ne denirse dogru kabul edip a,b,c ya da d siklarindan birine secmeye o zamandan baslamistik.Andimizi,istiklal marsimizi ezbere bilir hemen hemen her gun okurduk.Simdi dusunuyorum da bir seyi cok okumak mi yoksa anlamini gercekten hissetmek,kafanda degerlendirmek mi dogrudur?Istiklal marsimizin guzelligi o zoraki siralarda cuma cikislarinda arada kaybolup gitmistir cogu zaman.Malesef ogretmenler de dahil cuma bayrak torenleri sadece bir formalite olmustur.Bu arada cok basariliydim(sonradan yanildigimi anladim) testlerde yanima yaklasilmazdi.Ilkokul boyunca sabahlari 5 de kalkardim namaz kilmaya degil mihriban hocadan ders almaya giderdim.Rahmetli iyi ogretmendi yanliz soruyu bilemediniz mi kafanizda kalemi cat diye kirabilirdi.Herkes ogrencisi olamazdi rahmetlinin,once bir elemeden gecer o kucu yasta sizin yaninizda sizde cevher gormediyse velinize direk sizin cocugun kafa basmiyor diye durumu oldukca acik ifade ederdi.
Fena olmayan bir puanla iyi bir anadolu lisesine kapagi attim. O zamanlar egitim sistemi hala sekiz yillik degildi.Ilk turkce sinavinda 60 puanlik dilbilgisi 40 puanlik ise bir kompozisyon vardi.Dilbilgisi bolumde 55 toplayan sahsim kompozisyonda 0 cekmisti.Evet tek bir cumle bile yazamamistim.Hayatimda kompoziyson nedir gormemistim ki!!hani siklar olsa sakla samani gelir zamani atasozunu en iyi assagidakilerden hangisi ifade ediyor diye kesinlikle dogru sikki isaretlerdim.
Efendim iyi bir hazirlik surecinden sonra fen ve matematik dersleride dahil olmak uzere ingilizce egitim aldik.Ardindan lise yillari geldi.Tekrar hayatimiz siklara bagliydi.Yabanci dil egitimi sallanmis herkes paso test cozmeye odaklanmisti.Okulda en cok onem verilen olay erkkeklerde sac,sakal ve spor ayakkabi; kizlarda ise corap rengi, oje gibi hususlardi.Kizlarin muz rengi corap giyme heveslerinin kursaklarinda kaldigini animsarim. He ilkokuldan liseye gelen bu yolculuk da aynen nizami sekilde yagmur,kar,kis dinlemeden hala koyun surusu gibi okul bahcesinde otlar pardon beklerdik. Nobetci ogretmen bir kolordu komutani edasinda herkese bi gunaydin nasilsiniz ceker ondan sonra okul giris kapisinda detektor gibi beklerdi.Amac disiplini saglamakti. Sakin ogretmenleri sucladigimi dusunmeyin onlar sadece gorevlerini yapiyorlardi.Nasil devletimin polisi vatandasi disipline etmek,toplumsal barisi saglamak icin coplar onun gibi iste.Sistemimiz tek duze degilmidir zaten?Hep bizden olmayana kizmak dislamazmiyiz? Suruden kacani kurt kapar dememismidir atalarimiz?Belki de sorun sistemimiz de degil bizlerin genlerindedir.Kim bilir orta asyadan bugune hayvancilikla tarimla ugrasan bizler belkide toplumuda koyun surusu gibi gormekteyiz.
Her neyse aradan cok zaman gecti lise universite derken yavas yavas hayata atildik.Ben hala sabahlari ise gidince acaba patron bugun istimaya kaldirir ya da sac sakal kontrol eder mi diye aklimdan zaman zaman geciririm.
sindirim sistemiyle arasinda pek fark görünmeyen sistemdir. günü gecmis besin maddeleriyle günlük ihtiyaclar karsilanip, sonucunda ishal ya da kabiz olmaya mahkumdur. normal dışkı henüz görülmemistir.
altyapı hazırlanmadan sürekli değişiklik yapılan, her yapılan değişiklik elde patlayan, olan değişiklik yapılan seneki nesle olan, örnek vermek gerekirse; lise sona gelmiş insanlara sistemi değiştirip bundan sonra hiçbir okula gidemeyeceksiniz demek ve binlerce insanın kapasitesinin çok altında bölümlerde okuyup, sevmediği-sevemeyeceği işlere mecbur edip, hayatlarını hep biraz yarım geçirmelerine sebep olmak gibi. ya da insanları ilgi alanlarının çok uzağında bölümlere mecbur etmek gibi.
