Normal koşullarda bir taksi için bazen yarım saat bile beklenebilirken,türk filmlerinde çıkmaz sokaklarda,ıssız yerlerde bile aniden yola çıkınca taksinin hemen yol kenarında bitivermesi.
en önemli klişelerden birisi de şirket toplantılarıdır. diziyi 3 4 sezon izlersiniz, esas oğlanın zengin ailesinin şirketinin ne iş yaptığını ne alıp sattığını bir türlü anlayamazsınız. boyuna küçük haşarı oğlanın gönül işlerini konuşurlar. yahu siz ne biçim şirketsiniz. hiç mi gelir vergisi muhtasar beyannamesi vermezsiniz.
en sevdiklerimde bile gördükçe alay etmekten kendimi alamadığım, içim kan ağlaya ağlaya eleştirdiğim sahneler oluyor kendileri.
- şu dizi sektörünün en önemli malzemesi zenginliktir malumunuz. zengin aileler, o ihtişam, her yemek öncesi itinayla parlatılan gümüş takımlar, "bilmemkimbeyler yemeğe gelecek, size hazırladığım listedeki yemekleri yapın"cı zengin dul kadınlar, benim düğüne giderken bile giymeyeceğim/giyemeyeceğim kıyafetleri gün boyu üzerinde taşıma zorunluluğu falan derken, takıldığım nokta şudur ki; yahu bunların ayaklarını uzatarak televizyon izleme, evde pijamayla dolaşabilme, göbeğini kaşıya kaşıya evin içinde gezinebilme gibi özgürlükleri olmaz bir türlü. hep bir şıkır şıkır olma çabası. müthiş özne-yüklem uyumu barındıran kurallı cümleleri ise bambaşka konu.
- ağlama sahnelerinde karakterimiz acısını illa manzara karşısında yaşar. boğaza nazır bir evde, pencereden denize bakarken veya deniz kıyısındaki bankta otururken ağlayabilir ancak. başka türlü olmuyor. ağlayasıgelen soluğu deniz kenarında alıyor.
- dizi ahalisi asla kavga edenlere karışmaz. "şş huuoop, hacı nabıyon sen yeaa?! arkadaşııım bi sakin ol" falan demez. sokağın ortasında bir adam başka bir adamın beynini eline verse bir allahın kulu da gelip müdahale etmez. komşu teyzeler sadece 'aauu' bakışı atar, geçer gider. esnaf kaldırımda dizilir, olayı seyreder. ki içlerinden ikisi olay çıkınca tavlayı bırakmak durumunda kalmıştır.
- eğer söz konusu dizimizde esas oğlan olarak bir ergen varsa, bu eleman feleğin çemberinden dönmüş de durmuş, hayatın anlamını çözmüş, olgun, aklı başında, zeki, oturaklı oğlan karakteri oluyor nedense. en son buna örnek olarak kalbim seni seçti adlı, dizi derken utandığım bir yapımda tipik bir fakir ama gururlu genç karakteri gördük. kalbim dayanamadı, yarısını bile izleyemedim.
karakterlerin utanmasalar alfabetik sıraya göre ve hastaneye, hapishaneye falan düşmesinden, asi genç kız tiplemesinin muhakkak bir hamilelik riskiyle karşı karşıya kalmasından, aldatılmalardan, yanlış anlaşılmalardan ve en az bi 5 bölüm, yanlış anlamayı gerçekleştirmek için ısrarla göt organını kullanan malak karakterlerin işin aslını öğrendikten sonra bu durumu düzeltmek için uğraşmalarından falan bahsetmiyorum bile.
oğlan kızı sever.
kız oğlanı süründürür.
kız aşık olur.
bir gün oğlanı bir kızla görür, yanlış anlar.
oğlanı terkeder.
oğlan olanları anlayamaz.
kız intikam için başkasıyla birlikte olur.
oğlan bunu kaldıramaz,başka kıza gider.
kız gerçekleri öğrenir, ama oğlana dönemez.
türk halkı da apzı açık izler.
oğlan kızı sever
kız oğlanı sever
birlikte olurlar
kız hamile kalır
tartışırlar
oğlan başka kıza gider
kız hamile olduğunu söylemez
oğlanın bişekilde haberi olur
kız oğlandan kaçar
tartışma veya kovalamaca halinde kız, bebeğini düşürür
oğlan gelir barışırlar
*
*
*
kız hamile kalır
tartışırlar
oğlan başka kıza gider
*
*
*
kızın başına kötü bişey gelmiştir sevgilisi üzülmesin diye "ben ayrılmak istiyorum" der.
erkek "gözümün içine bak ve seni sevmiyorum de" der.
kız gözüne bakmadan "sevmiyorum" der.
erkek bağırır: gözümün içine bak ve öyle söyle!
kız erkeğin gözünün içine bakar "seni çok seviyorum" der sarılır öpüşürler..*
günümüze kadar oynamış ve halen oynamakta olan türk dizilerinde olmazsa olmaz, vazgeçilemeyen sahnelerdir. hastane bunların başını çeker. her dizide mutlaka hastanede çekilmiş bölüm bulunmaktadır. bunun ardından deniz kenarında , hatta genellikle boğaz kıyısında, dertli, sıkıntılarını özlü sözlerle atan bir karakter de vazgeçilmezlerdendir. düğün desen mutlaka vardır. genelde sezon finalleri düğün sahnelerine bırakılır. genelde son model arabalarda müthiş bir manzara kenarına park edilerek arabanın içinden çıkan karakterler konuşmaya başlarlar. dizide fakir rolünü oynayan kız, fakir olmasına rağmen son derece iyi giydirilmiş ve bir o kadar da makyajı yerinde bir şekilde mutlaka ağlar. takım elbiseli, yakışıklı denilebilecek başroller uzun koridorlarda sinirli sinirli yürümezlerse olmaz. vs vs...
kapı çalınır ve aileden biri kapıyı açar. kapıyı açmasıyla gözlerinin yuvalarından fırlaması bir olur ve o şaşkınlıkla bakmaya devam ederken arkadan ince bi gerilim müziğiyle bölüm son bulur. (haftaya da bakkal falan çıkar zaten kapıyı çalan).
- ilk sevişmede hamile kalma.
- öldü diye bilinen karakterin zort diye ortaya çıkması.
- uçuruma yuvarlanan otobüste sadece figüranların ölmesi.
- üvey anne/babaların hep kötü olması.
- bir dizi estetik ameliyatı ile yeni bir görünüme kavuşma.
Çok güzel bir aile ortamı vardır. Aile seviyeli, düzenli ve çocuklarını iyi yetiştirmiştir. Birgün ailenin anne ve babası salonda otururken birbirlerine yaklaşırlar ve dudaklarına birer buse kondurmak isterler. Ancak ve ancak tam bu esnada evin küçük evladı odasında uykulu bir şekilde pijamaları ile çıkar ve '' anneeee tuvaletim geldiii '' diye bağırır.