Eski sevgililerin yıllar sonra bir araya gelmesi. Yasak aşkın meyvesinden doğan çocuğu babasından saklamak. 50. Bölümde bunu itiraf etmek. Diğer klişeleri sayın yazarlar söylemiş zaten.
Kızın büyük aşkı kız tam bir binanın içinden çıktıktan sonra o binaya girer. Bi türlü göz göze gelemezler.
Veya iki sevgili kavgalıdır. Biri gitmeye karar vermiştir. Evden çıkar, diğeri girer sevgilisini evde bulamaz.
Bir tane daha var ve bu sadece türk dizilerinde yok. Her fimde var nerdeyse.
Kız ve erkek arkadaş kavga etmişlerdir.
Kız evden ayrılmıştır.
Erkek evde yanlızken kapı çalar. Sevgilisi geri döndüğünü sanıp açar, halbuki ona yanık olan bi iş arkadaşı gelmiştir.
Bu iş arkadaşı uşağın üzerine yürür. Tam dudaktan zorla öperken, sevgilisi içeri girer ve her şeyi yanlış anlar.
kimse kahvaltı etmez, kimse yemek yemez ve kimse sevişmez. sokakta, hastanede ya da okulda; gördüğünde tedirgin olduğu veya içini kıpır kıpır ettiren birisiyle göz göze gelip öylece bakmak. bir de şu var: zar zor geçinen ama her yere taksiyle giden fakirlerimiz var dizilerde. yahu bir allahın kulu da şu dizileri gerçek hayata en azından yakın çeksin.
göz göze gelip 1 dk. kadar bakışmak nedir biri bana desin la. siz hiç sokakta biriyle öylece bakıştınız mı yolun ortasında? valla "ne bakıyon amk kıza öyle" diye ıslak odunla girişirler size.
sözün özü şu: "halk bunu istiyor" diye bir klişenin arkasına sığınıp saçma sapan aşk meşk dizileri ve entrika dizileriyle mafya dizileri, polisiye dizileriyle uyutuyorlar milleti.
Birincisi, Esas karekterlerden biri ile kötü adamlardan biri boğuşmaktadır. Bir silah sesi duyulur, patlamışdır. Kurşunun üstteki kötü adamamı yoksa altta kalan esas adamamı geldiği bilinmez. Esas oğlan sanki ölmüş gibi donuk gözlerine kamera yaklaştırılır ve yönetmen ismi çıkar, bölüm biter. Haftaya kurşunun kötü adama geldiğini görürüz.
ikincisi Yoğun bakım sahneleri. Yoğun bakımdayken konuşulanların duyulduğunu ama unutulduğunu bu sektör nasıl öğrendi merak konusu. Bu sahnenin geçmediği dizi yoktur.