mutsuz ve işini sevmeyen insanların bir numaralı sorumlusu, hep doğruluk adına değil siyaseten değiştirilen, deneme yanılma yöntemiyle değişiklik yapılan, deneklerin ise insan olduğu bir sistemdir türkiye' de eğitim sistemi.
sistemi olmayan sistemdir. bireyleri 18 yaşına kadar ne için eğitildiklerini bilmeden eğitir. 18 yaşında biraz tarih, biraz coğrafya, biraz matematik biraz ıvır zıvır bilen bireyleri gudik bir sınava sokarak o bildiği biraz bilgiyle hiç alakası olmayan ön lisans ve lisans bölümlerine yerleştirir. bu bölümlerle alakaları olmyan öğrencileri de üniversite bitince bir sınava daha tabi tutarak yine çoğunlukla alakası olmayan bölümlere yerleştirir.
akşamdan sabaha kendini genellikle negatif sonuçlar doğuracak şekilde revize eden bir sistemdir. mesela bir lise öğrencesi gece yatmadan önce mühendis olabilecekken sabah kalktığında bu hakkının elinden alınmış olduğunu sadece belirlenmiş mesleklerle ilgili tahsil yapabileceğini öğrenebilir bu sistemde.
öğretmen yetersizliğinden dolayı ilköğretimde genellikle derslere branş hocaları gelmez onun yerine maaşı yetmediği için ek derse girmek zorunda olan diğer branş öğretmenleri boşlukları doldurur.
eğitim sistemimiz yüksek öğretim seviyesinde bilimsel makale fakiridir hiç denilecek kadar az makale yayınlar güzide üniversitelerimiz. öğretim üyelerimiz yeterli kadro olmadığı için ünvan alamazlar. bazende siyasi ideolojileri yüzünden.
ilköğretim sonunda çocukların eğilimlerini belirleyip uygun eğitim yönlendirmeleri yapacak bir rehberlik sistemine sahip değildir. çocuklar gitmek istedikleri okulları sınavlardan alabildikleri puanlara göre belirler dolayısıyla o okulun diğerleri tarafından ne kadar tercih edildiğine bakarak.
spor imkanları ilk ve orta öğretimde neredeyse hiç yoktur bu yüzden olimpiyatlarda hiçbir zaman başarı elde edememişizdir. el becerileri kuvvetli sanat dallarında gelecek vaadeden öğrencileri tespit edebilecek yetenekte branş hocaları yie aynı durumun oluşturduğu kısırdöngü yüzünden yoktur.
ama hepsi bir yana çok severiz, ücretsizdir ne de olsa!
Chp Yalova Milletvekili Muharrem ince'nin yaptığı konuşmada meclis tutanaklarına yansıyan verilere bakarsak
2002 ÖSS'de Türkçe net ortalaması 19,4, 2006 ÖSS'de 14,7'ye düşmüş. 2002 ÖSS'de matematik ortalaması 8,73, 2006 ÖSS'de 8,5'e düşmüş. 2002 OKS Türkçe ortalaması 10,48, 2006 OKS'da 8,95'e düşmüş. 2002 OKS matematik 3,12'den 1,70'e düşmüş. 2002'de OKS'da sıfır çeken öğrenci sayısı 2.273, 2006 OKS'da sıfır çeken öğrenci sayısı 71.054.
veriler herşeyi yeterince açıklıyor sanırım...
kaynak: http://www.milliyet.com.t...007/12/11/yazar/asik.html
bastan asagi degistirilmesi gereken sistemdir. turk tarh ve grameri derslerinin onemi artirilmali, turk irki'nin savasci ozelliklerini yeniden orataya cikarmak savas egitimi derslerinin yanisira, turk irki'nin milli sporlari olan binicilik,aticilik, yuzme, gures ve kilic dersleri verilmelidir. zorunlu din dersi kaldirilarak yerine eski ulusal dinimiz olan samanizm ders olarak okutulmalidir.
Bugun okullarda genclere milli bir ulku asilanmiyor. ebedi dusmanlarimiz olan milletlere ve ulkelere neredeyse ovguler yagdiriliyor. frenklerin tarihi ve 5 para etmez kisilikleri ornek olarak gosterilirken varligimizi borclu oldugumuz turk soylu atalarimiz yok sayiliyor.
hodbinlik bir meziyetmis gibi asilaniyor. lise cagindaki genclere bir bakin. yarisi kari kiz, yarisi da bir lastik topun pesinde kosuyorlar. ecnebi futbolcularinin ve beynelmilel fahiselerin isimlerini ezbere bilirken, 3 tane turk ulugsunun ismini sayamiyorlar.
butun bu garabeti tam anlamiyla milli bir egitim sistemiyle yok edecegiz. genclerimize kendi irkimizin kucuk bir cikari ugruna bile tum dunyanin menfaatini fedaya hazir bir hale getirecegiz.
anaokulundan başlamak üzere değiştirilmesi gereken sistemdir.
şimdi efendim; bu planlama nasıl yapılır. hazırlarsın adam gibi, müfredatları bölümleri vs. ne şekilde olacaksa anaokulu dahil 16 yıllık bir program, dersin ki; "bu uygulama 2009-2010 öğretim yılından itibaren anaokulundan başlamak üzere uygulanacaktır."
anaokulu dahil ilkokulu 6 yıl yaparsın, sonrasında 3 yıl orta okul ve her sne seviye belirleme sınavı ile öğrencileri elersin, üstelik sınıflarını da öğrencinin seviyesine göre her sene ayarlarsın. lisede öğrencilerin yine seviyesine ve vereceğin rehberlik hizmetleri vasıtası ile yeteneğine göre veya isteğine göre derslerini de göz önünde bulundurarak sınıflara ayırırsın. tıp okuyacak adama fizik vermezsin, mühendislik okuyacak adama biyoloji vermezsin, sosyal bilimlerin alanına giren bölümlere veya fakültelere girecek adamlara temel bazı fen ve matematik konuları hariç vermezsin. lisans eğitimi alamayacak öğrencileri de hayata hazırlasın, mesleki eğitimler verirsin işte meslek liselerinin önemi de burada daha iyi anlaşılır. kapasiteli adamı üniversiteye göre hazırlarsın, üniversiteye gittiğinde, ilgili bölümüyle adam temel bilgileri özümsemiş olarak hazır gelir. ama bunu 6+3+4 şeklindeki 13 yıllık bir proje halinde yaparsın, önce liseyi 4 yıl yapıp, sonra oks'yi kaldırıp sbs getirerek, kat sayıyı kaldırarak, öss'yi bir anda kaldırarak yapamazsın. bunları teker teker yaparsan işte o zaman 1 değil, birçok nesli feda etmiş olursun. eğitim sistemi sınavları kaldırarak veya sınav sayısını çoğaltarak çözülmez.
"2009-2010 eğitim-öğretim yılından itibaren eğitim sistemi değişecektir, önceki öğretim yıllarında eğitimine başlayanlar, eğitim hayatları bitene kadar mevcut sistemle devam edeceklerdir. 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 6 yaşına basmış çocuklar anaokulu sınıfından eğitim hayatlarına zorunlu şekilde başlayacak" gibi bir şey hazırlarsın ve bu eğitim-öğretim yılında başlayan çocuğun 2021-2022 eğitim-öğretim yılında liseden mezun olacağını düşünürsün ve reform ilk tam teşekküllü mezunlarını 2021-2022 eğitim-öğretim yılında verir.
en basitinden bir örnek, 1999 yılında meslek liselerine kat sayı uygulaması getirildiğinde, "bu uygulama 1999-2000 eğitim öğretim yılından itibaren bu okullara kayıt yaptıracak öğrencileri kapsar, bu yıldan önce kayıt yaptırıp mezun olanlar bu sınırlamanın dışındadır" şeklinde bir madde eklenseydi, o tarihten sonra o okullara kayıt yaptıranlar ne bugün "bize haksızlık yapılıyor" diyebilirlerdi, ne türban konusu bu kadar kaşınırdı, ne de meslek liseleri seçim meydanlarında oy avcılığına kurban giderdi. bu kat sayıyı bile bile o liseye giden öğrenciler ve o çocukları o liselere gönderen veliler de "zulüm edebiyatı" yapmazlardı.
reform, günlük kurallarla yapılmaz, kökten yapılırsa başarılı olur. günlük değişimler yaparsanız, 1 değil, 1000 nesil kaybedersiniz. ama kökten yaparsanız, kaybedeceğiniz nesil olmaz. sadece eski nesiller "bizim zamanımızda bu kadar iyi şartlar yoktu" diye anarlar kendi dönemlerini.